Halis Özdemir

Halis Özdemir

Hz. Ebû Bekir yufka yüreklidir...

Hz. Ebû Bekir yufka yüreklidir...

Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hastalığı ağırlaşınca kendisine, namaz(ı kimin kıldırmasını istediği) soruldu:

- “Ebû Bekir’e söyleyin, namazı kıldırsın!” buyurdu.

Bunun üzerine Âişe radıyallahu anhâ:

- Ebû Bekir yufka yüreklidir. Kur’an okurken kendisini tutamaz,ağlar. (Başkasına emretseniz). dedi.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

- “Söyleyin Ebû Bekir’e, namazı kıldırsın!” buyurdu. (Buhârî, Ezân 39; Müslim, Salât 94)

AÇIKLAMALAR

Hz. Peygamber’in vefatından önceki hastalığı esnasında, cemaata kimin namaz kıldıracağı mesele olmuştur. Bazı rivâyetlere göre, bizzat Hz. Peygamber kendiliğinden, bazılarına göre de ezanın okunduğu, hatta kâmetin getirildiği bildirilmek suretiyle namazı kimin kıldıracağının sorulması üzerine, Efendimiz, Hz. Ebû Bekir’in imam olmasını istemiştir.

Hz. Âişe’nin, babası Ebû Bekir’in imam olmasına karşı çıkması, yine kendisinden nakledilen beyânlara göre, aslında, henüz Hz. Peygamber hayatta iken onun yerine geçecek olan kimseye insanların iyi gözle bakmayacakları, hatta uğursuz sayabilecekleri gibi tahminlerine dayanıyordu. Fakat o, gerekçe olarak, Hz. Ebû Bekir’in herkesçe bilinen yufka yürekliliğini, okuduğu Kur’an’ı ağlamaktan cemaata duyuramayacağını ileri sürüyor, imamlıktan bağışlanmasını istiyordu.

Tabiatıyla olay, Hz. Âişe’nin istediği şekilde sonuçlanmadı. Resûlullah’ın ısrarlı emirleri sonucu, Hz. Ebû Bekir cemaate imam oldu ve rivâyetlere göre on iki vakit namaz kıldırdı. Sonra da halife olarak namazları kıldırmaya devam etti.

Olayda Hz. Âişe’nin ileri sürdüğü gerekçe önem arz etmektedir. Hadisin burada zikredilmesinin sebebi de bu gerekçedir. Bizi burada rivâyetin bu yönü ilgilendirmektedir. Müellif Nevevî, “Allah korkusuyla ağlamanın fazileti”ne dair açtığı konuya, yukarıdan beri sıraladığı sahâbîleri örnek göstermektedir. Bu defa da Hz. Ebû Bekir’in bu meziyyetini dikkatlerimize sunmaktadır.

Hz. Âişe, “Senin makamına geçince ağlamaktan sesini cemaate duyuramaz” derken, bu durumun Hz. Peygamber’in vefatına işaret olduğu bilinci ve ayrılık zamanının iyice yaklaştığı kanaatiyle Hz. Ebû Bekir’in ağlamaktan kendini alamayacağını da hatırlatmış oluyordu.

Hz. Peygamber’e en özel anlarında refâkat etmiş olan Hz. Ebû Bekir için ve tabiî diğer sahâbîler için onu kaybetmenin elem ve üzüntüsünü duymamak, onun yokluğuna ağlamamak diye bir şey düşünülemezdi. Onlar her zaman olduğu gibi bu olayda da son derece olgun ve seviyeli bir insanî davranış sergilemişlerdir.

HADİSTEN ÖĞRENDİKLERİMİZ

1. Peygamberler de diğer insanlar gibi hastalanır, bazı sıkıntı ve musibetlere uğrarlar. Onların bu hali, diğer insanlara teselli vesilesi olur.

2. Hz. Ebû Bekir, Hz. Peygamber tarafından ısrarla ashâba imam tayin edilmiş, onların önüne geçirilmiştir.

3. Ebû Bekir, yufka yürekli bir kimse idi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi