Çocuklarımız İçin İdeal Aile Modeli Oluşturalım-2
Çocuğa kurallara uymayı öğretmeliyiz ve benimsetmeliyiz.
Hayatın her alanında evde, okulda, işte hatta oyun oynarken, eğlenirken bile belirli kurallar vardır. Kurallara uymayan bir çocuk akranları tarafından gruptan, oyunlardan dışlanabilir. Buradan başlayarak birçok noktada ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Öncelikle çocuklara bu kuralları belirlerken, bunların makul ve mantıklı olmasına dikkat etmeliyiz. Çocuğun yaş seviyesine göre konulan kurallar çocuğa uygun bir dille izah edilir. Konulan kurallara uyulup, uyulmadığı takip ve kontrol edilmezse çocuk bunu istediği zaman yapacağı, istemediği zaman yapmayacağını öğrenebilir. Buna dikkat etmek gerekir.
Çocuğa sorumluluk bilincini kazandırmalıyız.
Çocukları yetiştirirken el bebek, gül bebek yetiştirirsek, yapabileceği işleri ona yaptırmazsa çocuğun sorumluluk bilincinin oluşmasının önüne geçmiş oluruz. Çocuklara ev işlerinde anneye, tamirat işlerinde babaya yardım etmesi çocuğun ebeveynleriyle kaliteli zaman geçirmesine, psikomotor gelişimlerinin desteklenmesine, sosyal ve duygusal alanlarının gelişmesine zemin sağlar. Kendi oyuncaklarını, yatağını, odasını toplamaktan, sofra kurmaya, kaldırmaya kadar birçok küçük işlerin yaptırılması çocuğun sorumluluk bilincinin küçük yaştan itibaren oluşur. Hatta okula başlamadan okul öncesi dönemde günlük 10-15 dakika onunla beraber ödev çalışmaları yapmak, ileri de onun eğitim hayatını olumlu etkileyeceği gibi aramızda oluşacak çatışmaları da önleyecektir.
Çocuğu her alanda aşırı kontrol ve kısıtlama yaparak onu engellememeliyiz.
Bazı ebeveynler çocuğun yapabileceği her işi kendileri yaparlar. Neredeyse onun adına emekleyecek, onun adına yürüyecek, onun adına tırmanacaklardır. Bunu bazen aşırı merhametleri, bazen de sabırsızlıkları nedeniyle yaparlar. Aman sen dur yapma, etme denilerek çocuğun bütün hareket alanları kontrol altında tutmaya çalışırlar. Çocuğun, çocuk olduğunun bilinciyle hareket edilmelidir. Çocuğa hata yapabilme payı bırakılır ki, doğruyu ve yanlışı öğrenmesi sağlanır.
Çocuğun duygu ve görüşlerine saygı duymalıyız.
Kendisini ifade etmesine fırsat vermeliyiz. Kendisini ifade etmesi engellenen çocuk duygularını dile getiremez. Üzüldüğünü, sevindiğini, korktuğunu ifade edemeyen çocuk ailesi tarafından da tam anlaşılmaz. Bazen çocuklar, ailelerin yapmasını istediği bir şeye karşı kendi görüşlerini ifade eder. Burada makul bir sebep varsa çocuğun görüşüne saygı duymalı ve bunu kendisine ifade etmeliyiz. Haklı olduğu bir konuda, aile büyükleri çocuğu destekler. Makul değilse de bunun neden makul olmadığı onun anlayacağı şekilde anlatılmalıdır. Evde herkesin söz hakkı olmalıdır
Çocuğun her hareketine karışılmaz, kusur bulunmaz, eleştirilmez, kıyaslanmaz.
Çocuğa yapılacak en büyük kötülüklerden birisidir eleştirilmek ve kıyaslanmak. Öyle ki çocuğun her yaptığı ebeveynin gözüne batar, devamlı kusur arar. En ufak bir hata da ise yıkıcı eleştirilerde bulunur. Ebeveyn çocuğa diliyle şiddet uygular.
Anne ve babaların en çok yaptığı yanlışlardan bir tanesi de kıyaslamaktır. Çocuğu bazen kardeşleriyle, komşularıyla, akrabalarıyla kıyaslarlar. Onların yaptıklarını yapamayan, başarılarını sergileyemeyen çocuğu kendi içinde değerlendirmeyip, ondanda aynısını yapmasını beklerler. Eleştirilen ve kıyaslanan çocuk, yapabileceklerini yapamaz, belli bir noktadan sonra madem yapamıyorum, yatıklarım beğenilmiyor o zaman bende yapmayayım moduna geçebilir. Çocukları devamlı eleştirmek ve kıyaslamak onların ruhunda onarılmaz hasarlar bırakabilir. Anne ve babaların en çok dikkat etmesi gereken hususların başında gelir.
Çocuklara bebeklik döneminde gönlümüzü, sonrasında yapıcı ve sevgi dilimizi vermeliyiz.
Aile ve Çocuk Danışmanı
Özcan Dalgıç