Sağdan sola, soldan sağa
Eskiden bir marş söylerdik, sağdan sola, soldan sağa marş marş nakaratları ile, trafikte yol alırken aklıma bu geldi. Hemen her sabah ya da akşam Konya’da yoğun bir trafik oluşuyor. Hep düşünürüm neden trafik oluşur diye, aslında herkes kendi şeridinde gitse ne kaza ne trafik oluşmayacak ancak ne hikmetse bir sağa bir sola hareket eden birilerinin engellemesi trafiğin oluşmasına neden oluyor. Bu durum sadece trafikte değil hemen her alanda sağdan sola soldan sağa hareket edenler sayesinde oluyor.
Bu, bir burada bir orada olan, çizgisi olmayan, ilkesiz kimseler içinde geçerlidir. Bu durum trafikte, ticarette, siyasette, sanatta dahası hayatın her alanında sadece kendi menfaatine odaklanan insanların yüzünden meydana geliyor. Çizgi değişince önce kendi çizgisindeki kişilerin engellenmesi meydana geliyor, diğer çizgiye geçince de o çizgiden gelenlerin önüne geçilmiş oluyor. Böylece hem sağ hem de sol şeridinde giden kişiler, doğru, kurallara uyanları engelliyor ve doğru olanlar bekliyor. Bunu trafikte kolayca fark edersiniz. Denilebilir ki bunun için herhangi bir yaptırım, herhangi bir kısıtlayıcı hüküm yok. Doğrudur, çizgi değiştirmenin herhangi bir kısıtlayıcı hükmü bulunmuyor. Ancak arkadan gelenlere etkisi var. Çizgi değiştirmek, değiştiren için mantıklı ve anlamlı olurken, arkadan gelenler ise sıkıntı çekiyor. Bunun telafi yolları da ne yazık ki bulunmamakta. Günümüzün en büyük ve sıkıntılı sorunlarından birisi bu şekilde ilkesiz iş yapanlar içinde geçerli olmaktadır.
Elbette birçok kere de kendimiz “dün dündür” bağlamında çizgi değişiklikleri yapmışızdır. Öğrenci iken buna kaynak yapmak derdik. Yemekhane sırasında birilerinin önüne geçmek amacıyla araya kaynak yaparız, ya da diğer işlemlerde eğer sıra çoksa hemen çizgide durma yerine birilerinin önüne geçmeye çalışırız. Aslında bunlar olmasa işlem ya da kuyruk daha hızlı ilerler ve çözülür.
Bir zamanlar Fransa’da 3 arkadaş Paris’e tren bileti almak için garda sıraya girdik, bugün mü alalım, yarına mı hangi saatte tam karar veremeden gişe önüne geldik, gişe memuru gayet sakin, sırada bulunanlar da öyle. Ancak bizim Türk aklı işte, gişe önünde başladık şu saat mi olsun, bu saat mi olsun derken tartışıyoruz. Baktım iş uzayacak, arkadaşlar tartışmayı bırakalım kuyruk dışına çıkalım orada karar veririz dedim, kuyruğun dışına çıkıp, diğer insanların bilet almasına izin verdik. Orada da bizler trafik oluşturup, belki de bazılarının sıkıntı çekmesine neden olduk, bilmiyorum. Bunun örneklerini hemen her yerde bulmak mümkün. Önemli olan bunların en aza indirilmesi ve çizgiden sapmamak olmalıdır. Aksi durumda her yerde vve konuda trafik oluşturmak mümkündür.
Aslına bakılırsa çizgisi net olan insanların, marşta olduğu gibi sağdan sola, soldan sağa hareketi de bulunmamaktadır. Buna strateji çizmek de denilmektedir. Genelde stratejisi olmayan, günübirlik yaşayan ve başkalarını umursamayan insanlar sıklıkla oradan oraya savrulmakta hem kendilerini yıpratmakta hem de diğer insanlara zarar vermektedirler. Bu nedenle marştaki gibi oradan buraya, savrulmamalı, doğru, ilkeli hareket edilmelidir. Ancak bunu ne siyasette ne ticarette ne de insan ilişkilerinin olduğu diğer mecralarda görmek mümkündür. Dünyada diğer birçok ülkeye bakıldığında, belirli bir stratejisi olan, ilkeli davranışların gerçekleştiği ülkeler gelişmiş, diğerlerinin ise gelişmek için çabalamakta olduğu görülür. Bugün için gelişmiş ülkelerdeki davranışların sağdan sola, soldan sağa sürekli bir değişimi yoktur. Çizgiler net, davranışlar etiktir. Hal böyle olunca bizdeki gibi çıkarsal davranışlara yönelik olarak zırt pırt oradan oraya zıplamak şeklinde hareket bulunmamaktadır.
Biraz kabaca olacak ama “ne iş olsa yaparım abi” kavramları bizim gibi gelişmekte olan doğu kültürlerindeki toplumlarda geçerlidir. Gelişmiş toplumlarda ilkeli, net çalışmalar yapan çizgisi kesin insanlar bulunmaktadır. İlkeli olmak, çizgide hareket etmek gelişmenin, ilerlemenin ön şartı gibidir. Bundan uzaklaşma ölçüsünde gelişme, çizgi değiştirenler tarafından engellenmekte, yolu kesilmekte ve geri kalmaktadır. Oysa insan kendi gelişimi yanında, mensubu olduğu çevresiyle de gelişmiş olmaktadır.