Asgari ücret değil, asgari yaşam hakkı
Yılın sonu geldi ve en önemli gündem maddesi yine yeni yılda asgari ücretin belirlenmesi oldu. Her şeyden önce, baştan şunu belirteyim. Aralık ayı enflasyonu açıklanması konusunu ciddiye almıyorum. Yani her ne hikmetse her aralık ayında açıklanan enflasyon yılın en düşüğü oluyor ve daha sonraki aylarda yine yükseliyor. Bunun, sadece asgari ücret açıklanırken kullanılacak bir matematik işlemi olduğunu düşünüyorum.
Asgari ücretin belirlenmesi için her yıl bir komisyon kuruluyor ve oluşan bu komisyon o yılın asgari ücretinin kaç lira olacağına karar veriyor. Bu komisyon, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşuyor. Aslında bunun detayları genelde pek konuşulmaz detaylarını da vereyim. Bu komisyonun oluşumu 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 19 uncu bölümünün 522. maddesinin birinci fıkrasının “f” bendine göre belirlenir.
Buna göre; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında kurulan bu komisyonda; Çalışma Genel Müdürü; İş Sağlığı Güvenliği Müdürü; TÜİK temsilcisi; Ticaret Bakanlığı temsilcisi; Hazine ve Maliye Bakanlığı Temsilcisi; Hükümet kanadını oluşturur.
Bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşundan, değişik işkolları için seçeceği beş temsilci, işveren tarafını; Bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik işkolları için seçecekleri beş temsilci de işçi tarafını oluşturmaktadır.
Tabii ki Hükümet kanadı ve işveren kanadı anlaştıktan sonra işçiye bir söz hakkı kalmamaktadır. Dolayısıyla da işçi temsilcisi gözüken Türk İş, komisyona girmemeyi tercih etmiştir.
Şimdi yazının buraya kadar olan kısmı bir vakıayı anlatmaktadır. Yani asgari ücret görüşmeleri ülkemizde bu minvalde yapılmaktadır. Bundan sonraki kısmında aslında ne olması gerektiğini konuşmakta yarar görüyorum.
Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, Türk İş komisyona girmedi diye, bu komisyon asgari ücret için daha az bir ücret mi belirleyecek sizce? Veya Türk İş komisyona girse komisyon çok daha yüksek bir ücret mi belirleyecek? İkisinin de cevabının “hayır” olduğunu sanırım hepimiz biliyoruz.
Çünkü ülkemizde sendikalar yanlış yolda ilerlemektedirler. Sonuçta da sendikaya ihtiyacımız olduğu yerde işlevsiz kalmaktadırlar.
Bu komisyonda tartışılan konu nedir? “Asgari ücret kaç lira olacak” konusudur. Yani 30 bin lira mı olsun, 28 bin mi olsun, 40 bin mi olsun pazarlığıdır.
Burada tartışılacak ve sendikaların gündeme getirmesi gereken konu çalışanın aynı zamanda sosyal yaşam garantisi olmalıdır.
Mesela Türkiye’de 32 milyon kişi iş hayatında bulunmaktadır. Ve 7 milyon civarında kişi asgari ücretlidir. Buradaki anormalliğe hiçbir sendika dikkat çekmemektedir. 32 milyon çalışandan 10-12 milyonunun da mavi yakalı olduğunu düşünürsek, 7 milyonun asgari ücretli olması oldukça ilginç bir göstergedir.
Ülkemizde sendikalar hep maaş üzerine odaklanır. Halbuki sendikalı işçinin ailesiyle haftada bir bile olsa bir restoranda yemek yemesi, vakit geçirmesi o sendikanın sosyal sorumluluğu içerisinde değil midir? Asgari ücretli haftada bir tiyatroya, sinemaya, konsere, ailesiyle, çocuklarıyla gitmelidir. İşte bu sosyal haklarla ilgili çalışmayı sağlamazsanız; Özcan Deniz’in konser bileti fiyatlarını haber yapıp; “asgari ücretli nasıl gider” diye demagoji yapılmasına göz yumarsınız.
Şimdi “işte asgari ücret yüksek olursa bunların hepsi olur” gibi bir boş konuşmayı yapmak istemiyorum. Çünkü sosyal ve kültürel hayata kazandırılmayan bir işçiye 10 katı maaş da ödeseniz onu tiyatro biletine vermez. Sendikalara görev burada düşmektedir. Asgari ücret pazarlığı yapan sendika aynı zamanda asgari ücretlinin konser, tiyatro, sinema, restoran gibi etkinliklere indirimli gitmesini sağlamaya çalışmalıdır.
Sadece maaş alıp, sınıf bilinci olmayan işçinin ülkeye emek yönünden kazandıracağı sınırlıdır. Sendika hem parasını, hem sosyal ve kültürel haklarını savunup, sınıf bilincini oluşturduğu ölçüde değer kazanır. Aksi halde pazarlık, “kurban pazarındaki alışverişten” öteye gitmez.
Asgari ücretli de sadece kaç para alacağını değil, sosyal haklarının neler olacağını araştırsın. Alacağınız paranın sadece miktarı yeterli değildir. Yaratacağı sosyal ve kültür etkileri de önemlidir. Ve asgari ücret toplantılarını bu doğrultuda değerlendirin.
Dostlukla kalın.