Kobra Etkisi
Bir problemi çözmek için yapılan bir eylemin ya da teşviklerin, problemi daha da karmaşıklaştırma ya da kötüleştirmesine kobra etkisi denir. Bu terim, genellikle ekonomi ve politikada alınan yanlış kararların nasıl istenmeyen sonuçlara neden olabileceğini göstermek için de kullanılır. Zamanında İngiliz İmparatorluğu’nun Hindistan’da egemen olduğu yıllarda, kobra yılanları etrafa çok zarar verir. Bunun üzerine İngiliz yöneticiler çözüm olarak kobra yılanının başına karşılık para vermeye başlar. Ancak belirli bir zaman içinde doğada yılan kalmayınca, Hintliler yılan yetiştirmeye başlar ve yetiştirdikleri yılanların başı karşılığında para alırlar. Bu durumu anlayan yöneticiler kendilerinin kandırıldığını anlar ve artık kobra yılanlarına para verilmeyeceğini söyler. Halkın elinde çok sayıda yılan vardır. Bakarlar ki yılanlar para etmiyor o zaman yılanları salarlar, durum eskisinden beter olur. Aslında bu duruma zembereği boşalma da denir. Bilindiği gibi zemberek yayı da bir kez yuvasından çıktığı zaman yeniden eski durumuna dönmez, döndürülemez. Bu bakımdan bazı kararların alınmasında dikkat edilmesi, ana yol dönüşlerinde ya da stratejik kararlar alınmasında çok kişiye danışılması, fikirlerin değerlendirilmesi doğru kararlar alınması bakımından önemlidir. Ancak günümüzde birçok yönetici, ya da karar verme mekanizmasında olan kişiler bu tür karar almada kişisel menfaatlere ya da o günkü duruma göre davranmakta, dolayısıyla sistem yap-boz şekline dönmektedir. Etrafımıza bakınca bu türden yap-boz türü onlarca uygulama ya da durum görebiliyoruz. İnatla bazı kararların uygulanması, stratejik düşünülmemesi, kişisel çıkarlar, durumu eskisinden daha kötü duruma getirebiliyor. Bu bakımdan alınan kararların yapılacak yatırımların bir daha oradan kaldırılamayacağı, geri döndürülemeyeceği iyi bilinmelidir. Ülkeye açık kapı politikası olarak alınan Suriyelilerin yarattığı durum da budur. Elbette insan olarak zor durumda olana yardım etmek, koruyup kollamak gerekir ancak bunu ülkenin her yerine salmak, kontrol etmemek dahası yardım etmek, durumu daha da içinden çıkılmaz duruma getirmiştir. Üstelik bunlar arasında Türkçe öğrenmeyen, öğrenmemekte direnen de bir grup vardır. Bunların ülkenin değişik bölgelerinde tutulması, korunup kollanması endişe verici bir durumdur. Bu insanların nereden beslendikleri, nerede konakladıkları kaç kişi oldukları elbette biliniyordur, diye düşünüyorum. Şüphe yoktur ki uyum sağlayan, Türkçe öğrenen, buranın gelenek göreneklerine, kanunlarına uyan çok sayıda insan vardır. Bunlar topluma entegre olmuş, burada yaşayanlar için sorun teşkil etmeyen kimselerdir. Ancak bunlardan daha fazlası sıkıntılı insanlardır. Herkes sorundan bahsetmekte ancak kimse çözüm üzerinde düşünmemektedir. Sorunun üzerinde düşünmeyerek, onu yok sayarak sorunu çözmüş olmuyoruz. Genelde yapılan bir hata da sorunu bilmek ancak onu görmezden gelmektir. Gördüğüm kadarıyla yapılan budur. İki yol var; ya topluma entegrasyonunun sağlanması için sosyal ve eğitsel çalışmalar yapılacak ya da sınır dışı edilecek. Alternatifler var ise elbette tartışılmalı doğru yol bulunmalıdır.