Biz birbirimize benzeriz
Ünlü yazar Jim Rohn der ki, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Sahip olduğunuz zihin yapısının etrafımızda iletişimde olduğumuz beyinlerden etkilenip şekillendiğini unutmamak gerekir. Çünkü insan beyni sosyalleşmeyi ve etrafındaki diğer beyinler ile senkronize olmayı ister. Bu bakımdan yüz yüze görüşme ve birlikte vakit geçirme önemlidir. Ancak günümüzde sınırlanan yüz yüze görüşmeler sosyal medyanın tüm toplumu etkilemesi ve herkesi içine almasına neden olmuştur. Böylece uzak da olsa birbirinden etkilenen arkadaşlıklar oluşmuştur. Arkadaşlık seçimi le ilgili olarak büyük mütefekkir Hz. Mevlâna bu durumu çok güzel özetlemiştir. “Kimle gezdiğinize, kimle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin; çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür” der Hz. Mevlâna. Böylece arkadaş seçiminde dikkatli olunması gerektiğini söyler. Sadece insanlar değildir elbette birbirinden etkilenen, doğadaki diğer canlılar da birbirlerinden etkilenir. Bitkilerin belirli yerlerde yoğunlaştıkları, aynı bölgede çok sayıda aynı bitkiden olup, diğer yerlerde olmaması da aynı şeydir. Orman varlıklarının belirli bölgelerde çok olması, belirli bölgelerde olmaması da bundandır. Keza hayvanlarda da aynı durum söz konusudur. Hayvanlarında sürüler halinde yaşadıkları, yalnız kaldıklarında ise hayatlarını kaybettikleri görülmüştür. Bu nedenle denmektedir ki yalnızlık Allah’a mahsustur diye. Öyleyse yaşadığımız ortamı, kişileri ve çevremizi doğru seçmeliyiz. Aksi durumda modern deyimiyle gettolaşma ile çevremizden etkilenmemiz ve çevremize benzememiz kaçınılmazdır. İşte bu nedenle gettolaşma olmaması için önceleri göçmen politikaları buna uygun düzenlenmiştir. Bugün Avrupa’da, Amerika’da ya da diğer gelişmiş ülkelerde de durum budur. Ancak Türkiye bu gerçek bilinmesine rağmen göçmen politikasında yanlış bir strateji izlemiş, göçmen olarak gelenler serbest bırakılmıştır. Dileyen dilediği yere kolayca giderek, oralarda mahalleler ve topluluklar oluşturmuştur. Böylece birbirine dayanan, birbirine benzeyen şekilde kendi kültürünü toplumun diğer kesimlerine dayatmıştır. Oysa her gidilen yerde bir kültür ve davranış biçimleri bulunmaktadır. Gelenlerin ev sahibinin kurallarına uyması gerekirken, çoğunluk olması hasebiyle gelen kendi kurallarını ortaya çıkarmıştır. Oysa çok güzel adetlerimiz ve geleneklerimiz vardır. Ecdadımız; "Alimlerin yanında dilini, evliya huzurunda kalbini, sofrada elini, misafirlikte gözünü koru" demiştir. Böylece gittiğin yere sıkıntı ve dert olma yerine oraya uyarak orasının huzur ve kalitesinin korunması sağlanmıştır. Ancak tüm bunlar unutulmuş, ayrık otu misali daralan çıksın aradan şekline dönmüştür. Bilindiği gibi ayrık otu toprak içinde olan kök dalları (rizon) ile büyüyen yayılmacı bir ottur. Arasında kendinden başkasının yaşamasına imkân vermediği gibi tamamen de temizlenemez. Onun yok edilebilmesi ancak köklerinin topraktan dışarıda güneş altında kalması ile mümkün olur. Bunun anlamı şudur, ayrık otuna herhangi bir şekilde yardımda bulunmamak gerekir. Ancak ne hikmetse bazıları misafir adabından ve misafirin faziletinden bahsederek, bunun dinen çok iyi bir şey olduğunu söylemektedir. Ancak hiç misafirin adabından bahsetmemektedir. Ev sahibinin adabı varsa, misafirin de var. Misafir, misafirliğini bilmeli, ev sahibinin kurallarına uymalıdır. Her ne hikmetse ve kimden destek alınıyorsa, misafir misafirliğini bilmemektedir. Bu durum birileri tarafından rant şekline döndürülmekte, bundan çıkar sağlayan açgözlüler olabilmektedir. Oysa herkes çok iyi bilmektedir ki taş yerinde ağırdır. Herkes bulunduğu yerde ve pozisyonda değerlidir. Bu nedenle bulunulan yer, konum, çevre ve arkadaşlar doğru seçilmelidir. Biz birbirimize benzeriz. Kaliteli arkadaşlıklar, mekanlar, okul ve iş çevresi, komşuluk bu bakımdan çok önemlidir. İnsanlar annesini, babasını, kardeşlerini, akrabalarını seçemiyor ancak çevresini, işini ve bulunduğu çevreyi seçebilmektedir. Doğru çevre, kaliteli yaşam ve huzur demektir. Bunun dışında ise kaos vardır. Bu durumun hem misafire hem de ev sahibine huzursuzluk vermenin dışında faydası bulunmamaktadır.