İki Partili Meclis’e doğru
Son gelişmelerle birlikte artık saflar daha belirgin ve sıkı olacaktır. Bunu aslında sosyal medyadan da çok net görmek mümkündür. Cumhur İttifakı yandaşları Ak Parti ve onun doğal adayı olan Erdoğan etrafında toplanırken Ak Parti karşıtları İmamoğlu etrafında birleşecektir. Son gelişmeler aslında bunu göstermektedir.
Yani şöyle ki; İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve tutuklanmasına kadar gelen süreç, Erdoğan’ın tekrar seçilmemesi için gereken birlikteliği sağlama yolunda oldukça büyük bir çabayı göstermektedir. Ülkedeki tüm Erdoğan karşıtlarına “tek yolun İmamoğlu” olduğu siyasetini algılatmak istemektedir.
Cumhur İttifakı yandaşları da CHP’nin iktidar olmaması için Erdoğan’ın etrafında birleşme gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Yani iki çalışma da aslında iki partili bir Meclis oluşmasına dönük bir siyaseti dayatmaktadır. Ya Ak Parti ya CHP siyaseti dayatılmaktadır. Aslında bilerek ya da bilmeyerek tüm muhalefet partileri de buna hizmet etmektedir.
Muhalefet partilerinin açıklamalarını dinleyince aslında destek olarak gösterilen yerin İmamoğlu olduğunu zannederim herkes anlayabiliyordur. Tüm muhalefet genel başkanları İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığından dem vurarak aslında seçmenine de “İmamoğlu’na destek” yolunu çizmektedir.
Ak Partili, MHP’li ve BBP’li seçmen de “bak yolundan ayrılırsan CHP ve İmamoğlu iktidar olur, ona göre seçimini yap” diye düşündürülerek Cumhur İttifakına desteği sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu durum öncelikle yeni sistemin istediği “iki partili sistemi” getirecektir (Hani ABD’de demokratlar ve cumhuriyetçiler gibi bir sistem). CHP’nin bu seçimlerde daha önceki seçimde olduğu gibi hiçbir partiye 40 milletvekilliği vermesine gerek olmayacaktır. Çünkü muhalefet tabanı zaten CHP’de birleşecektir.
Şimdi böyle yazdığım için CHP dışındaki muhalefet partilerinden muhakkak tepki gelecektir. Ancak bu partililer, kendi parti yönetimlerinin söylemlerine bakarlarsa söylediğimi daha iyi anlayacaklardır. CHP’nin dışındaki muhalefet partilerinin gündemi de “İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığı ve İmamoğlu’nun, Erdoğan’ın tek rakibi olduğu” üzerinedir.
CHP dün bir ön seçim yapmıştır. Ve ön seçime ilgi oldukça yoğun olmuştur. CHP örgütleri belki de uzun süredir görmedikleri bir hareketliliğe sahip olmuşlardır. Ama bu hareketlilik sonuca ne kadar etki edecek bir hareketliliktir buna bakmak gerekir.
CHP’nin 2023 seçimlerindeki adayı Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde 25 milyona yakın oy almıştır. Millet İttifakı olarak da milletvekili seçiminde 19 milyon civarında bir oy alınmıştır. Ön seçimde oy kullananların sayısının buna ulaşmadığını göreceğiz. Aynı şekilde Konya’da CHP’nin oyu 200 bin civarında idi. Konya’daki ön seçimlerde bu kadar oy kullanılmış mıdır acaba?
Yani aslında bu oranlar bile sadece saflarda bir sıklaşma olduğunun göstergesidir. Yani CHP’liler İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığı düşüncesiyle partisine daha fazla sahip çıkmakta, diğer muhalefet partileri de buna destek vermektedir. Bunun karşılığında da Cumhur İttifakı tarafı da kendi arasında saflarını daha sıkılaştırmaya ve partilerin içerisindeki muhalefetleri bertaraf etmeye çalışmaktadır.
Yani ilerleyen süreçte olacak genel seçimde Ak Parti ve Cumhur İttifakı, “ eğer sıkı durmazsanız CHP iktidarı alırsa başınıza gelecekleri düşünün” politikasını seçim politikası haline getirecektir.
Şimdi Türk Halkı iki partili bir Meclis’te mi yoksa daha demokratik bir Meclis’te mi haklarının savunulacağını düşünmekte ve istemektedir, bunu değerlendirmelidir.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.