Özcan Dalgıç

Özcan Dalgıç

Çocuklarda okul korkusunu nasıl yenebiliriz? 2

Çocuklarda okul korkusunu nasıl yenebiliriz? 2

Çocuğun okula başlama zamanı yaklaştığında, okula niçin gitmesi gerektiğini anlatmanız ve onu sürece hazırlamanız gerekmektedir. Çok güzel şeyler öğreneceğini, yeni arkadaşları olacağını, yeni oyunlar oynayacağını söyleyerek çocuğunuzu rahatlatmanız ve teşvik etmemiz gerekmektedir. Onu sevdiğinizden şüpheye kapılmaması için, sevginizi ona sık sık göstermelisiniz. Okulun nasıl bir yer olduğuna dair fotoğraflar, hatta çizgi filmler izlettirebilirsiniz.

Aile okula başlama sürecinde, sabır ve sevgi silahını kuşanarak hareket etmelidir. Çocuğun okul fobisi oluşmaması için olası durumlarda bağırmadan, korkutmadan, incitmeden, azarlamadan, tehdit etmeden hareket etmesi gerekmektedir. Kesinlikle şiddet uygulanmamalıdır.

Küçük çocukların anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta usta oldukları unutulmamalıdır. Bu nedenle eğer anne-baba onu kreşe başlattığı için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağı konusunda endişe hissediyorsa, büyük olasılıkla çocukta bunu hissedecektir. Bilhassa anneler, çocuğun okulda ihtiyaçlarının görülüp, görülmediği, mutlu olup olmayacağı, çocuğun okulda yaralanacağı gibi düşüncelerin yanı sıra, çocuğun okula gitmesi ile birlikte evde yalnızlık hissetmesi gibi birçok sebepten dolayı aşırı kaygılanıp, endişeleri artabilir. Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle anne-babanın bu konuda kararlı, rahat ve emin davranması çok önemlidir.

Korkuları, endişeleri hakkında konuşmaya teşvik edip, korkularının sebebini anlamaya çalışın. Ona endişelerinin yersiz olduğunu güzelce ve sabırla anlatmalısınız. Onunla empati kurmaya çalışmalısınız. Korku ve endişeleriyle alay etmemelisiniz.

Sabah kalktığında uykusunu alamayan çocuk huysuzluk yapması normaldir. Bunun için en geç saat 21.00’de yatmasını sağlayınız. Onlar bizim prototipimizdir. Büyükler uykularını alamadıklarında, tatil sonrasında işe gitmekte nasıl zorlanıyorlarsa onlarda bunu yaşayabilmektedirler. Hastalık vs. sebeplerle okula sık ara veren çocuklar, tekrar alışmakta zorluk çekebilmektedirler.

Okula çocuğun kolay ayrılabileceği, kararlı ve tutarlı bir ebeveyni tarafından bırakılması daha sağlıklı olacaktır. Bilhassa annelerimiz çok duygusal oldukları için endişeleri ve korkuları yüzlerine yansımakta, çocuğun daha da endişelenmesine sebebiyet vermektedirler. Ayrılma seremonisi çok uzatılmamalı, kısa bir vedalaşmadan sonra ayrılmamalı. Sınıfa tekrar tekrar yanına girilmemeli. Ayrılırken çocuğun endişe edeceği şekilde ağlamaklı bir yüz ifadenizin olmamasına dikkat edin. Olayı çok fazla dramatize etmemeye çalışın.

Çocuğu korkutacak, endişelendirecek “ağlarsan giderim”, “sen artık büyüdün, bebekler ağlar”, “ağlayacak ne var, bak arkadaşların ağlamıyor”, “ağlarsan seni almaya gelmem”, “böyle davranırsan okulda kimse seni sevmez”, “bugün okula git, söz yarın okula göndermeyeceğim”, “galiba sen okula alışamayacaksın, arkadaşlarınla anlaşamadın mı?” gibi cümlelerin kurulması problemi çözmeyecek, büyütecektir. Yarında okula gitmek ister misin, gibi cümleler kurulmamalı, okula istediği zaman gidip, istediği zaman gitmeyeceği algısı oluşturulmamalıdır.

Ayrıca çocuğun yanında okul hakkında, öğretmen hakkında olumsuz düşünceler, değerlendirmelerde bulunulması halinde çocuk bundan olumsuz olarak etkilenecektir. “Yemeğini yemezsen öğretmenin kızar”, “ağlarsan okula almazlar”, “bebeklerin sınıfına gönderirler, ceza verirler” gibi ifadeler çocuğun okula ve öğretmene karşı korkularının oluşmasını sağlar. Çocuğun yanında okul ve öğretmen hakkında olumsuz konuşmalar yapmamalısınız. İlla bir görüşme yapacaksanız, çocuğun duymayacağı bir ortama geçmelisiniz.

Okulun ilk haftası sakin geçiren çocuk, bir anda okula gitmek istemeyebilir. Bunun en büyük nedeniyse, ilk etapta yeni ortamın cazibesi içerisinde, ne olup bittiğini anlamayan çocuk, anneyi ve ev ortamının rahatlığını özleyebilir.  Hele evde devamlı telefon, tablet, televizyon arasında zaman geçirmeye, her istenildiğinin yapılma konforuna alışmış bir çocuk, kuralların olduğu bir ortama kolay adapte olamayabilir.

Eğer çocuğun evde kalması gerekirse bunu asla eğlenceli bir hale getirmeyin. Evde bulunan tablet, bilgisayar, tv’leri vermeyin, kapatın. Eve misafir kabul etmeyin veya o gün gezmeye gitmeyin. Evi daha sıkıcı hale getirin ki, okulun ve arkadaşlarının daha eğlenceli olduğunu düşünsün.

Okula düzenli devam etmesi konusunda ısrarlı ve kararlı olun. Birkaç günde ağlamalarına, ajitasyonlarına dayanamayarak geri adım atmayın. Çocuğu okuldan almak problemden kaçmak olur. Problemi çözmeye çalışmak için mücadele etmek daha doğru olur. Çocuğun olur olmaz bahanelerle evde kalıp oyun oynamasına izin vermeyin. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir. “yatsın, dinlensin, üstüne gitmeyelim” diye çocuğu evde tutmak bunalımı azaltmaz, arttırır. Çocuğun zafer kazanmasına izin verilirse sorunun daha kötüleşeceği ve kökleşeceği unutulmamalıdır. Okul öncesi dönemlerde zafer kazanan çocuk, ilkokulda da bu zaferi kazanmak için daha fazla mücadele edecektir. Çocuk bu sınırı zorlamaya çalışıyorsa bu noktada pes etmek tamamen başa dönmek demektir.

Ev ortamında kuralsız hareket eden, her istediği yerine getirilen çocuk, öğretmenin çok kuralları olduğundan bahsedebilir, kurallardan hoşlanmadığını anlatabilir. Böyle bir durumda kuralların niçin gerekli olduğu, artık yaşamın her alanında kurallar olduğunu ve artık büyümeye başladığını, kurallara uyulması halinde yaşamın kolaylaşabileceğini anlatabiliriz.

Çocuğun yeni kardeşi olmuşsa, dikkatli olunmalı. Kardeş kıskançlığını yoğun yaşayan çocuklarda, kardeşim geldi beni evden gönderiyorlar düşüncesine kapılmaması için imkân varsa kardeşi olmadan önce okula göndermeli. Anne, çocuk okulda iken yapacağı faaliyetleri, gideceği yerleri, çocuğun sevdiği arkadaşının veya akrabalarının geleceğinin anlatılması halinde çocuğun aklının evde veya annede kalması mümkündür. Bilhassa alışma evresinde bunlara dikkat edilmelidir. Yani çocuğun evde olmadığı zamanlarda, eğlenceli bir yere gidildiği, eve sevdiği misafirlerin geldiğini ve annenin o olmadığı zamanlarda kardeşi ile çok eğlendiği düşüncesi oluşturulamamalıdır.

Dedelerin ve ninelerin daha yaşı küçük, bugün gitmeyiversin, ağlatmayın çocuğu gibi ifadeleri yanlarında kullanmalarına müsaade etmeyin. Bu süreç ile alakalı, dedeler ve nineler ile önceden, çocuk yanınızda olmadan konuşulması önemlidir. Çocuk okula başlamadan önce bakım veren bakıcısı veya dede ve ninesinden eğer aşırı ilgi, iltifat görüyorsa, okula gitmediği zamanlarda onların yanında kaldığında her istediğinin yapılacağını düşünürse okula karşı isteksiz olacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Çocuğum yalan söylemez ifadesi okul öncesi dönem için doğru değildir. Okul öncesi dönemde çocukların hayal dünyasının tesiriyle, bazı gerçekliği olmayan ifadelerde bulunabileceğini bilmek çok önemlidir. Okula gitmemek için söylediklerini sağlıklı bir şekilde süzgeçten geçirmek çok önemlidir. Çocukların “arkadaşlarının ona vurduğunu”, “öğretmenin ona kızdığını”, vb… şeyler onların hayal dünyasının ürünü olabilir. Bu konuda yargıya varmadan önce araştırma yapılmasında, öğretmeninden ve kurumundan bilgi alınmasında fayda vardır.

Çocuklara güven verilmesi ve yaşıtların, anne babaların, kardeşlerin model alınması yoluyla korkular azaltılabilir ya da ortadan kaldırılabilir. Çocuk, kendi yaşıtlarının korkusuzca yaptıkları işleri görüp işitirse, kendi de bu “cesur” çocuklar gibi olmaya çalışır ve korkusundan kurtulma yönünde adım atar.

Çocuğunuz sizden sonra, en çok güveneceği kişi olarak öğretmenleriyle sıkı bir iletişim içerisinde olmak, onlara güvenmek problemin çözümünde büyük kolaylık sağlayacaktır. Çocuğunuzun okulda ve evde farklı davranışlar sergileyebileceğini unutmayın. Öğretmeninde bir birey olduğunu, aileler olarak evde çocuklarımıza yetişemez iken onların bir 15-20 öğrenciye yetişmek için gösterdikleri gayret için empati besleyelim.

Aşırı bağımlı bir çocuğumuz var ise okula alışamayacağı düşüncelerimiz fazla ise okula ilk gün gitmeyebilir. Okulun ilk gününün hengamesi, ağlayan bir çocuğun çocuğunuzu tetiklemesine, endişelerinin artmasına, adapte olmakta zorlanmasına sebebiyet verebilir.

Sınıfta çocuğun yanında uzun kalınması, annem hep yanımda kalacak duygusunu besleyebilir. Ebeveyn sınıf dışında, okul bahçesinde bekleyebilir. Kendisi ve çocuğun rahatladığını gördüğü zaman beklemeyi bırakmalı. Sınıfta, okulda uzun süre kalmalar, diğer çocuklarında anne-babalarını istemelerine veya ailesine arkadaşımın annesi geliyor, sen niye gelmiyorsun demesine sebebiyet verecektir.

Kendi okul hayatınızdan bahsedebilir, arkadaşlarınızla oynadığınız oyunları anlatabilirsiniz. Okul alışverişini birlikte yapılabilir ve bu alışverişin zevkli geçmesi için gayret gösterebilirsiniz.

Çocuktan ayrılırken ona bir öpücük verin, onu kucaklayın ve “iyi dersler” dileyip, ayrılış seremonisini fazla uzatmadan ayrılın.

Çocuğunuza asla, “eğer okula gidersen sana istediğin oyuncağı alacağım” gibi rüşvetler teklif etmeyin. Onunla gurur duyduğunuzu söyleyip, başarısını tebrik edebilir, küçük hediyeler verip, kutlama yapabilirsiniz.

Ağırlık olarak okul öncesinden bahsetmekte, çocuğun ilkokula başlama evresi de benzerdir. Okulla, öğretmenler birlikte yaptığınız tüm işbirliğine ve denemelere rağmen çocuğunuzun okula alışma evresinde başarılı olunamamış ise muhakkak bir uzmandan, profesyonel yardım alınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Özcan Dalgıç Arşivi
SON YAZILAR