Kovboyu bilir misiniz?
Aslına bakarsanız kovboy demek, sığır çobanı demektir. Amerika'ya giden göçmenler, zengin doğası içinde buldukları sığırları toplayarak, satmışlar bundan gelir ve sermaye elde etmişlerdir. Bu dönemlerde sığırları toplayan, onların satış ve dağıtım işlerini yapan, bu işlerde çalışan kişilere de kovboy demişlerdir.
Amerika'da bu kovboylardan bir kısmının ahlak dışı (hırsızlık, soygunculuk gibi) işlere karışmaları sonrasında, bunların davranışlarını da kontrol eden diğer kovboylar olmuştur. Diğer bir deyişle kovboy kovboya karşı mücadele etmiştir. Buradan sığır çobanı ile koyun çobanı arasındaki ayrıma gelmek istiyorum. Sığır, büyükbaş tabir edilen inek, boğa, manda gibi hayvanlara verilen genel bir isimdir. Koyun ise küçükbaş olarak tabir edilen, koyun, kuzu, keçi, oğlak gibi hayvanlara verilen genel bir isimdir.
Her ne kadar her ikisinin de sevk ve idaresinde bulunanlara çoban denilse de iki hayvan grubunun birbirinden farklı davranışları olduğu, dolayısıyla çobanların da bu ayrımı bilmesi gerekir. Öte yandan sığır çobanlarına kovboy denilmesine karşılık, koyun çobanlarına bir isim verilmemiştir. Buna 2 hayvan grubunun farklı davranışlarda bulunmasından dolayı denilebilir.
Sığır cinsi hayvanlar daha iri yarı vücutları ile biraz söz dinlemeyen davranışlar gösterirken, koyunların daha kolay sevk ve idare edildiği görülmektedir.
Amerika belki de bu yüzden kovboyluğu, koyun çobanlığına tercih etmiştir. Sığır cinsi hayvanlar, koyun cinsi hayvanlara göre daha hantal ve aptaldırlar. Bununla birlikte her iki hayvan grubunda kolay sevk ve idare yoktur. Ancak koyun cinsi hayvanlar, sığır cinslerine göre daha kolay yönetilirler. Hayvan davranışları bu bakımdan önemlidir.
Koyunlara daha aptal dense de bu doğru değildir. Koyunlarda diğer hayvan gruplarına göre daha fazla sürü bağlılığı gösterir. Sığırlarda ise aidiyet duygusu daha azdır. Bu nedenle sürüden ayrılan koyun durmadan sürüsünü ararken, sığırlar sürüsünü çok umursamaz.
Diğer yandan koyun sürülerinin merada davranışları sürü aidiyetleri nedeniyle merayı biçerdöver gibi tarayarak kullanırken, sığırlar merayı seçerek kullanır ve daha az yıpratırlar. Şimdi bu bilgileri verdikten sonra Konya tarım teşkilatının aldığı bir karar ile Karapınar Çölleşme ve Erozyonla Mücadele sahasını neden koyun sürülerinin otlatılmasına açma kararı aldığını merak ediyorum. Yukarıdaki verdiğim bilgileri tarım teşkilatındaki ziraat mühendisi ve veterinerlerin bilmediğini düşünmüyorum.
Benden daha iyi bir şekilde hayvan davranışlarını, merada otlatma durumunu, dahası hassas ve marjinal bir alan olan çölleşme kontrol sahasını bildikleri aşikâr. Öyleyse neden böyle bir karar alınıyor?
Bilmeyenler için söylemek gerekirse, Karapınar Bölgesinde başlayan rüzgâr erozyonu ile mücadele etmek için çok uzun yıllar süren bir çalışma yapıldı. Büyük emek ve para harcandı. Öğrenciliğimizde hocalarımız bu sahayı anlatırken, insanların, bitkilerin ve doğanın yok oluşu karşısında yürütülen insanüstü çalışmaları, rüzgâr perdelerini ve suya dayanıklı akasya, iğde gibi ağaçların dikilmesi ile erozyonun kontrol altına alındığından bahsederlerdi. Hala aynı hassasiyette olan bölgede zaman zaman meydana gelen rüzgâr erozyonu lokal olarak kalabiliyorsa bunda bunca yıldır yapılan çalışmaların sonucu olduğu bilinmektedir. Zaten kıt olan toprak ve su kaynaklarını korumak, sürdürülebilir biçimde yarınlara devretmek bizlerin bugünkü görevleri diye düşünüyorum.
Değilse bir günün beyliği beylik bağlamında keyif sürmek herhalde doğru olmasa gerek. Bugün alınan kararların yarınları şekillendireceği açıktır. Dolayısıyla alınan kararların bugünü değil yarını hedeflemesi gerekir. Zaten orada bugüne kadar yürütülen çalışmaların yarınları hedeflediği, bugün gelinen nokta itibariyle ispat edilmiştir. Bu bakımdan bugün alınacak kararın geleceği şekillendireceği düşünülmelidir.