Çizgiler ne anlatır?
Basit bir soru ancak büyük anlamlar içerir. Hemen her yerde çizgiler vardır ve hayatımızı çizgiler yönetir. Çizgiyi aşmak haddi aşmak olarak da addedilir. Oysa çizgi hadden öte hak anlamına da gelmektedir. Zira çizgiler, kişiler, olaylar ya da kurumlar arasındaki sınırdır. Sınırın yani çizginin bir yanı birisini, diğer yanı ise başkasını temsil eder. Bu nedenle çizgiyi aştığınız anda diğerinin hak alanına yani hakkına girilmektedir. Diğer adıyla hak ihlali doğmaktadır. En çok dikkat edilmesi gereken konu budur. Hemen tüm inanışlarda çizgi önemlidir ve çizgiyi aşmak sınırı ihlal etmek demektir. Bu konuda kutsal kitabımız Kuran’ı Kerim’de birçok ayette haddi aşmanın büyük cezaları olduğundan bahisle yapılmaması gerektiği belirtilir. Diğer yandan kültürümüzde peygamberimizin ölüm yaşı olan 63 yaşını geçenler, bu yaştan sonra yaşlarını söylemezler, bunun yerine haddi aştık derlerdi. Haddi aşmak, Allah'ın insanlar için koyduğu sınırları yani ilkeleri, kuralları, emir ve yasakları ihlal etmek demektir. Türkçe'de bu kavram aşırıya gitmek anlamında da kullanılmaktadır. Kur'ân'da haddi aşmak, "i'tedâ" kavramı ile ifâde edilmiştir. Haddi aşanlara "mu'tedî" denilmiştir. Mu'tedî; saldıran, zulmeden, aşırı giden, haksızlık eden anlamlarına da gelir. Peygamberimiz, önemli gördüğü bir konuyu, yasaklanan veya uygun olmayan bir davranışı, çoğu kere tekrar tekrar anlatır, böylece dinleyenlerin o konuya dikkatini çekerdi. “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular” sözünü de 3 kez tekrarlamıştır. Söz olarak kısa, fakat mâna ve mahiyeti geniş olan bu hadisten de anlaşıldığına göre haddi yani çizgiyi aşmamak gerekir. “Haddini Bilmek” deyimi bir insanın neler yapması gerektiğini bilerek onun sınırlarını geçmeme anlamı taşır. “Hadd” kelimesi, Arapça sınır, derece, gerçek değer ve ceza gibi anlamlarına gelir. İnsan melek değildir. Elbette kusur ve hataları olacaktır. Ancak insan kendi kusur ve hatalarını unutup başkalarının kusur ve hatalarıyla uğraşırsa haddini aşmış sayılır. Kıbrıslı Kemal Paşa ile Erzurumlu Sait Paşa birbirlerini takdir etmelerine rağmen hiç sevmezmiş. Sait Paşa’nın adamlarından biri, bir gün Kemal Paşa’yı çekiştirmeye başlayınca Sait Paşa, adamın sözünü keserek, “Kişi haddini bilmek gerek. Kemal Paşa’yı beğenmiyor, onu çekiştiriyorsunuz ama siz onun mühürdarısınız, bunu yapamazsınız” diyerek, rakibi de olsa onun hakkında konuşulmasına izin vermemiştir. Ayrıca, “memlekete kimin daha faydalı olacağını takdir edip gerekirse yerimizi ona verme büyüklüğünü gösteririz” diyerek iş yapanlar ile yaptığını gösterenler arasındaki çizgiyi de belirtmiştir. Büyük düşünür Abdurrahim Karakoç, “Irmak var geçilir, çay var geçilmez, Her yere el atar haddini bilmez. Denizin huyudur artar eksilmez, Göller birbirini yedi, bitirdi” dizeleri ile doğadaki çizgileri anlatmaktadır. Bu bakımdan çizgi, hadd anlamına gelmektedir. Hemen her yerde bulunan çizgilerin aşılmaması gerektiği belirtilmektedir. Gerçekte hayat, “ölçülü ve dengeli davranmakla” güzelleşir. İşimizde, gücümüzde, söz ve davranışlarımızda “ölçülü davranma” dengeleri iyi kuran insanların işidir. Bu insanlar başarılıdır. Başarılı olmanın bir yolu da haddi aşmamak olsa gerekir. Kişi yaptığı her işte olduğu gibi konuştuğu her sözden de sorumludur. İş ve söz, kurtuluşun veya helâkin sebebi olabilir.