Ölü alanlar
Bir kamu kurumunun binasına girin, orada hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen onlarca metrekare boş alanlar ile karşılaşırsınız. Benzer durumla birçok okulda, kamusal alanlarda, parklarda da karşılaşmanız mümkündür. Bu alanların oluşmasına neden olan mimari çizimler elbette var. Yani hiçbir alan kafadan ustaların inisiyatifi ile bırakılmış değil.
Mimari çizimleri yapanların yanında bu çizimleri uygulayan yapımcılar da elbette bulunuyor. Bir derste öğrencilerime Hadrian Duvarını anlatmış, sonra da bu duvarın yapımında kim nerede hata yaptı diye sormuştum.
Bilmeyenler için açıklamak gerekirse; Hadrian Duvarı ya da Roma Duvarı, modern İngiltere'yi ortadan ikiye bölen ve Roma İmparatorluğu zamanında taştan yapılmış bir settir. Duvar, İngiltere'de inşa edilmiş üç istihkamdan ikincisidir. Bunlardan ilki GaskRidge, üçüncüsü ise Antoninus Duvarı'dır. Her üç duvar da Roma İmparatorluğu kontrolündeki Büyük Britanya adasının ekonomik düzenini ve güvenliğini, İskoçyalı kuzey kabilelerin akınlarından korunmak için inşa edilmiş olup, imparatorluğun kuzey sınırlarını çizmiştir. Hadrian Duvarı, bu üç duvar içinde fiziksel varlığını en çok koruyabilen ve bu yüzden en çok bilinenidir.
MS 117 yılında imparator Hadrianus zamanında imparatorluk genişlemesinin sonuna gelmiş ve yeni imparator ülkesinin sınırlarını güçlendirme kararı almış. MS 122 yılında Büyük Britanya'yı ziyareti sırasında Hadrianus, Britanya'nın batısındaki SolwayFirth ile doğusundaki RiverTyne arasında, kuzeyden gelen barbarın istilalarından ülkesini korunma amacıyla bir duvar örülmesini emretmiştir.
Duvar imparatorluğun en güçlendirilmiş duvarı olması yanında İngiltere'de gümrük kapısı ve vergilendirme noktası olarak da kullanılmıştır. Duvar her 1 milde bir kapı olacak şekilde planlanmış ve yapılmıştır. Ancak duvar boyunca yapılan kapıların bir kısmı su birikintilerine, bataklıklara, taşlık alanlara rast gelmiştir. Buna rağmen her 1 mile bir kapı konularak, duvar planlandığı şekilde tamamlanmıştır. Haliyle bazı kapılar kullanıma elverişli iken bazı kapılar kullanım dışı kalmıştır.
İşte sorduğum soru da bu duvar yapımında kapıların yeri ve konumu ile ilgilidir. Öyle ya bazı kapılar bataklık alanlara isabet etmesine karşılık yapılmıştır. Çünkü yaya bir askerin barbarlar geldiğinde kaçabileceği uzaklık 1 mildir. Kapılar da her bir milde olacak şekilde yapılmalıdır. İşte burada da aynı durum söz konusu olmuş, kapılar yapılmıştır. Burada hata planlamacılarda mı, yoksa yapımcılarda mı?
Görüldüğü gibi ölü alanlar sorunu sadece bugünün sorunu değildir. Geçmişte de benzer hatalar yapılmıştır. Ölü alan deyimini bina içleri olarak da sınıflamak yanlış, binaların dışında da ölü alanların oluşması/oluşturulması mümkündür.
Konya deyimiyle, şivşit tarlalar, bahçeler ve evler çeşitli nedenlerle meydana gelebiliyor. Ölü alanların oluşmaması öncelikle bina yapılacak yerin durumunu bilmek, empati yapmak ve ferasetli davranmak ile giderilir diye düşünüyorum. Nihayetinde yapımcılara ters gelse de onlar plana uymak durumunda kalmaktadırlar. Bu arada yapımcıların da yaptığı hatalar yok değil. Elbette onlar da yaptıkları işin doğru, etkin ve verimli kullanılmasından eşit derecede sorumlu kişilerdir.
Adına usta dediğimiz birisi banyoya fayans döşüyor ancak suyun gidere değil de başka bir köşeye giderek birikmesini hesaplayamıyor ise bunda sorumluluğu planlamacı yerine yapımcıda aramak gerekir. Diğer taraftan ne olursa olsun insan işini doğru yapmalı ve ölü alanların ortaya çıkmaması için çalışmalıdır. Bu aynı zamanda verimliliği doğrudan ilgilendiren ciddi bir konudur.