Üniversitelerde dönüşüm ve araştırma üniversiteleri
Türkiye 8 milyon Yükseköğretim öğrencisiyle bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişme için, genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Hiç şüphesiz bu durum Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkaracak en önemli avantajıdır. Bu avantajı sağlayacak kurumlar elbette üniversitelerdir. Küresel rekabetin de yansımalarının görüldüğü bu kurumlar, sağladıkları ürün ve hizmetlerde, çevresel koşullara uyum sağlamak için değişim ve dönüşüm sürecinde yer almaktadırlar. Bu dönüşüm, Türkiye ve Türkiye’deki Yükseköğretim kurumları için de geçerlidir. Bu doğrultuda, Yükseköğretim Kurulu, 2016 yılında, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi ile araştırma üniversiteleri yaklaşımını gündeme getirmiştir. Bu yaklaşımda, dünyada bilinen ve tanınan üniversitelerin seviyelerine ulaşılabilmesi, yetkin ve girişimci insan kaynağının yetiştirilebilmesi, bölgesel ve ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlanması ve böylece üniversite-sanayi ve toplum üçlemesi ile etkileşimli araştırmaların hayata geçirebilmesi amaçlanmıştır. Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir ve bu gelişim sürecinde, genç ve dinamik nüfusu en önemli avantajlarından biridir.
Bu gün üniversitelerin yapısal sınıflandırmalarıyla ilgili olarak çeşitli görüşler bulunmaktadır. Genel anlamda üniversite yerleşkeleri dikkate alınarak, kampüs ve şehir üniversiteleri olmak üzere iki ayrı görüş bulunmaktadır. Bu sıralamanın dışında diğer bir yaklaşımda girişimci üniversiteler, şirket üniversiteleri, uzaktan eğitim üniversiteleri, bölgesel üniversiteler ve kitlesel eğitim yapan üniversitelerdir. Farklı bir sıralamada üniversitelerde geçmişten gelen daha sofistike yaklaşım olarak birinci, ikinci, üçüncü kuşak üniversiteler ve yeni nesil üniversiteler olmak üzere verilmiştir. Yeni nesil üniversiteler üçüncü kuşak üniversitelerin değerlerini de dikkate alarak yeni bir yaklaşım ortaya koymuşlardır. Bu düşünceden yola çıkarak son yıllarda ülkeler, yükseköğretim kurumlarına bakışlarını ve stratejilerini değiştirdiler. Bu bağlamda üniversiteleri Araştırma Üniversiteleri, Bölge Üniversiteleri ve Kitlesel Eğitim veren Üniversiteler olmak üzere 3 katagoride değerlendirmenin daha doğru olacağı öngörülmektedir. Bu üç kategori içinde Araştırma Üniversiteleri ön plana çıkarıldı ve ülkeler popülist politikalardan uzaklaşarak, Yükseköğretim kurumları aracılığıyla modern ve çağının gereği olan bilgiyi, yeni fikirleri, patentleri ve buluşları üretebilen, teknolojiyi geliştirebilen, değer oluşturan insan gücünün oluşmasını sağlayan ve küresel rekabet gücünü artıran, bilgi transferi yapabilen, kamu ve sanayi ile işbirliğinden uluslararası işbirliklerine kadar yansıyan araştırma önceliğine ve araştırma kültürüne sahip, Araştırma Üniversitelerini oluşturmaya yöneldiler.
Araştırma üniversiteleri fikri, kritik ve milli bir Yükseköğretim politikası haline getirilmesi gereken bir unsurdur. Bu nedenle, Araştırma Üniversiteleri kuruluş mantıkları, işleyiş şekilleri, amaçları, kadro yapıları gibi bir takım özellikleri ile diğer üniversitelerden farklıdır. Dünyadaki örneklerine bakıldığında, Araştırma Üniversiteleri yaklaşımı, devletlerin bilim, teknoloji ve kalkınma vizyonlarının parçası haline gelmiş ve makro bir proje olarak sunulmuştur. Araştırma Üniversitelerinin seçimine ilişkin Bilimsel kapasite, İnsan kaynakları ve Mali-fiziki kapasite olmak üzere, üç temel kriter belirlenmiş ve bu kriterler performans kriterleri olarak öngörülmüştür.
Bilimsel kapasite için belirlenen kriterler yayınlar, projeler, Lisansüstü tezler, veri taban desteği, kütüphane zenginliği ve süreli yayın alımı, patent, buluş, faydalı model sayıları, topluma hizmet ölçüsü ve mesleki eğitimi geliştirmeye katkısıdır. İnsan kaynakları bakımından Araştırmacı yetiştirme özelliği ve kapasitesi, akademisyen sayısı, üst düzey araştırmacı kadrosuna sahip oluşu, engelliler için Ar-Ge imkânlarının olması ve mezunlarının reel sektör tarafından tercihi ve istihdamı öngörülmüştür. Araştırma Üniversitelerinin seçiminde öngörülen en önemli kriterlerden sonuncusu ise mali ve fiziki kapasite olup; burada teknolojik ve fiziki alt yapı, finansal güç, sosyal hayata destek, reel sektör tarafından dikkate alına bilirliği ve uluslararası Ar-Ge ve inovasyon projelerinde yer alması en önemli kriterler olarak sayılmaktadır.
Yukarıda belirttiğim gibi, Türkiye’de, 2016 yılında Yükseköğretim Kurulu, Araştırma Üniversiteleri yaklaşımını gündeme getirmiş ve ilk etapta 10 üniversiteyi Araştırma Üniversitesi olarak belirlemiştir. İçinde Selçuk Üniversitesi’nin de bulunduğu, 5 üniversiteyi de Yedek Araştırma Üniversiteleri olarak seçmiştir. Araştırma Üniversitelerin seçiminde öngörülen kriterler dikkate alındığı zaman, Araştırma Üniversitesi olarak belirlen 10 üniversite içinden, sadece birkaç tanesi öngörülen kriterlere sahiptir.
Uluslararası arenada söz sahibi olabilmenin yolu, eğitim ve teknolojinin gelişmesine bağlıdır. Eğitim ve teknoloji üniversiteler aracılığıyla gerçekleşir. Bu nedenle, üniversitelerin geliştirilmesi, dünya sıralamasında ilk beş yüzlere girebilecek üniversite sayısının artırılması ve Araştırma Üniversitelerinin Bilimsel kapasiteleri, İnsan kaynakları ve Mali-fiziki kapasiteleri ile verilen her kriretin alt yapılarının doldurulmasıyla mümkün olacağı bilinmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.