Trafik cezalarım Devletime feda olsun
Hafta sonuna yine çok güzel bir trafik cezası ile başladım. Konya Emniyeti’nin en iyi görev yapan birimi “elektronik denetleme” birimi. Makbuzları çok incelemiyordum işin doğrusu. 2021’de bu yediğim belki onuncu ceza olduğu için artık “vaka-i adiye”den sayıyorum. Ancak iki makbuza şöyle bir göz attım. Birisi nisan ayında cuma akşamı 21.00’den sonra Kon TV’deki programa giderken azami hızın 70 olduğu yerde 80’le gitmişim. Diğeri de yine aşırı hız, mayıs ayında cumartesi günü elektronik denetlemeye yakalanmışım. İşin garip tarafı ikisi de sokağa çıkma yasağı olduğu zamanlar ve saatler.
Hani 1 seneyi aşkındır hep yazıyorum ya sokağa çıkma yasağı olduğu zamanlarda denetlemeler yetersiz” diye. Meğerse elektronik denetleme çok çalışınca ekiplere gerek kalmıyormuş sanırım. Elektronik denetleme denilince de geçenlerde duyduğum olayı anlatmadan geçmeyeyim. Bir Sayın Bakan geçtiğimiz aylarda Konya’ya geliyor. O bakana bağlı müdürler haliyle programa iştirak ediyorlar. Bilenler bilir, bakan konvoyu takip etmek kolay değildir. Konvoydan iki araç, birisi buradaki il müdürünün aracı olmak üzere, hızdan EDS’ye yakalanıyor ve ceza kesiliyor. Şimdi bunu okuyup da “ne var bunda onların ne özelliği var onlara da ceza kesilebilir” diye düşünebilirsiniz. Tabii ki normal şartlar altında kesilir ancak bakan konvoyunda kesiliyor olması adaletsiz bir davranıştır. Ona kalırsa Konya’da Valilik kararıyla “konvoy” da yasaktır. Bakan konvoyunu yasaklayabilecek bir babayiğit var mıdır? Her neyse, söz konusu müdürümüz, olayın bakan konvoyunda olduğunu ve bu cezanın haksızlık olduğunu belirtmek için Valilik’e gidiyor. Oradan “durun emniyeti arayalım” diyorlar. Emniyet Müdürlüğü’ne durumu anlatıyorlar, el cevap: “Yapacağımız bir şey yok mahkemeye itiraz edin”.
Tabii ben bu konuyu duyunca Konya Emniyet Müdürlüğü’nün en iyi çalışan birimi olan Elektronik Denetleme Birimine bir şey demeyi zül addederim, Devletime cezamı öderim. Bir de bu arada, ben trafikte mantığımla hareket ederim, Devletimi orada da düşünürüm. Mesela yol boşsa aracımın en az yakıt harcayacağı hızla giderim. Biliyorsunuz araçlar da artık bilgisayarlarca yönetiliyorlar. Bu 80 de olabilir, 90’da olabilir. Sokağa çıkma yasağı olduğu zamanlarda boş yolda aracımın motorunu zorlamaya gerek duymam. Aynen boş yolda kırmızı ışıkta durmayacağım gibi… Boşa yakılan her milim petrolün bizim ithalatımıza etkisini düşünmek gerekir. (Bunu ajitasyon olarak yaptığımı düşünmeyin, beni lüzumsuz yere araçla gezerken hiç kimse göremez.) EDS’lerin insanlardan farklı olarak, mantıkları yoktur.
Bu arada olayı bir trafik çalışması olarak algılamayalım lütfen. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Konya’nın en büyük sorunlarının başında trafik gelir. Mesela gazetemizin de bulunduğu İstanbul caddesinin trafik sorununda azalma bir tarafa artma vardır. Eski Garaj-Karatay Belediyesi-Kadınlar Pazarı civarında trafik Hindistan’daki trafiğe benzer. Alaaddin Tepesi etrafındaki trafik, bir de belediye otobüsleriyle iyice keşmekeştir. Şemsi Tebrizi caddesinde sağlı sollu parklar dikkat bile çekmez ne hikmetse… Ama Sille caddesinde 50 hızı aşarsan ceza yersin. Ki o yoldan Erenköy Terminaline giden belediye otobüsleri bile 50 ile gitmezler genelde. Her neyse…
Bugün ikinci bir konu, Cuma günü başıma gelen ilginç olay. Olayın ilginçliği şurada kanunen haklı olduğum konuda hiçbir şey yapamamanın gariplik hissinden bahsedeceğim. Cuma günü sürekli ekmeğimi almak için kullandığım sokağa yine girdim. Sokağın neresi olduğunu polemik olmasın diye söylemeyeceğim. Ama şehrin merkezi olduğunu belirteyim. Çok kalabalık bir sokak. Sokakta yayalardan, araçla normal ilerlemek bile zor. Bir de hatalı park eden araçları düşünürsek işin zorluğunu tahayyül edin. Geri geri gitmek zaten imkansız. Ekmeğimi aldım ve giderken baktım yol kapalı. Ama sokağa girişte bir işaret falan bir şey yok. Belediyenin kasalı bir kamyoneti yolu ortalamış park etmiş. 2 tane belediye çalışanı da yolun kenarında yol tamiri yapıyor. Yazımı okuyan bazı “halk dalkavukları”, “işçiler ne yapsın” diye bir savunmaya geçebilirler. Ama onu da açıklayayım. Orada çalışma şekli şöyledir: Araç o sokağa girer, gerekli olan aletleri, kumu vs. indirir. Sonra oradan çıkar. Yolu kamyonet işgal etmez. Belediye elemanları da zaten iki kişi işini görür. İş bitiminde aynı şekilde kamyonet gelir eşyalar yüklenir gider. Bu kadardır. Ama kamyonete kadar yürümekten imtina eden belediye elamanı, kafasına göre yolu kapatmayı tercih etmiştir. Üzerine üstlük bir de bu elemanlar dubayla yolu kapatabileceklerini savunuyorlar. Yani anlayacağınız şehrin merkezinde 2 belediye işçisinin keyfiyeti yüzünden mahsur kaldım.
Bu konu bir başka şekilde de şöyle çözümlenebilirdi aslında. Belediye Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazar, orada bir tadilat yapacağını belirtir. Emniyet de orada önlemini alır. Mesela sokağın başına bir uyarı koyar. Ama canı istediği sokağın başına belediyenin duba koyma hakkı yoktur.
Bendeniz mahsur kalınca işçilere de derdimi anlatamayınca ne yapayım, 112’yi aradım. Emniyeti istedim. Orada çıkan polis memuru arkadaşa derdimi anlattım. Ve beklemeye başladım. Gelen giden yok. Bir daha aradım 112’yi, gelen giden olmadığını söyledim. Memur arkadaş bana daha 6 dakika olduğunu hatırlatarak geleceklerini belirtti. Bu arada polis memuru arkadaşa belediye öyle istediği yere duba koyup yolu kapatabilir mi diye sordum. O da “evet yapabilir” dedi. İnanabiliyor musunuz? Her neyse yani 6 dakikada gelemiyorlarmış, demek ki daha önemli işleri vardır diye düşündüm. Ve 20 dakika orada mahsur kaldım. 20 dakika sonra oradan çıkarken, tekrar 112’yi aradım ve polis arkadaşa “sizin adamlar gelene kadar, işimiz bitti yol açıldı” dedim. Bu arada 20 dakika derken, benim bağrış çağrışım neticesinde 20 dakika oldu. Aksi halde o belediye elemanları ne kadar zamanda yaparlardı onu da bilmiyorum. Ama bununla birlikte 112’nin çalışma standartlarıyla ilgili de fikir edinmiş oldum.
Şimdi en baştan itibaren düşünecek olursak, son bir yılda Konya’da trafikte bir çözümsel bakış açısı görmedik. Yukarıda da saydığım gibi trafik keşmekeş. Konya’da uyuşturucu kullanımında bir düşüş görmedik. Hırsızlıkta, cinayette ve diğer asayiş olaylarında toplumun huzurlu olduğunu söylemek zor. Son bir yılda pandemide denetlemenin çok iyi olduğunu söylemek oldukça zor. Ama hakkını yememek lazım, trafik cezası kesmede son bir yılda müthiş bir artış olduğuna inanıyorum.
Devlet kurumları normal şartlarda hiç başlarında müdür olmasa da rutin işlerini yürütürler. Müdürler, kendi enerji ve çözüm bilgilerini sunarak rutinin üzerinde iş yapılmasını sağlarlar. Ve o kurumun verimi rutin işleriyle değil, rutinin üstündeki işleriyle ölçülür.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.