Çözüm nerede?
Bazen çözüm yanıbaşımızdadır. Ancak bunu görebilmek için etrafımıza dikkatle bakmak ya da önyargısız olarak işi yapanlarla konuşmak gerekir. Hikâye bu ya bir diş macunu firmasında makineler üretim bandında tespit edilemeyen bir nedenden dolayı bazı kutulara diş macunu tüpünü koymuyor. Sorunun nereden kaynaklandığı bir türlü tespit edilemiyor. Ciddi iş ve marka değerini düşüren bu duruma çare bulunabilmesi için yönetim kurulu acilen toplanıyor, bazı ilave yatırımlar yapılmasına karar veriliyor. 10 milyonluk yatırım sonucunda, hassas teraziler yerleştiriliyor, eğer kutuda diş macunu tüpü yoksa boş kutu için alarm çalıyor, işçiler bu boş kutuyu alıp, sistemi yeniden çalıştırıyor. Haftada birkaç alarm çalıyor, sistem duruyor işçiler boş kutuları alıp, üretimi devam ettiriyorlar. Artık sorun çözüldüğü için şirketin yönetim kurulu başkanı memnun, şikayetler yok. Aradan birkaç hafta geçtikten sonra yönetim kurulu başkanı hem yeni yatırımı hem de sistemin işleyişini görmek için üretim bandını inceliyor. Yapılan 10 milyonluk hassas ölçüm cihazlarının yerleştirildiği yatırımın bitiminde bir vantilatör görüyor. Bu vantilatöre bir anlam veremeyen başkan ustabaşına bu vantilatörün neden burada olduğunu soruyor. Ustabaşı “efendim bu vantilatörü buraya biz koyduk, ikide bir boş kutu için alarm çalıp zırt pırt sistem duruyordu, bizim çırak da bunu buraya koyarak boş kutuların banttan dışarıya üflenmesini sağladı, böylece sistem durmuyor” der. Benzer durumlarda uzmana gerek yok aslında, sadece işi yapanlarla sorunları yanında çözümleri de önyargısız ve ciddi şekilde dinlemek gerekir. Hem sorun kolay çözülür hem de çalışanlar yaptıkları işten keyif alırlar. Çalışma hayatı yanında yaşamın diğer alanlarında da benzer durumlar söz konusudur. Ancak ne hikmetse kendini işin uzmanı olduğunu söyleyen kimselerin çok bilmiş uygulamaları, bazen insanları mutsuz etmektedir. Oysa çoğu durumda çözüm basittir ve yanımızdadır. Kanun yapıcılar, sorunun kaynağını bilmeden sürekli çalışarak yeni yeni uygulamalar üretmektedirler. Oysa yeni kanunlara da çok ihtiyaç yoktur, sadece mevcutların doğru uygulanmasına ihtiyaç vardır. Örneğin, şehir içinde bir yerde hız limitini 30 km / saat gibi belirten uygulama yapılıyor. Kim uyacak, ya da uymayana verilecek yaptırım nasıl yapılacak? Yetkililer bu durumu görmüyorlar mı? Bu ve bunun gibi onlarca kural hayatımızın içinde kural koyucular tarafından bilinmeden alınabiliyor. Oysa bunun yaptırım yoluyla değil de empati kurularak yapılması daha doğru ve etkin sonuçlar vermez mi? Çözüm yasaklamak, ceza vermek, yaptırım uygulamak ile mi olmalı? Çok daha etkin ve verimli çözümler eminim uygulamanın içinde olanlar tarafından bulunabilir. Sadece ön yargısız ve dikkatle dinlemek gerek. Yeni bir kuşak doğuyor, bu kuşağın algı düzeyi, düşünce yapısı ve istekleri çok farklı. Bunları anlamak, kural koymak ve kuralın yaptırımlarını artırmak ile sorunlar çözülmez. Çözümleri sorunun içinde bulmak doğru bir yaklaşımdır. Sorunun taraflarını bir araya getirmek, uzlaşma sağlamak, yaşamın güzelliklerini hissetmek mutluluk için yeter. Bunun para ile satın alınması mümkün değildir.