Mithat Direk

Mithat Direk

Kirlendik

Kirlendik

İnsanlar birbirlerine baka baka kirlendi. Zaten insan, ilk olarak etrafındaki diğer canlıların hareketlerini taklit ederek büyür. Bu nedenle çevresinde ne varsa onun taklidini yapar. İnsan çevresinde olan iyi olanları değil, kötü olanları yapmaya daha fazla eğimlidir. Diğer bir deyişle kötülük yayılıcı etkiye sahiptir. Yani iyilik ve kötülük her ikisi de eşit durumda ise kötülük galip gelir. İyi olaylardan ziyade kötü olanlar hızlı yayılır. Böyle bir durumda insanlar diğerlerine bakarak ve giderek daha fazla kirlenmeye doğru gider. Bunun sonucu olarak çürük elmalar diğer elmaları da çürütür. Bu noktada aileler ve onların oluşturduğu toplumlar içindeki çürükleri ayıklamak için çeşitli kurallar geliştirmişlerdir. Buna toplumsal adet ve gelenekler denir. Böylece kendi içindeki çürükleri ayıklamak için bizim adetimizde değildir denilerek, toplum dışına itilmektedir. İşte bu noktada o çürükler, başka yerlere göç etmekte, bu göçlerin biriktiği yerler de genellikle şehirler olmaktadır. Zira şehirlerde belirli bir gruptan, davranıştan insanlar yerine hemen her topluluktan kozmopolit bir yapı ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle şehirler, diğer küçük yerleşim yerlerine göre daha kirlidir.

Diğer taraftan atalarımız üzüm üzüme bakarak olgunlaşır, demişlerdir. Bugün gelişmekte olan toplumlarda da durum bundan farklı değildir. Bu tür ülkelerde insanlar kendisini başkaları ile karşılaştırmakta, onlarda bulunan iyi şeyleri değil, kötü olanları almaktadır. Oysa olgunlaşmış toplumlarda, buna gelişmiş toplumlar da denilebilir. Birbirine bakarak olgunlaşmasına gerek yoktur, zira zaten olgundur. Diğer bir ifade ile kendisini ispat etmesine gerek yoktur. Bir yerde okumuştum, bilgisizlik cehaleti, cehalet ise görgüsüzlüğü ortaya çıkarır diye. Şöyle bir değerlendirelim, olgun bir insanın başkasına bakmaya ihtiyacı var mıdır? Yani adam zengin olsa bile bunu ispatlamak için abuk sabuk giyinmeye, dikkat çekici davranışlar göstermesine ihtiyacı yoktur. Bunun tipik örneklerini Dünyanın en zenginleri listesindeki gelişmiş ülkelerden zengin olanlar ile gelişmekte olan ülkelerden zengin olanların davranışlarında görmek mümkündür. Yani gelişmiş bir ülkedeki zengin birisi düğün yapar, sıradandır. Giyim kuşamı sıradandır. Ancak gelişmekte olan bir ülkeden zengin birisi düğün yapar, görgüsüzlük her yerden belli olur. Alın size Hint düğünü, adamlar Antalya’da 5 yıldızlı 3 oteli kapatmakta, 200 kişiyi özel uçaklarla taşımakta, 3 gün 3 gece düğün yapmaktadır. 2 farklı ülkeden 2 farklı varlıklı ailelerin düğünlerindeki görünüm böyledir.

Aslında geçmişte bu konu ile ilgili çok sayıda sinema filmi yapılmış, konu sinema diliyle anlatılmıştır. Ancak, bugün o filmlerin yapıldığı zamanlardan bu yana çok daha kötü bir kirlenme söz konusudur. O zamanlarda insanların ayakları kirli iken, bugün her tarafı kire batmış durumdadır. Dahası eskiden utanma kavramı varken, bugün artık utanma da ortadan kalkmıştır. Sahtekarlık meslek, hırsızlık sıradan bir iş, yalan söylemek her zaman mümkün olmaktadır. Çok değil bundan 50 yıl önce senet, çek gibi yazılı anlaşmalar yerine söz vardı. Sözünde durmak, söz verdim demek anlamlı ve olgun bir davranıştı. Şimdi söz vermek diye bir kavram olsa bile geçerliliği bulunmamaktadır. Adeta bir zamanlar siyasetçimizin dediği gibi dün dündü, bugün bugündür gibi davranılmaktadır.

Suçlular bir zaman sonra yakalanmakta, yakalandığında alınan ifade ile mahkemede söylenen ifade bile farklı olmaktadır. Dahası bir mahkemede söylenen ifade yine aynı mahkemede diğer bir duruşmada reddedilebilmektedir. Yani kirlenen insanın küçük menfaatler peşinde koşması, sadece BEN kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu da kirliliğin bir bataklık gibi herkesi içine çekmesini sağlamaktadır. Çünkü iyilik değil, kötülük yaygınlaşmaktadır. Bu durum yanlış anlaşılmasın sadece Türkiye’de değil, Dünyada hemen her yerde olabilmektedir. Bir kadın yapay zekâ kullanarak Amerika’da en üst düzey bir bürokrata dönüşebilmektedir. Ancak oradaki durumda, bu ortaya çıktığında o kadının artık bir daha devlet ile ilişkisi olamazken, gelişmekte olan ülkelerde ise ehhh ne olmuş, kazara yanlış olmuş denilebilmektedir. Oysa küçük ve adi suçlar kesin ve net bir şekilde cezalandırılmalı, temiz insanların içine çıkmamalıdır. Diğer bir deyişle kirli ile temiz aynı yere konulmamalı, kirliler mutlaka ayıklanmalıdır. Aksi durumda toplum giderek kirlenecek ve temiz kalmak da mümkün olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mithat Direk Arşivi