Bugün fikir jimnastiği günü
Bugünkü konum işin doğrusu biraz ağır. Ama çok önemli. Çünkü bizler çabuk unutan insanlarız. Öncelikle bugünkü ekonomik sıkıntıdan dolayı dert yananlar bu yazıyı muhakkak okumalıdırlar. Çünkü bugünkü ekonomik sıkıntımız salt bugünü anlatan bir sıkıntı değildir. 1980’den bu yana uygulanan “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme Programı” Türkiye ekonomisinin üretme yeteneğini bitirmiştir.
Ukrayna savaşı, Suriye sorunu, İran çıkmazı, Irak’ın bölünmesi, Yemen’e saldırıları, aynı zamanda bu savaşların yayılması olasılığı, karşı karşıya geldiğimiz tehdidi ağırlaştırıyor. ABD’nin Yunanistan kıyılarında kurduğu askerî üsler, Türkiye’mizi hedef alıyor. ABD, İsrail ve Yunanistan donanmaları, Doğu Akdeniz’de ülkemize yönelik tatbikatlar yapıyor.
ABD’nin ülkemize dayattığı sistem Ulusal Devletimizi yıkmaya dönük hamleler içeriyor. Burada Türk Devleti’nin, Türk Ordusu’nun ve de Türk Halkının büyük bir dayanışma göstermesi gerekiyor. Tabii ki bu dayanışmayı istemeyen bir ABD ve emperyalizm gücü olduğunu unutmamak lazımdır.
1980’lerden bu yana neredeyse 50 yıla yakındır devam eden bu programı değiştirip, ülkenin Milli Kalkınmasını sağlamak çok kolay değildir ama bunu sağlamak her vatandaşın borcudur.
Bunun uygulaması aslında çok basittir. En başta ABD bağını koparmak için PKK ve uzantısı DEM’i hiç beklemeden kapatmalı ve Devletin bunlar için harcadığı paralar geri alınmalıdır. Korucu teşkilatı güçlendirilmelidir.
Suriye, Rusya, İran, Filistin, Yemen başta olmak üzere bugün ABD emperyalizmine ve İsrail Siyonizmi’ne karşı savaşan devletlerle ve halklarla kararlı dayanışma siyaseti uygulanmalıdır. Türkiye, ABD ve İsrail güdümündeki PKK Terör Örgütünün ve DEAŞ türünden Sahte İslamcı terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ın kuzeyinden temizlenmesi amacıyla, komşuları Suriye, Irak, İran ve Rusya ile askerî işbirliği için gerekli girişimlere hemen başlamalıdır.
Bunların ayrıntılı bir politika yolunu aslında ülkemizde yayınlayan siyasetçiler oldu. Siyasi partiler oldu. Ama ABD algısı bizim gözümüzü o kadar kör etmiş ki, bunları ne görüyoruz ne duyuyoruz.
Mesela Devlet kaynakları kamu yatırımına ayrılmalı, özel yatırımcı özendirilmelidir. Yabancı bankalara yatırılmış Türk vatandaşlarına ait 500 Milyar Dolar, Batı emperyalistlerin yaptırımlarına fırsat verilmeden, bir an önce Türkiye’ye getirtilerek yatırım sermayesine dönüştürülmelidir. Aynı zamanda Yabancı bankalar başta olmak üzere bankaların olağanüstü ölçülerdeki faiz geliri ve kârlarından etkili oranda kurumlar vergisi alınarak kamu yatırımları için ek kaynak yaratılmalıdır. Aynı amaçla banka kasalarında saklanan 300 Milyar Dolar değerindeki 4670 ton altının sahipleri tarafından yatırım sermayesine dönüştürülmesi sağlanmalıdır. Vatandaşın tasarruf ya da süs eşyası olarak sakladığı altın bu önlemlerin dışında tutulacaktır.
Çiftçimizin, esnafımızın ve sanayicimizin banka borçları gözden geçirilerek gerekirse yeniden yapılandırılmalı, üreticilerimizin yatırıma yönelmeleri teşvik edilmelidir. İthal ikamesi programı uygulanarak, Türkiye’de üretilen ve üretilebilecek ürün gruplarının üretimine destek verilmelidir. Vergi sistemi yeniden düzenlenerek doğrudan vergilere ağırlık verilmeli. Böylece hem gelir dağılımı düzenlenmeli hem de üretime kaynak yaratılmalıdır.
Bu kadar değil tabii ki ama bayramdan sonra bunu geniş geniş bir yazacağım. Bu sadece giriş olsun. Bunun gelişme bölümü de var. Ama önemli olan Türk Devleti ve Türk Halkı bu çıkışı benimsesin. O zaman çıkması kolay olur. Ancak çıkışı “ABD ne der” diye bulmaya çalışanlar kendilerini zaten kaptırmıştır. Ondan sonuç beklemek zor olur.
Bu konuyu bayram öncesi bir fikir jimnastiği olsun diye yazdım. Bayramdan sonra bu tür fikir jimnastiklerini çok daha fazla yapacağız. Bir sorun varsa, kurtuluşu her zaman halkta olmuştur. Bunu düşünmek lazım.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.