Halime Bilgin

Halime Bilgin

Avrupa vatandaşlığında Fransa sınıfta kaldı

Avrupa vatandaşlığında Fransa sınıfta kaldı

Göç olgusu nedeni ile vatandaşlık konusu ele alınırken, bir çok sorunun üstesinden gelinebileceği düşünülerek sosyologlar tarafından Dünya Vatandaşlığı çerçevesinde bir çok görüş öne sürülmüştür. Küresel Vatandaşlık, Çokkültürlü Vatandaşlık , Avrupa Vatandaşlığı bunlardan bir kaç tanesi. Dünyada ulus devlet olarak milliyetçilik ve ırkçılık akımı toplumların iç benliğinde giderek artarken, küreselleşme ve kapitalizmin pençesinde takılı olan ekonomi ise ulus aşırı alana çıkmak zorunda kalmıştır. Bu iki çelişkili duruma, şimdilerde birde göç nedeni ile insanların etnik farklılıklarından, hukuk özerkliğine kadar olan özgürlük sorunları eklenince çözüm önerileri üzerinde durulmuştur. Bu çözümlerden olan Avrupa Vatandaşlığı uzun süredir proje olarak hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu yönde birçok kararlar alınmıştır. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi AB sınırları içinde serbest dolaşım hakkına sahip olmaktır. Amaç insanların kendilerini Avrupalı hissetmelerini sağlamaya yöneliktir. Yine başka bir anlaşma ile Avrupa yurttaşlığı ilkesine, cinsiyet, ırk, din, yaş bedensel özürlülük ve cinsel tercih gibi nedenlerden dolayı ayrımcılık yapılmaması eklenmiştir.Tüm bunların yanında, akademik hareketlilik olarak nitelendirilen eğitim projeleri ile sosyalleşme yolu açılmış ve kişilerin kendilerini Avrupalı hissetmeleri beklenmektedir. Fakat yapılan araştırmalarda sadece bir grup entellektüel tarafından kabul edilir bulunmuştur. Çünkü Avrupa halkı kendini henüz Avrupalı olarak hissetmemektedir ve Avrupa Birliği’nin bir ekonomi birliği olduğunu düşünerek Avrupa Vatandaşlığı konusuna sıcak bakmamıştır. Bunu anlamak için uzağa veya geleceğe gitmeye de gerek yok aslında. Son dönemlerde Avrupa gündemine odaklanmak bile yeterli gelebilir mesela;

Fransa'da yaşanan son olaylar ve sonrasında çıkan çatışmalar... Tarihten bildiğimiz, hak ve özgürlük arama ayaklanmasını başlatan ve günümüzdeki ulus devlet temeline dayanan modern vatandaşlığın çıkış noktasında etkili olan güç. Soy, ırk ve cinsiyete dayalı tabakalaşmaya karşı ulusun tüm bireylerinin benzer ve eşit sayıldığı bir yurttaşlık kavramı getiren ülke. Dün ve bu gün bir memurunun yaptığı fütursuz bir davranış nedeni ile hem Avrupa nezdinde hem dünya gözünde imtihanda. Dünyada yaşanan ekonomik krizden etkilenen tüm ülkeler gibi Fransa halkı da etkilendi ve bu olay hazır bomba etkisi yaptı fakat bariz bir şekilde ortaya çıkan bir de ırkçılık var. Sanki bu defa kendi ayağına kurşun sıkmış ve tökezlemek üzere. Herkesin bildiği ve yapılan sosyal deneylerde görülmüştür ki, doğumla birlikte vatandaşlığını alan bir Fransızla eşit haklara sahip olan fakat yabancı olan vatandaşlar yine de bir şekilde ikinci el muamelesi görüyor. Her ne kadar eşitlik, kardeşlik, özgürlük devletin temel prensibini oluştursa bile bir farklılık söz konusu. Fransa'nın gündemine birden düşen ve yaşanan bu senaryonun, roller dahil aynısı, daha önce 2005 de yaşanmış ve aynı sonuçlar alınmıştı. Çocuk yaşta Müslüman bir gencin ölümü ile başlayan olaylar ve sonrasında olanlar…

Şimdi aynı olayın tekerrür etmesi aslında bir şeyi gösteriyor.

Yaklaşık on yıl geçmesine rağmen, iki tarafta da düşünceler ve davranışlar değişmemiş. Tarafları haklı veya suçlu görmek hiçbir şeyi değiştirmez. Ne canı yanan annenin canı, ne de kütüphanelerde yanan kitaplar geri getirilebilir Fakat devlet olarak, ayrım yapmadan tüm vatandaşına sahip çıkmak adaletli olmak çok şeyi değiştirir.

Avrupa vatandaşlığı şöyle dursun, ülkeler bazında göçmenlerin, hukuken ve kültürel özgürlükleri yeterli ve sağlam değilken göçmen kökenli vatandaşların eşit hakları göreceli iken, evrenselci bir vatandaşlık hakkı nasıl konuşulacak… Sosyologlar ütopyada değil ama devletler ve himayesindeki insanlar henüz buna hiç hazır değiller.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halime Bilgin Arşivi