Bilimsel bir çalışma nasıl yapılır?
Son virüs salgını bilimsel çalışmaların değerini açıkça gösterdi. Ayrıca bilimsel değerlendirmelere dayanmayan bilgilerin de yanıltıcı ve bilimin yapıldığı alana zarar veren bir yapıda olduğu da görüldü. Bunun nedeni pazarlamadaki bir teoriye dayanır. İnsanlar beğendiklerini bir kişiye aktarırken beğenmediklerini ya da olumsuz olanları yüz kişiye aktarmaktadırlar. Böylece olumlu bir konu ya da mal az duyulur iken olumsuz bir durum çok daha hızlı biçimde yayılmaktadır. Buna kötü haber tez yayılır denir. Bu nedenle birçok pazarlama firması itiraz etmeksizin ürünlerini iade almaktadır. Bu durum firmayı olumsuz olaylardan koruyacağı gibi marka değerini de artırmaktadır. Yukarıda bahsedilen durum nedeniyle bilimsel bir dayanaktan yoksun kişi ya da kurumların olumsuz değerlendirmeleri yapılan bilimsel çalışmaların etkisini ve değerini düşürmektedir. Virüs salgını nedeniyle oluşan aşı karşıtlığının asıl nedeni de budur. Çocukluktan itibaren onlarca çeşit aşı olunmaktadır. Eğer aşı olunmaz ise çok basit çiçek hastalığı nedeniyle bile binlerce kişinin ölmesi mümkündür. Oysa bugün kolumuzdaki çiçek aşısı yerinin biz insanları korumadaki etkisi yabana atılmaz. Benzer durumda Covid aşısının da bugün için az olan etkisinin zaman içinde ne kadar değerli olabileceğini anlamak zor olmasa gerekir. Bilimsel çalışmalar virüs salgınında olduğu gibi uzun değerlendirmeleri içerir. Bu nedenle bilim insanı asla statükocu değildir, değişimleri öngörüleri ve şüpheciliği ön planda tutar. Zaten şüphe varsa bilim gelişir aksi durumda gelişmez. Bilim insanı belirli prosedürleri uygulayarak durumu test eder. Buna metot denir. Bilimsel bir metottan yoksun çalışmaların ve değerlendirmelerin çok bir önemi yoktur. Ancak olumsuzluklar çok hızlı yayıldığından dolayı bilimsel bir gerçeklik olsa dahi inandırıcılık yeterli olmamaktadır. Bu nedenle bilimsel çalışmaların inanca dönüşmesi hedef kitlenin yaygın biçimde ispat edilen gerçeği denemesi ile mümkündür. Bu bakımdan hemen her bilimsel çalışma belirli aşamaların (prosedürlerin) tereddütsüz ve açık biçimde uygulanması ile gerçeklik kazanır. Buna bilimin hipotezlerini (öngörülerini) ispat etme denir. Bazen öngörüler yanılabilir, bu da bilimsel bir sonuçtur. Yani her öngörünün gerçekleşmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Denedim olmadı da bir sonuçtur. Bilim insanı bu bakımdan şüphecidir. Şüphe olmaz ise bugün üzerinde düşünmediğimiz birtakım maddeler, olaylar, insanlar kısacası hemen her şey değişime uğramazdı. Diğer taraftan gelişme dediğimiz kavramın da bilim ile ilgisi vardır. Bilim geliştikçe üretim, sistem herşey gelişir. Aksi durumda gelişme denilen kavramın statüko ile yani bilime inanmamak ile gelişmesi mümkün olmaz. Bu bakımdan akla hayale gelmeyen sadece kendi hezeyan ve düşünceleri ile bilimi provoke etmek (kışkırtmak) üzere kurgulanan olumsuz söylemleri akıl süzgecinden geçirin ve öyle inanın. Değilse kolayca kandırılır ve yanlış eylemlere aktör oluruz. Doğru metotlarla yapılan bilim işte bu bakımdan gerçeği yalın biçimi ile ortaya çıkaran temel unsurdur. Bunun aksini düşünmek doğru değildir.