Eşref-i mahlukat birbirini yiyor!
Son haftalarda vatandaşın gerçek gündemi olan ekonomideki tablo üzerine yazıp, çizip, fikirlerimi, düşüncelerimi paylaşmaktaydım. Açıkçası sürekli benzer şeyler yazmaktan da sıkıldım. Vatandaş olarak ekonomideki durumdan nasibimi aldığım yetmiyormuş gibi, bir de bunun üzerine yazmak nasıl bir şey; bunu düşünmenizi rica ediyorum. Ancak ekonomideki bu durumun bir de psikolojik, sosyolojik neticeleri var. Bugün buna değinmek istiyorum. Zaman zaman aslında buna da değiniyoruz ama pek bir şey değişmiyor. Boşa kürek çektiği hissiyatına kapılınca insan bıkıyor fakat, ‘azimle çalışan betonu deler’ zihniyetinden hareketle, “Neyse biz vazifemizi yapalım” diyoruz ve yola devam ediyoruz.
Sonda söyleyeceğimi direkt baştan söyleyeyim; giderek yamyamlaşıyoruz. Adeta birbirimizi yemeye başladık. Her nereye gidersek gidelim, nereden ne hizmet alırsak alalım, enflasyon bahanesiyle her şeye zam geldiğini görüyoruz. Herkesin beyanı bu. Zamlar artık günlük. Etiketlerdeki fiyat artışına yetişilemiyor, vatandaş yetişemediği gibi işletmeciler de yetişemiyor olacak ki raftaki etiketlerle, kasada çıkan rakamlar farklı.
“Maliyet şöyle oldu, şu hammadde zamlandı, bu etti” cümleleri, beyanları havada uçuşuyor. Yahu tamam. Makul artışlar yapılır, eyvallah ama bu kadar fahiş artışlar olur mu? Oluyor. Abartısız söylüyorum; 1 hafta evvel 25 liraya aldığım bir hizmet (şimdi sektör, işletme ismi verip, kırıp dökmek istemiyorum) 50 lira olmuş. Bakın, sorguladığım şey aslında neden 50 lira yaptığı değil. O şahsiyet de bir şekilde ihtiyaçlarını karşılayacak. Değinmeye çalıştığım nokta şurası; işletme sahibi, esnaf, emekçi giderek eriyen alım gücünü karşılayabilmek adına, yaşadığı tüm krizin acısını müşterisinden çıkarmak istiyor. Haklılığı ya da haksızlığı noktasında takdiri size bırakıyorum.
Yaşananlardan vardığım yargı şu; insanoğlu denen varlık, ‘eşref-i mahlukat’, zorda kalınca birbirinin üzerine basıp, çiğniyor. Bununla da yetinmiyor, acıkınca birbirini yiyor. Yoksullaşmaya başlayan her kim olursa olsun, ‘kimden ne koparırım’ derdine düşüyor. Yaşanan bu hadisenin psikoloji ilminde ya da sosyoloji ilminde bir adı, sanı var mı bilmiyorum. Adı her ne zıkkımsa onu yaşıyoruz maalesef.
Açlık çok kötü bir şey. Allah, kimseyi açlıkla terbiye etmesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.