Sabretmek üzerine
Mutlu olmak nasıl bir kavram. Kişinin mutluyum demesinin altında yatan neden ne? Rahmetli babam bana hep sabret oğlum, acele etme, dur dinlen otur derdi. Gençlik sabretmeyi bilmez. Yaşamın her daim koşar adım gideceğini sanır ve sürekli bitmeyecekmiş gibi hareket eder. Zira delikanlıdır ve kanı gibi kendisi de dünyayı koşar adım değiştireceğini sanır. Oysa hayat koşmaya değmeyecek kadar kısadır. Koşmak yerine mutlu olmayı denemek daha doğrudur. Genç insanlar hayatı koşarak daha kolay yakalayacağını sanırlar, oysa koşmasalar da hayat geçip gidecek zaten. Bu nedenle enerjilerini koşma yerine mutlu olmaya adamış olsalar, çok daha keyifli bir yaşam sürecekler, bulundukları ortamdan keyif alacaklardır. İşte sabretmek kelimesi bu bakımdan çok önemlidir. Atalarımız bunun için sabırla koruk helva olur diye boşuna dememişlerdir. Eğer sabır gösterilebilse hemen herşey geçer. Üzüntüler, dertler, mutluluklar da dahil olmak üzere, tüm duygular birer anı olarak kalır. Ancak Türk insanı diğer başka ülkelerdeki insanlara çok benzemez, hakikaten kanı coşkuyla akar. Merhum Mehmet Akif’in dediği gibi “kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner aşarım, Yırtarım dağları; enginlere sığmam taşarım”. Dikkat edilirse sel de coşar ama sonrasında durulur. Bu bakımdan biraz sakin olmak, olayları sabırla karşılamak en doğru yol oluyor. Bunu söylerken sabrın kolay bir davranış biçimi olmadığını elbette biliyorum. Hele ki haksızlık karşısında susmak çok da doğru gelmemekte. Ancak susmak demek kabullenmek demek değildir. Geçen zaman içinde düşünmek, en doğru kararı vermek demektir. İnsan düşündüğü ölçüde daha iyi kararlar verir. Bugün batılı dediğimiz gelişmiş ülkelerde hemen harekete geçmek yerine sabır göstererek durmak ve en iyi çözümü sunacak politikalar geliştirmek bundandır. Özellikle İngilizler soğukkanlılığı ile meşhurdur. Eğer öyle olmasaydı, iki dünya savaşından da galip çıkmazlardı. Bu bakımdan peygamberimiz kızgın olduğumuz anda bir şey söylemeden önce, eğer ayakta iseniz oturunuz, oturuyor ise yatınız, ya da abdest alınız sonrasında karar veriniz diyerek, sabır ve bunun sonucunda karar vermeye örnek vermiştir. Sabretmek her ne kadar günümüz insanları için mümkün olmasa da eskiler sabır kavramını en güzel şekilde yaşamışlardır. Zaten doğada herşey sabrın bir sonucu meydana gelir. “Her şey vaktini bekler. Ne gül vaktinden önce açar ne de güneş vaktinden erken doğar. Bekle, senin olan sana gelecektir.” der Hz. Mevlâna. Ancak insan zayıf karakterlidir ve hemen herşeyin kendi istediği şekilde hemen olmasını ister. Oysa herşeyin bir zamanı vardır. Tohumu tarlaya ektiğinizde bir süre beklemeniz, sabretmeniz gerekir. Olayların gelişiminde ve karar verme ya da almada sabır en başta gelen bir davranıştır. Bu bakımdan unutmamak ancak sabretmek gelişen olaylara sağduyulu yaklaşmada en başta gelen yoldur.