Söylemek / Anlamak
Ne güzel söylemiş şair “Söz söylemek irfan ister, anlamak insan” sözü ile. Gerçekten derin anlamlar içeren güzel bir sözdür. Bugün hayvanların, bitkilerin dahası mikroorganizmaların bile eğitilip, birtakım bilgilerin öğretilebildiği bir ortamda bazı insanlara aklı, feraseti ve bunu kullanabilmeyi öğretememek gerçekten çok acı bir durumdur. İnsan ömrünü öğrenmekle geçirir. Öğrenme yaygın ve genel olarak sistemli şekilde okullarda olduğu gibi okul dışında da gerçekleşir. Okullar düzenli öğrenmenin merkezidirler ve burada yanlış bilgi öğretilmesi gerçekleşmez. Esas olan okul dışı öğretimdir. Okullarda belirli saatler içinde bulunulurken bunun 5 katı okul dışında bulunulmaktadır. Bu nedenle okul öğretimini desteklemeyen okul dışı öğretim, herhangi bir sisteme ve düzene uymaz. Bu nedenle insanın en yakın 3 arkadaşının dördüncüsü bireyin kendisi olmaktadır.
Diğer yandan bireye okul dışında en fazla yardım eden ailesidir. Aile yanında arkadaş grubu yetiştiği ortamı meydana getirmesi nedeniyle önemlidir.
Genetik kapasite (zeka) kesinlikle çok önemlidir ancak genetik kapasitenin tam anlamıyla ortaya çıkabilmesi çevre koşullarına bağlıdır. Bu nedenle okul öğretimine aile ve çevre de destek vermelidir. Bu bakımdan aile toplantıları ve çocukla ilgili gelecek öngörüleri oluşturma bakımından çok değerli bilgiler sunar. İşte bu nedenle öğretimin ortaya çıkardığı eğitim, geleceğin belirlendiği en önemli uygulamalar olmaktadır. Tüm bu bilgiler ışığında Türkiye’de öğretim faaliyetleri değerlendirildiğinde, başarılı olunduğunu söylemek zordur. Her iş başına gelen yöneticinin stratejik planlamayı baştan sona değiştirdiği bir sistemde öğretimi gerçekleştirmek buna göre de eğitimi düzenlemek mümkün değildir. Öğreticilerin ve rol model olması gereken öğretmenlerin değer bulmadığı, değersizleştirildiği, geçim sıkıntısı ile maddi zorluklarla mücadele ettiği bir yerde mesleğine gereken önemi vermesi düşünülemez. Bu konuda öğretmenin limon satmasının tasvir edildiği Kemal Sunal’ın bir filminde olay anlatılmıştır. Atalarımız cami ne kadar büyük olursa olsun, hoca bildiğini okur dediği gibi, öğretmenin de kendisini geliştirmediği / geliştiremediği bir ortamda anlattığı ancak öğrencilerin anlamadığı şekle dönüşmektedir.
Diğer bir şekilde öğretmene değer verilmesi, onun daha iyiye ulaşma bakımından yarıştığı sistemde, aile ve çevrenin de desteği ile öğretimin mükemmele ulaşması mümkündür. Gelişmiş ülke eğitim – öğretim sistemlerinde bunun örneklerini görmek, buna rağmen o ülkelerde daha iyiye gidebilmek bakımından tüm tarafların hemfikir olduğu sistemleri geliştirmek, gelişme ve ilerleme boyutunda ön plana çıkan uygulamalardır.
Toplumda tüm kesimlerin ortak anlayışı ile öğretim sistemlerinin doğru noktada oluşturulmasına dahası günübirlik politikalarla değiştirilmemesi, anlatılanı anlamak bakımından gereklidir. Bazen anlatılır, ancak anlaşılmaz. Bu durumda hem anlatan hem de dinleyen rahatsız olur. Bu nedenle anlatan ile anlatılanların uyumlu, dinleyicilerinde dikkatli olması, öğretimin etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlar. Zaten anlamak bunun sonucu davranışları değiştirmek ve eğitilmek, doğru anlatıldığında mümkün olur. Bazı durumlarda kasıtlı, yanlış ya da yanlı bilgilerin anlatılması, kafa karışıklığına neden olduğu için öğrenme gerçekleşmez. Bugünlerde o eksik öğrenmeden dolayı o kadar yanlış bilgi ve çok bilen var ki gerçek bilgi ile bunu anlatanlar bir kenara çekilmiş durumda. Zira bugünün akıllı teknolojisi ile karanlıkta yol yürümenin, çölde susuz kalmanın ne olduğu anlatılamamakta. Teknolojinin getirdiği uygulamalar, kolaylıklar 100 yıl önce de varmış gibi yarının teknolojilerini, bugünün gerçek olaylarına uyguluyorlar. Böylece söylenen sözler bir kulaktan giriyor, diğerinden çıkıp gidiyor. Bu nedenle geçmişi anlamayan / anlayamayan bir nesil ortaya çıkıyor. Dahası bu konuyu öğretemeyen de bir sistem bulunmakta. Böylece anlatamayan öğretmenlerin, söyledikleri de etkisiz kalıyor. Çevreden ya da aileden öğrenilen yanlış bilgiler, söylentiler gerçeklerin önüne geçiyor. Zaten olayın gerçeğinden daha kötüsü söylentisidir. Okullar doğru ve resmi bilgileri verirken, çevre ve aileler söylenti ile önyargılı bilgileri öne sürmektedirler. Böylece bir tarafta gerçek diğer tarafta söylentiler öne çıkmakta, söylenenler ile anlaşılanlar birbirini tutmamaktadır. Bu nedenle söylemek irfan ister, bunu anlayacak kapasitede de dinleyici gerekiyor.