Harç mı Haraç mı?
Dört çocuktan üçünü baş göz edip evden çıkardım. Yanımda kalan son numara da 18'ini doldurur doldurmaz, ehliyet al evlat dedim. Birlikte bir sürücü kursuna giderek 900 lira karşılığında anlaştım.
Salgın sebebiyle teori derslerini uzaktan aldı. Yazılı sınava da yine salgın kaynaklı ertelemeli girdi. Sınavın ardından direksiyon eğitimleri bir müddet askıya alındı. Bugün, yarın derken direksiyon eğitimini de aldı ve ehliyet sınavına ilk girişte B sınıfı ehliyet almaya hak kazandı.
Sıra geldi hak ettiği ehliyetini çıkarmaya. Sürücü kursuna giderek hazırlanan dosyayı aldı. Yatırılması gereken 1.090,10 TL "kurum tahsilatı" ücretini, mobil üzerinden Ziraat Bankasına yatırdı. Aynı gün nüfus müdürlüğüne giderek geçici nüfus belgesini aldı. Düzenlenen belge de iki gün sonrasında eve teslim edildi.
Oğlan, aldığı ehliyete sevince dursun. Bende de ilk girişte ehliyet işi bitti, iş uzatmaya kalmadı diye bir sevinç oluştu. Kısa bir sevinçten sonra kursa yatan 900 liranın ardından devlete ödenen para beni yakmaya başladı. İçime oturdu dense yeridir.
Kısa bir süre dut yemiş bülbüle döndükten sonra kendime geldim ve kurum tahsilatının ayrıntısına, özellikle küsurata bir bakayım dedim. Baktıkça devlet maliyesindeki ciddiyete hayran kaldım. Var mısınız ayrıntıya birlikte bakalım:
Değerli Kağıt Bedeli: 225 TL
Sürücü Belgesi Harcı: 820,10 TL
Polis Vakfı Tutarı: 45 TL
Toplam Tahsilat Tutarı: 1.090,10 TL
Gördüğünüz gibi devlette her şey şeffaf. Ne kadar parayı niçin aldığını, paranın nereye gittiğini kuruşu kuruşuna hesaplamış ve toplamı bulmuş. Dikkatinizi çektiyse toplamı bulduktan sonra da yuvarlama yoluna gitmemiş, 10 kuruşluk alacağından bile vazgeçmemiş. Belki de o 10 kuruş, maliyetlerin ardından devlete kalan olmalı. Maşallah, ne alacağı küsurattan vazgeçiyor ne de vereceğinden. Hak geçmesin dedikleri bu olsa gerek.
Neyse, 900+1.090,10 =1.990,10 TL karşılığında oğlan B sınıfı ehliyetin sahibi oldu. Beni teselli eden, oğlanın yazılı ve uygulamada bir kazaya kurban gitmemesiydi. Bir de kalsaydı, ödediğimiz para katlanacaktı. Stres de işin cabası olacaktı.
Şimdi izninizle devlete ödenen kurum tahsilatındaki kalemler üzerine birkaç kelam edeceğim:
225 lira olarak tahsil edilen "Değerli Kağıt Tutarı" evrakını görmediğimiz için bu kağıt nasıl değerli, acaba altın kaplamalı, değerine paha biçilmez bir kağıt mı, bilmiyoruz. Sanırım bu kağıt, noterlerin, adına değerli kağıt dedikleri normal kağıt olsa gerek.
820,10 TL olarak ödenen "Sürücü Belgesi Harcı" ise adı üzerinde harç* imiş. Bana bu harç, haraç** gibi geldi. Zira tuzlu mu tuzlu.
45 liralık "Polis Vakfı Tutarı" ise içinde vakıf geçtiğine göre bu ödeme bağış olmalı. Benim bildiğim bağış, gönüllülük esasına dayalı olur. "Polis Vakfına bağışta bulunmak ister misin" gibi sorulur. Bu bize sorulmadığına göre burada zorunlu bir bağış söz konusu. Polis Vakfına giden bu bağışı, diploma almak, diploma kayıp belgesi almak için okula gelen bir öğrenciden veya veliden, bir okul istese, okul yöneticisinin başına ne gelir, bir düşünün derim. Ki vatandaş, sayısız diplomasını kaybetme hakkına sahip. Okul da meccanen kayıp belgesi çıkarmak zorunda. Ne de olsa diploma dediğin değerli kağıt değil. Bence değer ve kıymet bilinsin diye kayıplarda bağıştan ziyade bir bedel alınmalı. Bir bedel ödenmeyince kadir kıymet de bilinmiyor. Haydi, bir vatandaş aldığı ehliyeti kaybetsin de yenisini bedava alsın da göreyim. Maalesef okullar ile diğer kurumlar arasında bağış konusunda bir çifte standart uygulanıyor. Bunda MEB yetkililerinin payı büyük. Sonra da okul, bir konuda ödenek talebinde bulunduğunda, yazıya "Yerel imkanlarla yapın" cevabı veriliyor. Maalesef bu ülkede diğer kamu kurum ve kuruluşlarından alınan her bir belgeye, içinde bağış da olan zorunlu ödeme yapılırken, iş MEB okullarına gelince her şey beleş oluyor. Bunu da vatandaş bildiği için bir okul, vatandaştan bir kuruş istese, bu parayı niye alıyorsun diye sorar. Aynı vatandaş nüfus, tapu, emniyet vs. hangi kurum olursa olsun, yekûnu epey tutan para istendi mi, niye demeden vatandaş paşa paşa ödüyor. Eğitim ve öğretim ücretsiz dedikleri bu olsa gerek. Neyse bu konuda ayrı bir konu.
Yeniden devlete giden kurum tahsilatına gelirsek; adı, değerli kağıt, sürücü belgesi harcı ve polis vakfına yapılan bu ödeme, bir ehliyet için yüksek mi yüksek. Hasılı, devlet bildiğiniz gibi. Kaşıkla verdiğini kepçeyle almaya devam ediyor. İnşallah, ödenen bu vergiler yerli yerinde kullanılır. İşin garibi ehliyet alımında, bildiğim kadarıyla devletin yaptığı bir masraf yok. Devlete giden bu paradan daha fazlasını sürücü kursları alsa gam yemem. Çünkü teori dersi, direksiyon eğitimi, yapılan sınavlarda görev alanlara ödenen ücret sürücü kursunun sırtından çıkıyor…
* Harç: 1.harcanan para, masraf.
2. Resmi işlerde devlet veznesine ödenen para, vergi.
**Haraç:1.Bir kimseden ya da bir yerden zorbalıkla alınan para.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.