Karanlık üçlü
Liderlik, takip ve taklit edilmeyle birlikte inandırmayı da gerektirir. Bu nedenle takipçileri liderlerinin temelde 3 özelliğine göre bakarak ona inanırlar. Buna karanlık üçlü de denilmektedir. Bu özellikler narsisizm, psikopati ve Makyavelizm denilen özelliklerdir. Bunlar hemen her insanda var olan ancak liderlerde biraz daha farklı şekillerde bulunan özelliklerdir. Liderlerde olan narsizm (kendini beğenmişlik), hem egonun kuvvetli hem de kırılgan bir biçimde olmasını gerektirir. Yani lider kendini beğenmiştir ve eğer takipçileri beğenmez ise kırılır. Bu bakımdan takipçiler lideri kırmamak için ne derse “evet efendim” şeklinde bir davranış sergilerler. Bu durum MFÖ şarkısındaki gibi “sen neymişsin be abi” deyişini hatırlatır. Böylece giderek şişen EGO tavan yapar. İkinci önemli özellik ise psikopatidir. Psikopati aslında hastalıklı bir ruh halini sergilese de bu insanları cezbeden bir özgüven yaratır. Liderlik edenlerin sabit bir işleri vardır, nispeten başarılı da olabilirler. İlişkileri, eşleri, çocukları olabilir. Bu bakımdan örnek vatandaş rolü oynamayı çok severler. Kendilerinin gerçekte olduğundan daha zeki, daha güçlü olduklarına inanırlar. Başarılı ve güçlü insanlara yakın davranırlar. Varoluş biçimlerinde hiçbir yanlışlık görmez, verdikleri kararlar ya da bu kararların sonuçlarından ötürü sorumluluk duymazlar ve sorumlulukları reddederler. Benmerkezcidirler, kendi duygusal durumlarına göre akıllarına estiği gibi davranırlar. Genelde ahlak pusulaları olmaz. İlerlemek için ne gerekirse yaparlar ve bu sırada kime zarar verdikleri hiç umurlarında değildir. Sığ duygusal tepkiler verir; ölüm, yaralanma ve başkalarında büyük olumsuz tepkilere neden olan olaylara kayıtsız kalabilirler. Genellikle suçluluk duygusu ya da pişmanlık hissetmezler, duyarsızlardır. Haksız olduklarını ya da hatalı yargıda bulunduklarını asla kabul etmez, üstlerine gidildiğinde hata yaptıklarını kabullenebilirler ama hatalarının sonuçlarından kaçmak için başkalarını kullanırlar. Küçük yalanlar ve yanlış yönlendirmeler için büyük hikâyeler uydurmaya kadar her türlü yola başvurabilirler. Yalan, utanmaya yol açmaz ve yalanlarıyla gurur duyarlar. Yalanları ortaya çıktığında ise gerçekleri saptırarak üste çıkarlar. Makyavelizm de buna benzerdir. Makyavelizm, İtalyan düşünür ve politikacı Niccolò Machiavelli'nin düşünceleri üzerine kurulu bir yaklaşımdır. Machiavelli, Devlet yönetimi ile ilgili düşüncelerinin temelini Prens adlı kitabında açıklamıştır. Devleti yöneten prensin duygularına kapılmadan ve acıma duygularını bir kenara bırakarak devleti yönetmesi gerektiğini belirtmiştir. Gerektiğinde bir insanın devlet tarafından öldürülmesinin çok daha fazla insanın yaşamasını sağlayacağını belirterek prense öğütler vermektedir. Temelinde bu görüşlere paralel olarak başka bir bakış açısı da "Amaca ulaşmak için her türlü araca başvurmanın uygun olduğu" savıdır. Kişilik psikolojisi alanında makyavelizm, başkalarını manipüle etme ve sömürme, ahlâka kayıtsızlık, duygu eksikliği ve şahsî menfaate aşırı düşkünlük şeklinde ortaya çıkan bir kişilik özelliğidir. Makyavelizm, psikopati ve narsisizm ile birlikte karanlık üçlü modelini oluşturur. Şimdi bu bilgilerle yeniden değerlendirildiğinde içimizden çıkan ve adına lider dediğimiz insanlarda bulunan özelliklerin ne kadar bize fayda sağladığı tartışmalıdır. Bu bakımdan birilerini lider görmeden önce bu özelliklerden ne kadarının bizde olduğuna, bize ne gibi faydalar sağlayacağına bakarak, lideri takip edip/etmeme gereği duymamızı değerlendirmek daha doğrudur diye düşünüyorum. Eğer biz kendimizi bilmez isek bize birçok rol biçilebilir ve bu rolü oynamak üzere karanlık üçlü özelliklerine sahip kimselerden emir almak gerekebilir. Allah bu nedenle Sad Suresi 29.Ayette akıl sahiplerine akıllarını kullanmasını öğütlüyor. Sadece bir surede de değil birçok yerde okumayı, düşünmeyi (akıl etmeyi) ve buna göre davranmayı söylemektedir. Şimdi apaçık ayetlerle bile belirtilen şekilde eğer akıl kullanılmaz ise zeki olmak da bir şey ifade etmemektedir. Filozofumuz Anooshirvan Miandji’nin dediği gibi “Beyin bir donanımdır, herkeste vardır; ancak akıl bir yazılımdır, herkeste yoktur" der. Aklı kullanmak gerekir. Bu bakımdan düşünüldüğünde akıl kullanmak herkese nasip olmamakta, unvanı, statüsü ne olursa olsun akıl kullanma yerine biat etmekte, böylece lider dediği kişilere kölelik yapmaktadır. Oysa akıl sahiplerinin kimseden çekinmeden akıl üzere konuşmaları gerekir.