Kemal Altınışık

Kemal Altınışık

Yerel yönetimler ve doğal felaketler

Yerel yönetimler ve doğal felaketler

Dünyada çeşitli afetlere yönelik uzun yılları kapsayan çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle tabi afetler içinde, ekonomiye çok büyük negatif yükler getiren depremlerin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Depremden etkilenen ülkelerin ekonomik, sosyal ve fiziki altyapısı büyük zarar görür. Ancak, ekonomi zaman içinde yerine koyulabilmektedir, fakat sönen ocakların ve kaybolan canların yerine bir can koymak asla mümkün değildir. Deprem sonrası can ve mal kaybını minimize etmek için, depremle yaşamasını öğrenmek, afet öncesi ve sonrası yapılacak çalışmaların üzerinde titizlikle durarak, can ve mal kayıplarını en aza indirmek gerekir. Geçmiş depremlerden ders alarak, proaktif yaklaşımla, depreme hazırlık ve depremden korunma çalışmalarına ağırlık verilmesi son derece önemlidir.

Şehirlerin ekonomik ve kültürel açıdan büyümesi, ister istemez farklı alanlarda zorlukları da beraberinde getirmektedir. Kent merkezlerinde nüfus yoğunluğunun artmasıyla, alt yapı sorunları da içinden çıkılamayacak boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle, şehir merkezleri giderek daha karmaşık ve stresli mekânlar haline dönüşür. Yerleşim yerlerini etkileyen deprem gibi doğal afetler, mal ve can kaybına neden olmaktadır. Doğal afetlerde genel olarak müdahale üst makamlardan aşağıya doğru yürütülür. Kanımca, bu büyük bir yanlıştır. Zira yerel halkı (yerleşik toplum), en iyi tanıyan yerel yönetimlerdir. Bu nedenle, afetle mücadelede yerel yönetimler afet öncesi ve sonrasında en önemli rolü üslenmeleri gerekir. Bu açıdan yerel yönetimlerin afet öncesi ve sonrası faaliyetlerini gerçekleştirmek için mali, teknik, politik, kurumsal, insan kaynakları, yasal oluşum, iletişim, karar verme ve kurumlar arası koordinasyon yetkisine sahip olması gerekir. Diğer bir ifadeyle yerel yönetimler can ve mal kaybını azaltmak için, afet öncesi ve sonrası tüm yönleri kapsayan kolektif bir “Afet Yönetim Sistemi” kurmaları gerekir. Etkili bir Afet Yönetim Sistem aşağıda verilen hususları icra eder:

-Yerel bir afet yönetim planı hazırlama,

-Bir felaket karşısında nasıl davranılacağının bilinmesi,

-Etkili Afet Yönetim Uygulamalarını geliştirme,

-Afet kaynaklarını, riskleri tanımlama, üst makamlar ve diğer kamu kurumlarıyla koordinasyon sağlama,

--Yerel afet yönetimi ve afet operasyonlarının yönetme ve diğer kamu kurumları ile entegre olmasını sağlama,

-Yerleşim bölgelerinin yoğunluğuna göre zemin şartlarını belirleme ve risk durumuna göre kodlama,

-Etkin bir lojistik yönetim, yüksek teknik kapasite, gerekli teknolojik bilgi ve acil uyarı sistemlerini kurma ve medya ile ilişkiler ağını oluşturma,

-Bölgedeki hassas kişileri ve bölgeleri belirleme,

-Toplumun doğal afetlerin potansiyel etkilerinin farkında olmalarını sağlama,

-Topluma afetlerle ilgili olarak tavsiye notları ve uygulama kılavuzlarının dağıtımı,

-Sağlık, yangın, ilk yardım eğitimi ve kalabalıkların eğitim ve yönetimi,

-Kaçış noktaları, güvenli ortamlar, sığınak ve gönüllülerin toplanma ve koordinasyon yerlerini belirleme,

-Yerel yönetimlerde çalışan tüm teknik elemanların depreme yönelik proje eğitiminden geçirilmesi,

-Yapı stoklarının ve risklerinin belirlenmesi,

Doğal afetlerle başarılı bir şekilde mücadele etmek için yerel yönetimlere geniş yetki verilmelidir. Çünkü afet yönetimi en iyi yerel yönetimler tarafından uygulanabilir. Yerel yönetimler acil durumlarda (operasyonlar) sorumluluk ve yerellik duygusu nedeniyle, en aktif rolü oynamak zorunda kalırlar. Özellikle yukarıda verilen hususlara çok daha fazla görev ve sorumluluk eklemek gerekir.

Bir önce yayınlanan yazımda ”Yerel Yönetimler ve Tarım” konusunu işlemiş, Büyük Şehir Yasası’nın 7. Maddesinde yerel yönetimlere verilen yasal haklarını kullanarak, tarım konusuna el atmaları gerektiğini ifade etmiştim. An itibariyle Türkiye asrın en büyük felaketlerinden birini yaşamaktadır. On vilayeti kapsayan toplam ön üç milyon insanın yaşadığı vatan topraklarında, Richter ölçeğine göre 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki büyük deprem oldu. Haber bültenlerini dinlemeye yüreğimiz yetmiyor, TV ekranlarına bakamıyoruz, An itibariyle 31 binin üzerinde can kaybı var ve benim hafızam, bu kaybı kabullenmiyor. Keşke bu sayıda kalabilse, fakat sayının yükselme ihtimali çok yüksek. Maalesef henüz ulaşılamayan çok sayıda enkaz bulunmaktadır. Koordinasyon puanı eksi, insanlar soğuktan donuyor, ihtiyacını giderecek tuvaletler yok, barınma ve ısıtıcıya acil ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye’nin her tarafından ihtiyacın üzerinde tonlarca gıda maddesi gelmiş. Maalesef ihtiyaçların ne olduğu koordine edilemediği ve yeterince güvenlik sağlanamadığı için, kötü niyetli insanlar tarafından kullanılmaya fırsat doğmuş. Depremle ilgili sıkıntıları gördükçe her vatandaş gibi, bizler de çözüme ilişkin ne yapılabilir diye düşünmek zorunda kalıyoruz. Konuyla ilgili 15’in üstünde makale taradım ve gelişmiş ülkelerde doğal felaketler karşısında, yerel yönetimlerin nasıl davrandıklarını inceledim. Yerel yönetimlere, doğal afetler karşısında tam bir sorumluluk verilmediğini ancak, son zamanlarda yerel yönetimlerin; üst makamlarla görev ve sorumluluklarının kesişmeyecek şekilde yetkilendirilmesi gerektiği, özellikle önerilmektedir. Bu yazıda son söz olarak, her aklıselimin öngörebileceği çözülmesi son derece kolay, basit ve çözüm odaklı bir öneri getiriyorum. DOĞAL AFETLERLE BAŞARILI BİR ŞEKİLDE MÜCADELE ETMEK İÇİN, YEREL YÖNETİMLERE GENİŞ YETKİ VERİLMELİDİR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kemal Altınışık Arşivi