Örgütlenme ne demektir?
İnsan yalnız yaşayamayan bir varlıktır. Yalnızlık Allah’a mahsustur denilerek bunun tescillenmesi de yapılmıştır. Bu bakımdan birlikte yaşamın getirdiği etkiler ile örgütlenmeye ihtiyaç duyulur. Örgütlenme herkese farklı görevler yükler. Böylece hem yaşamı kolaylaştırır hem de daha iyi bir hayat sürülmesine neden olur. Örgütlü toplum güçlü toplumdur. Ancak örgütlerin insan aklının yerine geçmemesi, örgütü yönetenin de üyeleri kul görmemesi gerekir. Mesleki örgütler de bu bakımdan önemlidir. Örgütlenme ile işler kolaylaşır, iş bölümü gelişir, herkes bir konuda uzmanlaştığı için verimli ve iyi işler meydana gelir. Ancak her yerde olduğu gibi örgütler içinde de kendi menfaatini toplum menfaatinden üstün tutan kişiler vardır. Bu durumda kişinin örgütüne katkısı olacağına, örgüt insana katkı sağlamaya başlar. Bilindiği gibi hukuki anlamda 3 tür örgütlenmeden söz edilebilir. Kamu örgütlenmesi zaten siyasi yönetime doğru bir değişim gösterirken, özel sektör örgütlenmesinde kurucusuna yani patronuna doğru yönelim söz konusudur. Ancak burada önemli olan sivil toplum örgütlenmesi diyebileceğiz örgütlenmede ciddi sorun bulunmaktadır. Sivil toplum örgütlenmesi aynı görüş ve düşünceye sahip kişilerin bir araya geldikleri ve toplum menfaatine çalıştıkları örgütlerdir. Burada sıkıntı örgütü kuran, ya da fikir oluşturanların zaman içinde örgütteki etkinliklerini kaybettiği zaman takındığı tavırdır. Elbette asıl olan örgütün kalıcılığıdır, değilse kişiler gelir – geçer bunu benlik olarak algılamamak gerekir. Ancak bazı durumlarda örgütler öyle bir hal alır ki tüm sistem bir kişiye hizmet eder duruma gelir. Oysa sistem topluma hizmet etmelidir. Toplum, kişiden büyüktür ve eğer örgüt kişiye hizmet eder biçime gelmiş ise örgüt yönetiminin değişmesi gerekir. İşte bu noktada içinde yaşadığımız toplumda ciddi problemler bulunmaktadır. Hemen herkes bir örgüt içinde bulunurken, yine herkes örgüte dolayısıyla topluma hizmeti esas alması gerekirken, örgütünün kendine hizmet etmesini istemektedir. Bu durum sistemin doğru işlememesine neden olmaktadır. Aynı yerde benzer isimle 2 ayrı kooperatifin olması, birilerine bakarak aynı örgütlenmenin yapılması ya da karşıt görüşlere yaşama şansı verilmemesi gibi durumlar örgütlenmede en başta gelen sorunlardır. Zaten örgütler zayıf ve güçsüz kişilerin bir araya gelerek, büyük ve etkin faaliyetler yürütmesi için bir araç konumundadır. Çok iyi biliyoruz ki gelişmiş birçok ülkede sistemler çalışmakta, kişiler ancak belirli süreler içinde orada faaliyetlerini sürdürmektedirler. İki kişi bir araya gelse bir örgüt kurar. Bu güzel bir gelişme olmakla birlikte kurulan örgütün devamlılığının sağlanması daha da önemlidir. Örgütler toplumu geliştirir ancak örgütün doğru yönetilmesi şarttır, aksi durumda toplum örgütü yönetenlere çalışır duruma gelir. Elbette bu durum arzu edilen örgütlü toplum güçlü toplumdur imajının bozulmasına neden olur. Gelişmiş ülke örgütlerinde o örgütün başında kimin olduğunun çok bir önemi yoktur, önemli olan örgütün doğru çalışıp çalışmamasıdır. Yani hukukun üstünlüğü ve hesap verilebilirliğin gerçekleşip/gerçekleşmemesine bakılmaktadır. Türkiye’de ciddi anlamda bir örgütlülük bulunmakla birlikte etkisiz durumu nedeniyle ciddi sorun teşkil etmektedir. Örgütlü örgütsüzlük vardır. Bunun nedeni yukarıda bahsettiğimiz durumlardır.