Suna Peker

Suna Peker

4 Mart Dünya Obezite Günüydü..

4 Mart Dünya Obezite Günüydü..

Artan obezite prevelansı ciddi hastalıklara kapıyı aralayan bir pandemi maalesef. İdeal ağırlığımızı korumak için yapacağımız fiziksel aktivite, porsiyon kontrolü, davranış değişiklikleri, yeme tutumuna ilişkin değişikliklerle kişinin yaşam kalitesini yükseltmek daha ileri kötücül hastalıkların erken müdahalesine olanak sunarak kişinin daha sağlıklı ve aktif yaşam sürmesini sağlamaktadır. Obezitenin neden olduğu hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabet ve diyabetin neden olduğu iyileşmeyen yaralar, göz ve böbreğe verilen zararlar, kullanılan ilaçların maliyetinin ekonomiye verdiği zarar gibi pek çok eksi yanı bulunmaktadır.

Öncelikli olarak kan tahlilinin düzenli olarak yaptırılarak bireyin kilo alımına neden olacak TSH, İnsülin hormon düzeyi, Demir, B12, D vitamini yetersizliği gibi altta yatan kök nedenlerin bulunduktan sonra kişinin geçmişe dönük beslenme öyküsü, günlük beslenme alışkanlıkları, öğün saatleri ve düzeni gibi kişiye özel değerlendirilerek boyuna, yaşına, günlük aktivitesine uygun bir beslenme planı oluşturulmalıdır. Bireyin kolaylıkla ve severek uygulayabileceği bir fiziksel aktivite ve hobi teşvik edilerek kişinin aktif ve sosyal olmasını sağlayarak, bireyin duygusal yeme gibi problemi varsa bir psikologla beraber süreç yönetilmelidir.

Hızlı uygulanan diyetlerle verilen kiloların hızla geri alınarak bireyin metabolizmasının bozulmasına neden olmaktadır.

Bireysel günlük vitamin mineral ihtiyaçları gözetilerek kişinin protein, kalsiyum, lif gibi sağlığın devamını sağlayan içeriklerden yetersiz beslendiğinde birey kilo verdiğinde sürdürülebilir olmamakta kabızlık, saç dökülmeleri, kas zayıflığı, ileri yaşlarda kemik problemleri gibi farklı komplikasyonlara neden olabilmektedir

Fazla miktarda yağın neden olduğu kolesterol yüksekliği kan damarlarının tıkanarak kalp yetmezliğine, fazla ağırlığın neden olduğu ortopedik probleme, uykuda nefes alamama sorunu olan uyku apnesine, ayakkabı bağlama, merdiven çıkma, namaz kılma gibi günlük aktivitelerin zorlaşmasına, kötü beden algısının neden olduğu psikolojik problemler ve yalnızlaşmaya neden olmaktadır.

Obezitenin genetik rolü anneden bebeğe kalıtsal olarak aktarılabilmektedir. Besin tüketim alışkanlıkları aile nasıl besleniyorsa çocuğun alışkanlıkları da o yönde evrildiği için ebeveynler çocukların rol modeli olmakta ve çocuğun ilerdeki yaşamını da etkilemektedir.

Obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar, iğneler iştah kontrolü sağlamaya yardımcı olabileceği gibi yan etkilere de sebep olabileceğinden mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Obezite cerrahisi de obezitenin tedavisinde uygulanmaktadır. Kişinin ameliyat sonrasında da diyet uygulaması gerektiğinin bilincinde olması gerekir. Aksi takdirde tüm bu tedavilerden sonra kişinin eski kilolarına döneceği unutulmamalıdır. Günlük olarak fiziksel aktivite yapılması, tuz-şeker tüketiminin sınırlandırılması, sağlıklı beslenme düzenine geçilmesi, kızartmalar yerine fırında veya ızgara yöntemiyle pişirme işlemlerinin yapılması, fast food gıdalar yerine meyve-sebze ağırlıklı beslenmenin uygulanması sağlanmalıdır. Aksi takdirde her geçen yıl obezite ve etkileri katlanarak artmaya devam edecek maalesef..

Sağlığınız için obeziteye karşı adım attığınız bir hafta olsun herkese sağlıklı günler dilerim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Suna Peker Arşivi