Kriz üzerine
Krizi CEO çıkarırsa kim yönetecek? Markaların kriz yönetimine dair olası stratejileri birçok başlık altında incelenir. Geçtiğimiz günlerde bir çikolata firmasının bir ürününde meydana gelen olumsuzluk üzerine CEO tarafından sosyal medyada yapılan tartışma bu soruyu gündeme getirdi. Yıllar önce Meral Tamer tarafından köşesinde yazılan bir yazı daha doğrusu bir olayın anlatılması aklıma geldi. Bunun üzerine nereden nereye doğru evrildiğimizi görebiliyorum. Öyle ya yönetici olmak hem de en üst düzey yönetici olarak firmanın başında bulunmak olaylara daha farklı bakmayı gerektirir. Gazetedeki köşesinde Meral Tamer, bir bisküvi firmasının köy bakkalında satılan ürünlerinden birisinin bozuk çıkması üzerine firmanın bu tüketiciyi arayarak, özür dileyip ve isterse ona tesislerini gezdirebileceklerini söylemiş. Sonrasında da tüketiciyi bulunduğu köyünden alarak İstanbul’a götürmüş, tesislerini gezdirmiş ve ürünlerinden oluşan ürün sepetini de ekleyerek köyüne geri bırakmış. Bunun üzerine yazar firmaya teşekkür ediyordu. Yıllar önce gerçekleşen bu olayın üzerinden uzun zaman geçti, bisküvi firması üretimine hala devam ediyor ve giderek büyüyen, ülkemizin güzide firmalarından birisi. Çikolatada meydana gelen olumsuzluk üzerine doğrudan bu olay aklıma geldi. Demek ki kriz yönetmek diye bir konu var ve bunu en iyi firmaların en tepesinde bulunan kişiler yapar. Benzer bir durum da benim başıma geldi. Meslek yüksekokulunda müdürlük yaparken bir derste hoca ile öğrenciler arasında çıkan krizi yönetmeyi de okul müdürü olarak ben yapmıştım, sonrasında o öğrenciler ile hoca kanka olmuşlardı. Her zaman ve yerde krizler olabilir. Bunu yönetmek ise en üstteki yöneticiye düşer. Zira üst yönetici hakemlik görevi yapar. Zaten en büyük güç kadıda değil midir? Diğer bir deyişle adalet her zaman en üst katmanda yer almaz mı? Zamanında padişahları bile sadece adalet kontrol etmiş, adaletin kestiği parmak acımaz sözü de burada ortaya çıkmıştır. Sıklıkla söylediğim bir söz “adalet, bir gün adaletsiz olana da gereklidir” İşte bu nedenle stratejik yönetim dikkatle planlanması ve yönetilmesi gereken bir konudur. Aslında strateji, gelecek öngörüsüdür. Öngörü mutlaka bir sebep-sonuç ilişkisine bağlıdır. Strateji çizenlere stratejist de denilmektedir ve en fazla bunlar değişime-dönüşüme önderlik ederler. CEO’ların sıklıkla danıştıkları kişiler, onlara yol gösterenler de stratejistlerdir. Bu bakımdan strateji işletmeler için çok önemlidir. Stratejiyi yönetecek olanların da kriz çıkarmaması, çıkan krizleri de doğru strateji ile yönetmeleri gerekir. Stratejiler bazı durumlarda geri çekilmeyi de gerektirebilir. Bunun da doğru planlanması gerekir. Çünkü geri çekilmeyi birçok kimse zayıflık olarak algılar. Oysa geri çekilme bir sonraki hamlenin daha güçlü olmasının anahtarıdır. Bu nedenle krizlerin yönetilmesinde geri çekilmeden ziyade adalete vurgu yapılması ve güven tesis edilmesi gerekir. Böylece krizler, fırsata dönüşür, işletmeye avantajlar sağlar. Özellikle bu durum markalar için daha önemlidir. Dünyada önde gelen markaların davranışlarına bakıldığında hemen hepsinde güven unsurunun öncelikli davranışlar olarak ortaya çıktığı görülür. Öyleyse CEO’lar için stratejilerin uygulanmasında adaletin yanına güven de ilave etmesi gerekir. Güven ise söylev ve eylem birliğidir. Herkes çok iyi bilir ki birçok insanda söylemin, diğer ifade ile sözün çok bir önemi yoktur. Örnek olarak göstermek gerekirse, birçok kimse söz değil, yazılı ifade var mıdır? İmzam gerçek mi? gibi anlamsız davranışlar gösterir. Ya da rahmetli Süleyman Demirel’in dediği şekliyle “dün, dündür” ifadesindeki gibi çevir kazı yanmasın tarzındaki davranışlar mıdır? Bugün gelinen noktada ne yazık ki söylem ve eylem farklılığı normal davranışlar haline gelmiştir. İşte bu nedenle Türkiye’de ciddi ve sürekli gelişen markalar üretilememektedir. Eylem ve söylem birliği sağlandığında konunun yaşamın hemen her alanına yansıması, işletmelerin kalıcı, marka değeri olan ürünlere dönüşmesine neden olacaktır. Üzerinde en çok durulması gereken konu budur. Bu nedenle krizler hep olur, önemli olan krizler değildir, krizlere olan yaklaşımlardır.