Değişim Gelişmek Demektir
Değişim gelişmek demektir, ancak değişmek zordur. Gelişmek mevcut durumu daha ileriye götürmek, ilerlemek demektir. Bunun için hareket gereklidir. Hareket ise enerji ister. Bu nedenle gençlerin değişim isteği ve hareketi yaşlılara göre daha fazladır. Toplumun yaşlanması bu bakımdan değişimin yavaşlaması bu da gelişmenin durması anlamına gelir. Avrupa nüfusunun yaşlanması burada birtakım değişimlerin zorlaşmasına statik bir yapının oluşmasına neden olmuştur. Nitekim Avrupa’daki bencil, kendi görüş ve düşüncelerinin doğru olduğu fikri dünyanın sadece kendi refah ve mutluluğu çerçevesinde döndüğü anlayışı giderek daha fazla kendini göstermektedir. Bu nedenle bir zamanlar kendilerini kurtaran, bedensel çalışma bakımından onlara yardım eden göçmenler giderek daha fazla istenmez duruma geldi. Gençlerin anlayış ve hareket bağlamındaki hızı yaşlanan insanlara göre daha fazla olduğundan atak ve gözü pek olmakta, risk alabilmektedir. Türkiye, Avrupa’ya göre daha genç insanlardan meydana gelen bir nüfus yapısına sahiptir. Türk insanı atak, gözü pek ve girişimcidir. Ancak gerek geleneksel yapıdan gerekse bürokratik engeller nedeni ile gençlere sürekli sen bilmezsin, sen anlamazsın türü sözler söylenmektedir. Oysa gençlerimize Japon atasözünde olduğu gibi “Eğer birisi yapabiliyorsa sen de yapabilirsin. Eğer birisi yapmadı ise sen yapmalısın!” şeklinde bir yaklaşım sergilenmeli. Bu sayede gençler kendilerini ispatlama adına çok iş yapabilecekler, ülkenin kalkınmasına ilerlemesine katkıda bulunabilecekler. Gençlere sen bilmezsin, tecrüben yok, anlamazsın türü olumsuz ifadeler yerine onların cesaretini artıracak sözler söylemeliyiz. İnsanı yıkan, onun başarısını etkileyen en önemli kaynak motivasyondur. Bu türden olumsuz ifadeler onların motivasyonuna etki ederek, başarısız olmalarına yol açmaktadır. Günümüzde 2000 doğumlu çocuklar 20 yaşını çoktan geçmiş, eskilerin deyimi ile taşı sıksa suyunu çıkaracak güçtedir. Ancak bunların önüne teknolojiden az anlayan, değişen dünyayı yeterince anlamayan yöneticileri çıkarır isek onların işe başlamadan cesaretini kırıp, yeteneklerini göz ardı ederiz. Bu nedenle topyekûn bir yenilenme ile gençleri işin içine çekmek, gelişmeyi buna göre düzenlemek gerekir. Bırakınız hata yapsınlar, bırakınız koşsunlar, mutlaka doğru yolu bulacaklardır. Bir diğer sorun ise ahlakidir. Gençlere ahlaklı olmanın erdemini, faziletini vermek, bilgi vermekten daha faydalıdır. Zira bu gençler zaten bilgiye çok hızlı ve farklı kaynaklardan kolayca ulaşabilmektedirler. Benim telefonda bir isme, numaraya ulaşmam ile bir gencin ulaşması arasında dağlar kadar fark vardır. Zaten boynuz kulağı geçmez ise gelişme olmaz. Şüphesiz boynuz kulağı geçecektir. Bu demek değil ki yaşlı insanları bir kenara atalım. Onların tecrübelerinden yararlanarak, gençlerin enerjisini harmanlayabildiğimiz ölçüde gelişme sağlanabilir. Aksi durumda iki ileri bir geri bağlamında dönüp durulur. Nitekim bugüne kadar yapılan bundan başkası değildir. Artık gençlerin önünün açılması zamanı, milenyum çağı çocuklarına daha fazla sorumluluk verme, onları gelişmenin, kalkınmanın odağına yerleştirme zamanı çoktan geldi, geçiyor.