Savaş Bektaş

Savaş Bektaş

Virüs Tarihi - 1

Virüs Tarihi - 1

Virüs Tarihi - 1

Yazıma başlamadan önce gazetesinin bir köşesinde bana yaşam hakkı tanıyan dostum, abim, lisede elimizden tutup bizi devrimci yapan yoldaşım Erhan DARGEÇİT ‘e teşekkürü bir borç bilirim. Adını Yalın Tarih olarak koyduğumuz adı gibi amacı gerçeği dile getirmek olan sayfamızda sizi ilgilendirecek bilgilendirecek güncel konuların tarihsel boyutunu beraber inceleme şansı bulacağız. Allah utandırmasın diyerek yayın  hayatına adımımızı atıyoruz.

Virüs kelimesi dilimize Latinceden geçmiştir. Özgül hücreleri enfekte edebilen tek bir stabil enfektif viral partikül anlamında kullanılmaktadır. Tanımların ve tıbbi terimlerin çok üzerinde durmadan virüsün bizim için ifade ettiği anlam üzerinden salgın hastalıkların tarihini, biyolojik savaşları ve komplo teorilerini inceleyeceğiz.

Tarih boyunca bilinen 30 a yakın büyük miktarlarda ölüme sebebiyet veren salgın hastalık vakası biliniyor. Bunları kronolojik sıraya göre kısaca özetleyelim.

1.Atina Veba Salgını (M.Ö. 430-427) : Tarihçi Thucydides’in aktardığı, MÖ 430 yılında Atina’yı vuran büyük salgın. Tahmini ölüm vakası 1000 kişi olarak kayda geçilmiştir.

2.Jüstinyen Veba Salgını (541-542) : Tarihin bilinen en büyük veba salgınıdır. Doğu Roma İmparatorluğu’ nun başkenti Konstantinopolis’in nüfusunun tamamı yok olmuş olup doğuda Sasani’lerde ve  Akdeniz kıyılarındaki bütün liman kentlerinde görülmüştür. Ölüm vakası 10 milyon olarak tahmin edilmektedir.    

3.Kara Veba (1346-1350) : Kara Veba, Kara Ölüm, Büyük Veba, Büyük Salgın ya da yalnızca Veba adıyla da anılan, insanlık tarihindeki en büyük salgınlardan biridir. Avrasya’dan Batı Avrupa’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış ve on milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Kara Veba’ya Yersinia pestis adlı bakterinin neden olduğu sanılıyor. Kısa süre içerisinde geniş bir coğrafyada etkili olan salgın, aynı zamanda Avrupa’da birçok dinsel, toplumsal ve ekonomik alanda başkaldırıya da neden olmuştur. Rönasans ve Reformun doğmasına en büyük nedenlerden birisi olarak gösterilmektedir.

 

4.Amerika yerlilerinin salgın hastalıkları (1492-1900) : Eski dünyadan izole olmuş Amerikan yerlileri eski dünyada bağışıklık kazanılmış hastalıklarla ilk kez tanışması sonucunda bağışıklığı olmayan yerlilerin kızamık çiçek tifüs gibi hastalıklar yüzünden yüzde % 95 i ölmüştür. Bu olay biyolojik silah kullanarak yapılmış en büyük katliam olarak görülür ama bu silahı kimse bilerek kullanmamıştır. Bu olayı özel kılan detay ise biyolojik savaşın öneminin en büyük ispatı olarak sunulmasıdır. İzole toplumun yüzde 95 inin yok olması…

5.HIV/AIDS (1960’tan günümüze): Tahmini ölüm miktarı 50 milyon civarındadır.

6.KORONA VİRÜS (1960’tan günümüze): İlk korona virüs 1960 lı yıllarda tespit edilmiştir.

Wuhan kökenli 2019-nCoV'un da yer aldığı pek çok yeni koronavirüs türü keşfedilmiştir. Bu virüslerin çoğu ciddi solunum yolu enfeksiyonlarına neden olmaktadır.

Daha çok tarihi örnekleme yapabiliriz ama bilgi sahibi olabileceğimiz şekilde en önemli salgın hastalıkların tarihsel gelişimine göz attık. İnsanoğlu yaşadığı bu zorlu deneyimleri nasıl bir silah olarak kullanmış bununda tarihsel gelişimini incelemek gerekiyor. Hastalıklar koskoca bir kıtanın demografik yapısını tamamen değiştirebiliyorken başka bir kıtanın aydınlanmasının önünü açmıştır. Devletleri yıkan bu hastalıkların koskoca imparatorlukları da yok ettiği söyleniyor. Anadolu da yaşayan bilinen dünyanın en büyük ikinci imparatorluğu olan Hititler o tarihte bilinen dünyanın en uygar ve medeni milletiyken bir anda ortadan kaybolmalarının başlıca sebebinin bir salgın olduğu görüşü ortaya atılmıştır. İdam cezasının olmadığı kadın erkek eşitliğinin olduğu kadınların rahatça boşanabildiği gıda ve su depolamasında ileri düzeyde planlamalar yapan temizliğe önem veren bir milletin ortadan yok olması çok ilginçtir. 60 yaşındaki kadının doğurganlığına devletler arası boyutta çözüm arayan ve tıpta gelişmiş Mısır’ın desteğini isteyen bir toplumun salgın hastalıklardan yok olması gerçekten üzücü ama şunu belirtmekte fayda var bu tez halen en güçlü tez olmasına rağmen kesinlik içermez. Cacık kaburga dolma pilav gibi yemekleri de onlara borçluyuz. Hititleri bir kenara bırakıp virüslerin biyolojik silah olarak nasıl kullanıldıklarını da kısaca özetleyelim mi ne dersiniz.

Bilinen ilk biyolojik savaş Kartacalı General Hanibal tarafından m.ö.190 yılında Bergamalı gemicileri alt etmek adına savaştan önce çömleklere toplattığı zehirli yılanları savaşın en kızgın anında gemilerine attırarak zehirli yılandan korkan Bergamalıların gemileri terk etmesini sağlamıştır. Hanibal tarihin gördüğü en iyi generallerinden birisidir. Gebzede vefat etmiştir. Bir diğer örnek ise 1346 yılında kefe şehrini kuşatan tatarların şehre vebalı cesetleri mancınık yoluyla atması şeklinde olmuştur bu saldırıda başarıya ulaşmış salgına neden olmuştur. 1756 -1763 yılları arasında Amerika da İngilizler kendilerine karşı her hangi bir eylemde bulunmamaları adına barış zamanında çiçek virüsü bulaştırılmış battaniyeleri Amerikan yerlilerine satmışlar ve amaçlarına ulaşmışlardır. İngilizler daha sonra Amerikan iç savaşında güneye destek olmak adına çiçek ve sarıhumma bulaştırılmış elbiseleri kuzey birliklerine satmıştır Birinci dünya savaşında ikinci dünya savaşında her zaman biyolojik silahlar kullanılmış ve biyolojik silah kullanımı yaygınlaşmıştır. Teknoloji ve bilimin gelişimi biyolojik silahlara farklı bir boyut kazandırmıştır.  

İki kutuplu dünyanın ikinci dünya savaşı sonrasında barış ortamına girmesiyle artık biyolojik savaş evrimsel sürecinde bambaşka bir boyut kazanacaktır. Genetik biliminin gelişimi ile birlikte biyolojik silahlarda evrimleşmiş çok daha tehlikeli bir hal almıştır. Bu gizli savaşın gizli tarafları hakkında birçok tez ortaya konulmuş bu tezler komplo teorisi olarak adlandırılmıştır. Yarın ki yazımızda komplo teorilerini inceleme fırsatı bulacağız ve bu açıdan görmediğiniz detayları görecek yap bozu birlikte tamamlayıp resmi tamamlamaya çalışacağız bizden ayrılmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Savaş Bektaş Arşivi
SON YAZILAR