Bir Hikâye (Çağırın Akıllı Gelini)
Dr. Mithat Direk
Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü – Konya
Bir hikâye anlatılır, zamanın birinde bir köyde akıllı bir gelin varmış. Köyde bir sorun mu var, hemen derlermiş çağırın akıllı gelini, gelin gelir olaya el atar ve hemencecik çözermiş. Derken bir gün köyün ineklerinden birisi kafasını küpün içine sokmuş, ineğin boynuzu olduğu içinde bir türlü çıkaramamış, orada bulunanlar da uğraşmış, bir o yana bir bu yana döndürmüşler ama ineğin kafasını çıkarmak mümkün olmamış. Oradan birisi bağırmış, çağırın akıllı gelini o bir çare bulur diye. Çağırmışlar akıllı gelini, gelin gelmiş, bakmış, incelemiş ineğin kafası bir türlü küpün içinden çıkmıyor. Kesin ineği demiş. Oradakiler akıllı gelinin dediğini yaparak, ineği kesmişler ama kafa yine çıkmamış, kafa küpün içinde. Bu sefer de akıllı gelin, kırın küpü demiş. Küpü kırmışlar ineğin kafası çıkmış. Köydeki herkes memnun, bakın gördünüz mü akıllı gelin ineğin kafasını küpün içinden nasıl da çıkardı diye… Günümüzde kendinden bilgili o kadar çok insan var ki tıpkı hikayedeki akıllı gelin gibi. Geçmişi bilmeden, geleceği öngörmeden ve mümkün olan en az giderle yapılabilecek işler dururken hem kendini hem de ülke menfaatlerini koruyamamakta, üstelik etrafında olan kişilerde bunu söyleyecekleri yerde akıllı gelinde olduğu gibi onu bilgili, akil insan statüsünde görmektedirler. Oysa herkesçe bilinmektedir ki akil insan kendinden başka insanlara, hayvanlara, bitkilere ve çevresine zararı dokunmayan kişidir. Etrafımız kasıla kasıla gezinen ve bilgisi kendinden başkasına yaramayacak, ben olmasam ile başlayan cümleler taşıyan akiller ile sarılmış durumda. Bu nedenle yönetim kademesinde bulunanların etrafında bulunan bu kimselere dikkat etmesi, iş yapan ile yapar görüneni iyi ayırması gerek. Yönetim doğru yapıldığında işletmeyi başarıya götüren yapılmadığında ise yerinde saydıran sihirli bir güçtür. Gücü doğru kullananların ilerlediği bir çağda yaşıyoruz. Yöneticilerin sadece akıllı olması yetmiyor, akıllarını doğru kullanmaları ve etrafındaki kimseleri de iyi seçmesi gerekiyor. Bu bakımdan empati ile sempati kavramlarının yöneticilerce iyi bilinmesi, sempati duyulanın her yaptığının doğru kabul edilmemesi, sorgulanması, iyiye doğruya ulaşmada en başta gelen bir yoldur. Elbette herkesin yapabileceği iyi, doğru ve güzel işler vardır. Gelecek doğru yöneticilerin, doğru insanlarla çalışmasında şekillenecek. Bu ayrım geçmişi bilen, geçmişteki olanları günün şartları içinde değerlendirebilen yönetimlerce mümkün olacak…