Gelecek bugündür
Geleceğini öngöremeyen plan yapamaz, varlık mücadelesi zayıf kalır. Bu nedenle geleceğini öngörüp bugünden o hedefe doğru hareket etmek en doğrusudur. Geleceği öngörmenin yolu ise iyi bir tarih bilgisine sahip olmaktan geçer. Zaten tarihi tekerrür eden olaylar olarak görmek mümkün. Büyük şair Mehmet Akif Ersoy “Tarihi tekerrürden ibaret sayıyorlar, ders alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi” diyerek tarihin önemini vurgulamıştır. Oysa bizim ülkede tarih ya kötülemek ya da övünç kaynağı olarak görülmekte. Elbette tarihte birçok olaylar olmuştur. Onları o günün şartları altında değerlendirmek gerekir. Bugünün internet ortamında, saniyelerin kaçta kaçında ya da gelişmiş matematik denklemlerinin çözümü şeklinde değerlendirilirse ciddi yanlışlıklar olur. Hemen herkesin sahip olduğu hızlı iletişim internet, daha dün kadar yakın bir geçmişte ortaya çıktı. Bundan 100 yıl öncenin olaylarına bugünün penceresinden bakarsak yanlışın içine düşeriz. Nitekim bazı değerlendirmelerde bunların yapıldığını görerek üzülüyoruz. Aynı şekilde geçmişte yapılan hataları bugün yapılan hatalar bağlamında delil göstermek de yanlış. O zaman yapılan hatalardan ders alınarak bugün benzer hatalar yapılmamalıdır. Ancak hırs ve rant uğruna gelişen teknoloji kullanılarak bilerek ya da bilmeyerek hataya düşülmektedir. Bugünün internet ve sanal ortamı sistematik hataları artırmıştır. Hızlı kopyalama ve dağıtım ile yapılan basit bir hata istenmeyen birçok soruna neden olabilmektedir. Bir kar fırtınasının en gelişmiş araçları bile kullanılamaz duruma getirdiği durumlar aslında insanın ne kadar zayıf olduğunu göstermektedir. Ancak insanın kendini her şeyden üstün görme egosu ve doğayı kendi isteği doğrultusunda değiştirme isteği önlenemez bir şekilde artarak kendini göstermektedir. Buna karşılık inat etme yerine doğayla uyum sağlama ve uyum içinde yaşama tercih edilmelidir. İnsanın içinde bulunan gelecek içgüdüsü ve hâkim olma isteğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan hırs, birçok konuda birilerini mutlu ederken birilerinin ise mutsuzluğuna neden olmaktadır. Oysa her ne kadar çalışırsak çalışalım birçok olayı değiştiremeyiz. Geçmiş geçmişte kalmıştır, gelecek ise belirsizdir. Bu durumda bize kalan bugünü yaşamaktır. Peki bugünü nasıl yaşayacağız? Bunu büyük düşünür Hz. Mevlâna dün dünde kaldı cancağızım diyerek dünde yaşama yerine bugüne bakmamız gerektiğine işaret etmiştir. Gerçekten de dünü yaşamak, onunla övünmek ya da kötülemek yerine, nedenleri üzerinde durarak, geleceğe planlar yapmak en doğrusudur. İşte bizde eksik kalan tarih bilgisi budur. Olayların nedenleri, onu ortaya çıkaran olaylar zinciri ya da sonuçları irdelenmeli, buna uygun çözümler geliştirilmelidir. Son 50 yılı bile gözününe aldığımızda onlarca tekrar eden hatalar zincirinin sırf geçmişten ders alınmadığı için tekrar tekrar yaşandığı görülmektedir. Neden peki? Çünkü egolarımız bize hatasız ve doğru olduğumuzu fısıldıyor. Oysa insan hataları ile var olan bir varlıktır. Hataları ile yüzleşmek ve aynı hataları yapmamak insan olmanın gereğidir diye düşünüyorum. Hatasızlık, ya da hataları kabul etmemek ciddi hataların yapılacağına işaret eder.