Mithat Direk

Mithat Direk

İklim Savaşları

İklim Savaşları

Günümüzde bir iklim değişikliği söylemi almış başını gidiyor. Acaba gerçekte iklimler değişiyor mu? Yoksa bunda da kapitalist dünya düzeninin bir oyunumu var. İnsanların paylaşamamasından doğan kavgalar ve savaşların iklimlere bir etkisi yok mudur? Olaya bütüncül bakmak gerekirse evren dediğimiz varlığın içinde bulunan güneş sistemimizde yaşamın olduğu tek gezegen dünyadır. Bu gezegenin de kendine has bir yapısı vardır. Bu yapı sayesinde bir yanda sıcaklıklar ve iklimsel faaliyetler canlıların yaşamasına izin vermekte iken diğer tarafında yaşamsal faaliyetleri sınırlamaktadır. Örneğin; Ekvator çizgisi olarak bilinen ve Güneşe en yakın bölge olan yerde bile dağların zirvelerinde buzullar bulunabilmekte (Klimanjaro dağı), en uzak köşesi olarak bilinen Norveç kıyılarında da tarımsal faaliyetler yapılabilmektedir. Bu nedenle Dünyanın kendine özel yapısına geoit denilmektedir. Dünyanın bu yapısının insan eliyle değiştirilmesi çok mümkün olmamakla birlikte, buna etki eden birçok yapısal faktör bulunmaktadır. Bunların bir kısmı düzeni bozmaktadır. Örneğin; barajlar bulundukları bölgelerde iklimi değiştirmekte, daha sert olan havanın ılıman bir şekle dönüşmesine etki etmektedir. Aynı şekilde savaşlar, savaşlarda kullanılan kimyasallar da ekolojiye etki etmekte, ekolojinin tahribatına neden olmaktadır. Kaldı ki Filistin’de Gazze gibi küçük bir alanda sürekli bombalar ile patlamaların olması, orada iklimin tamamen farklı bir şekle gelmesine neden olmaktadır. Dikkat edilirse savaşların olmadığı yerlerde iklimsel değişimler daha sınırlı ya da hiç olmamakta, savaş olan yerlerde ise iklimin tamamen ya da kısmen değiştiği görülmektedir. Hemen her ekolojik bölgede durum bu şekildedir.

Diğer yandan bir inekleri furyasıdır devam edip gitmektedir. “İnekler çok karbon salıyor” yok edelim düşüncesi hem yanlış hem kasıtlıdır. Hiçbir canlı karbon salınımında insanla yarışamaz. Öyleyse insanları yok mu edelim? Durum bu noktaya doğru gitmektedir. Bugün inekleri düşman belleyen düzen yarın insanı da düşman bellemeyecek mi? Dünyanın en kalabalık ülkelerine de gittim, pis havayı da soludum. İnsan teknolojiye boğuldukça karbon tüketimi de artmaktadır. Bu nedenle insanların teknolojiden uzak yaşamları, bol teknoloji kullanan insanlara göre daha azdır. Bu teknolojiyi daha az kullanmayalım ya da kullanmayalım demek değildir. Elbette teknoloji gelişmenin daha refah yaşamanın olmazsa olmasıdır. Ancak bunda bile sen daha çok karbon saldın diğeri az gibi bir yarış içine girmemek gerekir. Tüm bunlar savaşın verdiği karbon miktarının onlarca kat altında kalan uygulamalardır. Bugün esas sorun savaşlar neticesinde ortaya çıkan doğal afetlerdir. Örnek vermek gerekirse Ortadoğu'da bombalamalar ve topçu saldırıları yangınlara sebebiyet veriyor. Ya da Gazze'de temiz suya erişim yok denilebilir. Bu durum su kirliliğinin açık ispatıdır. Peki sizce yangın, savaş, tüketim ekonomisi gibi yapay oluşturulan doğal afetlerin iklim üzerinde uzun vadeli etkileri yok mudur?

Aslında iklimsel tahribatı ortaya çıkaran, doğal olaylardan çok insanın taa kendisidir. Zira insan kendi egosuna yenilip her şeyi kendine göre değiştirmektedir. Zaten savaşların çıkmasının ana nedeni de budur. İlk insanın katli olarak düşündüğümüz Kabil’in Habil’i öldürmesinin altındaki nedende kıskançlığın, beğenilme isteğinin üzerinedir. Savaş, bu nedenle sadece insanın kendisi ile olması gerekirken, tüm doğayla, evrenle kendisi dışındaki her şeyle olmaktadır. Bu durum doğanın kendisini yenilemesinin çok üzerinde olduğunda ise orasının düzelmesi için fırsatların kaçtığını göstermektedir. Sular kirlenmekte, toprak bozulmakta, iklim eski düzeninde gitmemektedir. Yarım asırlık bir süreçte bile yaşadığım gözlemin bir sonucu olarak, ocak ayında kar, buz don varken, son 2 yıldır 18-19 dereceler ile adeta bir bahar günü yaşanmaktadır. Bu açıkça mevsimlerin değiştiğinin göstergesidir. Elbette savaşlar da iklimsel değişmeye katkı yapan en önemli faktörlerin başında gelmektedir.

Öyleyse ineği, deveyi bırakıp insanın insanla savaşının ve bunun doğaya verdiği tahribata odaklanmak gerektiğidir. İklimler değişiyor. Ancak bunun suçu ne ineklerde ne de develerdedir. Yıllardır devam edegelen bombalamalardadır. Gerek Ukrayna’da gerekse Gazze’de süregelen bombalamaların ineklerin yaydığı gaz kadar etkisi yok mudur?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Direk Arşivi