Genç Bireylerde Yeme Bozuklukları
Günümüzde sosyal medyanın olumsuz etkilerinden birisi de özellikle kız çocuklarında zayıf beden imajının öneminin artmasıyla beraber yeme davranışlarında bozukluklara yol açtığı bilinmektedir. Son zamanlarda instagram, tiktok gibi kanallar aracılığıyla özellikle zayıf ünlülerin takibinin yapılması sonucunda bireyin beden algısı kötüleşmiş durumda, kişi kendini olduğundan daha şişman ve daha çirkin hissetmektedir. Bu duygu durumunun oluşmasında özellikle akran baskısı, ebeveyn tenkitleri gibi çevresel etkenlerin de rol oynamasıyla bireylerde Anoreksiya Nervosa gibi aşırı zayıflık veya Bulimiya Nervosa gibi öncelikle aşırı miktarda yeyip daha sonra kusma eyleminin görülmesi, tıkınırcasına yeme atakları sonrası laksatif kullanma gibi pek çok olumsuz yeme davranışına yol açabilmektedir.
Özellikle ergenlikte okula giden bireylerin sabah kahvaltısını atlamaması büyüme ve gelişmeleri için önemlidir. İleride kemik kırıklıklarının yaşanmaması için süt ve süt ürünleri tüketimi gibi yeterli ve dengeli beslenmenin her yaşta önemli olduğunu biliyoruz. Kilo almayla ilgili endişelerin vücudun alması gereken vitamin minerallerin alımının önüne geçerek kişiyi hastalık boyutlarına getirmemesi için mutlaka çocuklar ebeveynler tarafından gözetilmelidir.
Yapılan çalışmalarda kız çocukların erkeklere göre daha fazla kilo almaktan korktukları ve sabah saatlerinde hazırlanması gereken sürenin uzun olmasından dolayı daha çok kahvaltıyı atladıkları belirtilmektedir. Mutlaka geceden sağlıklı atıştırmalıkların ve sandviçlerin hazırlanması gün içerisinde yeterli enerjinin alınması için önemlidir. Aksi takdirde fast food gıdalara yönelimin artması ve tüketildikten sonra suçluluk duygusuyla kişinin aşırı egzersiz yapması, suçluluğa ve kilo almaya bağlı depresif duygu durumu ve alışkanlık haline gelen kusma ve laksatif kullanma sonucunda mide bağırsak sağlığının bozulması gibi kötü senaryolara neden olmaktadır.
Yeme davranışı stres, uyku, gün içinde yeterli meyve-sebze, protein alımı gibi diyet bileşeninden de etkilenebilmektedir. Bu nedenle multidsipliner yaklaşımla birey ele alınmalıdır. Sürdürülebilirlik ilkesiyle bireyin yeterli ve dengeli beslenme protokollerini uygulaması, psikolojik destek alması meditasyon ve hobilere yönlendirilmesiyle depresyonun önlenmesiyle kalıcı çözümlere ulaşılabilir. Kişinin yeme farkındalığının oluşturulması yani yeme eyleminin bilinçli ve farkındalıkla tv, telefon gibi uyarıcılar olmadan yalnızca yemeğe odaklanarak gerçekleşmesi tıkınırcasına yeme davranışının önüne geçmeye, porsiyon kontrolüne ve ağırlık yönetimini sağlamaya yardımcı olmaktadır. Duygusal yeme yani duygulanıma bağlı olarak özellikle aileden uzak yaşamaya alışmaya, yeni bir yere adapte olmaya çalışan üniversite öğrencilerinde yeme davranışı duygusal faktörlerle bağlantılı olmaktadır. Kişilerin olumsuz duygulanımlarıyla başa çıkmak için daha fazla şekerli ve yağlı besinleri tercih etme eğiliminde olmaları obeziteye de neden olmaktadır.
Üniversite çağında bireyler ailelerinden ayrılma, yeni çevre ve arkadaş edinme, yalnız kalma korkusu, ekonomik güçlükler nedeniyle sıklıkla depresyona girmektedir. Olumsuz duygu durumu bireylerin yeme farkındalığının azalmasına neden olmaktadır. Hayatın daha başlangıcında olan genç bireylerin ideal ağırlıklarına getirilmesi, beslenme eğitimlerinin verilmesi, depresyonla mücadele konusunda destek olması, bireyin sosyal çevresi tarafından pozitif yönde desteklemesi daha ciddi olumsuz sonuçların önüne geçmek amacıyla önemlidir.
Bir Sonraki Hafta Görüşünceye dek Sağlıkla Kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.