Zorda Kalınca Atatürk Gibi Düşün…
Sosyalist Ekonomik Model – Devlet teşekkülü + işçi = İşveren Devlet
Liberal Ekonomik Model – Özel teşekkül + işçi = İşveren Sermaye
Neoliberal Ekonomik Model – Devlet denetimli Özel teşekkül + işçi = İşveren sermaye
Karma Ekonomik Model - Devlet teşekkülü + işçi = İşveren Devlet
Özel teşekkül + işçi = İşveren Sermaye
Anarşist Ekonomik Model – kooperatifler + Gönüllülük esasına göre işveren işçiler
Dünya 1900’lü yılların başında tanıştı Sosyalizmle ve Sosyalizm çökene kadar Neoliberal politikalar benimsendi Dünya genelinde. Sosyalizm çökünce neoliberal politikalar terk edilip liberal politikalar uygulanmaya başladı. Liberal politikalar küreselleşmenin önünü açtı ve 2 sene öncesine kadar herkes küreselleşmenin artacağından ulus devletlerin yok oluşundan ve Dünyanın artık şirket devletler tarafından yönetileceğinden bahsediyordu. Pandemi bütün dengeleri değiştirdi küreselleşmeyi bitirme noktasına getirirken ulus devletleri yeniden güçlendirdi. Kuşkusuz bu gelişmede sağlık sektöründe ve gıda sektöründe yaşanan sıkıntıların büyüklüğü çok önemli. Yaşanan sıkıntılar sonrası Dünya devleri liberal politikaların ahlaksızlığını öğrenerek yönünü yeniden neoliberal politikalara çevirdi.
Bizde gelişmeleri 1900’lü yılların başından itibaren inceleyecek olursak en önemli aktör olan Atatürk’ü iyi anlamak zorundayız. Atatürk yükselen sosyalizme rağmen sosyalizme inanmıyordu ve neoliberal politikalara daha yakındı. Atatürk ulus devletin güçlenmesi ve kültür devriminin tamamlanması için milli burjuvanın gerekliliğini biliyordu ve bu yüzden neoliberal politikalara daha yakın duruyordu. Milli burjuvanın eksikliğinden ve süreç olarak yaratmanın zorluğunu bildiğinden Milli burjuvanın yapması gerekenleri Kamu İktisadi Teşekkülleri ile yapmayı planladı. (KİT)
Atatürk siyasi ideolojilere değil toplumun refahına ve gelişmesine önem veriyordu ve faydacılık esasına göre ideolojilere takılı kalmadan çözüm yolları arıyordu. Atatürk düşündü ve özel teşebbüsle beraber KİT’lerle hızlı çözüme odaklandı ve sonuçta ortaya ilk kez denenen Karma Ekonomik Model ortaya çıkmış oldu.
Atatürk bütün olumsuzluklara rağmen kültür devrimini tamamlamak adına Milli burjuva yaratma yolunu seçmiş işini riske atmamış ve KİT’ler sayesinde daha hızlı bir dönüşümün yolunu açmıştır. 1929 ekonomik buhranına rağmen başarılı bir şekilde kültürel dönüşümü başlatmış ancak ölümü devrimi tamamlamasına engel olmuştur.
İnönü başarılı bir şekilde KİT’lerin teşkilinde başarılı olmuş ancak 2. Dünya Savaşı sebebiyle Milli Burjuva yaratma başarısında yeterli olamamıştır. 2. Dünya savaşının yıkımı sebebiyle özel sektörün geliştirilmesi adına devlet teşvikleri planlanmış ve tabir yerindeyse serumla özel sektör ayakta tutulmaya çalışılmıştır. Bu olumlu ve gerekli yaklaşım bizim özel sektörümüz için kolaycılık olarak algılanmış ve halen terk edilmemiştir. Günümüzün en büyük özel teşebbüsü Koç Holding te bile halen gelirlerinin büyük kısmı devlet yatırımları kaynaklıdır. İktidara gelen her iktidar devlet destekli yandaş özel sektörü yaratmak adına bu olumsuz tavrı genel bir kabul haline getirdi.
1980 li yıllara kadar neoliberal politikalar uygulayan İngiltere ve ABD üçüncü dünya ülkelerine liberal politikaları empoze etmiş ve zorla uygulanmasını talep etmiştir. 1960 darbesi darbe bakanlar kurulu kararlarında bunu açıkça görmekteyiz. Güce yaranmak adına liberal politikaların peşinde koşan sağ iktidarlar önce kar eden KİT’leri anlamsız kadrolarla zarar eder hale getirdiler sonrada özelleştirme adı altında satarak Anadolu’yu sahipsiz bıraktılar. Başı boş bırakılan özel teşebbüs bütün yatırımlarını deprem bölgesine kurarak ülke ekonomisini riske attılar hem de kar odaklı oldukları için bölgesel kalkınma adına hiçbir gayret içerisinde olmadılar.
Atatürk öldü ve biz tek başımızayız. Ülkenin son yirmi yılında bütün KİT’lerinin pervasızca satıldığı düşünülürse ve 100 sene önce her şeyi üreten 5 ülkeden birisi konumundayken toplu iğneyi bile üretemeyen bir ülke olarak ve buğdayın ana vatanında buğday satın alan bir ülke haline getirilmişken ne yapmalıyız nasıl bir çözüm yolu bulmalıyız ?
Zorda kalınca Atatürk gibi düşün sözüne istinaden yarım kalmış Kültür Devrimi ve refah bir yaşam seviyesi için Atatürk gibi önceliğimizi siyasi ideolojilere değil toplumun refahına ve gelişmesine yönlendirmeliyiz. Hızlı çözüm yolları bulmak Atatürk’ü gerçekten anlamak değil de nedir ?
KİT’lerin yeniden teşkilinin zorluğu, kullanım amacının yozlaşması ve hızlı çözüm içermemesi adına ve Milli burjuvanın yaratılması için geç kalındığı düşünülürse bu çözüm yollarında ısrarın Atatürk’ü anlamaktan uzak olduğunu söylemek hakikat olmaz mı ?
Sosyalizm çökmüş, liberal politikalar ahlaki ve insani sıkıntılar içerirken ve Dünya tarafından terk edilmişken ve Atatürk’ün çözüm yolu için geç kalındığı düşünülürse yavaş bir çözüme tahammülümüz ne kadar olur ?
Sanırım zorda kaldık ve Atatürk gibi düşünerek sonuca odaklanmamız şart aksi halde bizi daha büyük sıkıntıların beklediği bir gerçek. Dönemsel farklılıklar açısından en önemli dipnotun Atatürk gibi yapma değil Atatürk gibi düşünmek olduğunu anlamamız gerekiyor. Sanırım çözüm önerimize geçme vakti geldi.
Türkiye yapılmayanı yapmalı ve gönüllülük esasına dayalı olarak üretim kooperatifleri kurmalı ve her kooperatif işçisini aynı zamanda işveren olarak kurgulamalıdır. Devlet kavramının terkinin anlaşılması ve gönüllülük esasını anlamanın insanlık eğitim düzeyi açısından en az 300 yılının olduğunu düşünürsek devleti denkleme dahil etmenin gerekliliği gün gibi ortada olacaktır. Yaptığım tanımlama anarşist sosyalizm tanımlamasına uygun gibi görünse de özel sermayenin varlığını hiçe saymak kültürel gelişim açısından sıkıntılar içereceği için denklemde yeni bir düzenleme yapmak şart oluyor.
Sorunu incelediğimizde hızlı üretim odaklarını kurguladık, işçi işveren sorununu çözdük ancak milli burjuva yada KİT lerin yapacağı kültürel gelişim hamlesini kurgulayamadık. Sosyal devlet ilkesini denkleme sokarak bu konuda bir çözüme ulaşmamız daha kolaylaşır diye düşünüyorum.
Devlet denetimi ve desteğinde bölgesel şartlara göre üretim yapan işçi ortaklı kooperatifler kurarak ve kar payından belli bir yüzdeyi ayrıca kurulan bölgesel kalkınma ajanslarına aktarırsak hızlı üretim ağını ve bu ağın kültür devrimini tamamlayıcı etkisini kurgulamış oluruz. Bu sayede bölge üretim devleri kurgulayarak bölgesel ürünlerin değerlendirilmesi, bölge insanının zenginleşmesi ve kültürel zenginliğin artması sağlanabilir.
Kurduğumuz denklem liberalizmin ahlaki çöküşüne engel olarak ürün kalitesini ve toplum sağlığını destekler. Sosyalizmde yaratılan devlet tabanlı işçi sömürüsüne son verir. Toplum adına gelir adaleti, ürün planlama, ürün kalitesi ve kazanç dengesi sağlanır. Ajanslar sayesinde bölge insanının ulaşamadığı kültürel faaliyetlerin çeşitliliği artırılır.
Ben kendi adıma bir çözüm yolu sunmaya çalıştım ortak akılla beraber bu program daha da geliştirilebilir tabi ki. Yeter ki siz Atatürk’ü sevmekten bir adım ötesi olan anlamak kısmına geçebilin… Saygılarımla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.