Enflasyon ne yapar?
Bugünlerde herkeste bir telaş, enflasyon aşağı enflasyon yukarı türünden yorumlar, değerlendirmeler almış başını gitmiş. Aslında enflasyon denen olay, paranın çok buna karşılık malın az olması sonucunda, malın kapanın elinde kalmasından başka bir şey değildir. Yani insanların virüs dönemindeki salgında olduğu gibi ne bulduysa aldığı gibi, elinde avucunda ne varsa o anda aklına gelen herşeyi satın almasıdır. Zira almazsa daha sonraki dönemde bunu bulamayacağına inanmaktadır. Buna bir nevi para bolluğu da diyebiliriz. Bazen insan yemeği çok kaçırır sonra da midesi şişer, rahatsız olursa, aynısı ekonomi içinde geçerlidir. Burada bunun ekonomik sonuçlarını, para politikasını, faizi, bunların birbiri ile olan ilişkilerinden bahsederek sizleri yormak istemem. Enflasyonun bir tek ve önemli sonucu vardır. O da sosyolojiktir. Enflasyon ile güven kaybolur, ahlak bozulur. Esas tehlike budur. Çünkü kimse elindeki malını vermek istemez, ancak zorunlu kalması sonucunda bunu bir başkasına devreder. Dikkat edin yüksek enflasyon dönemlerinde kimse kimseye borç vermez, herkes elindeki nakit değerleri nasıl daha yüksek düzeye çıkarabilirim telaşına düşer. Bu nedenle fırsatçılık kollar. Herkes ekonomist herkes tüccar ve herkes çıkarcı olur. En yakın kimseler arasında bile para muhabbeti bunun değerinin nasıl ve ne şekilde korunacağı üzerinde menfaat kollanır. Hal böyle olunca da toplumsal muhabbet yerini güvensizliğe, çıkarcılığa ve sürekli daha fazlaya odaklar. Bahane hazırdır, ne yapalım enflasyon var, bugün bulduk bakalım yarın aynı fiyata bulabilecek miyiz, muhabbeti başlar. Böylece toplum arasına çıkara dayalı ilişkiler gireceğinden toplumu oluşturan bireyler önce can, sonra canan durumunda kendini düşünür. Güvensizlik, toplumsal çözülmeyi, toplumsal çözülme ise bireyselleşmeyi getirir. Böylece köklerinden kopan bireyler, menfaate doğru savrulur. Çalışanlar elde ettikleri aynı düzeyde kalan maaşları dolayısıyla giderek yoksullaşır. Sermaye sahipleri eğer doğru yatırım yapamaz ise sermaye kaybı yaşar. Bu durumdan en az etkilenenler ise elinde malı olanlardır. Eğer ellerindeki malları doğru değerlendirirlerse kazançlı çıkarlar. Sosyolojik sonuçlarının ekonomik boyutunda ise giderek azalan gelirler vardır. Eğer önlem alınmaz ise toplum içine kapanır, gülmeyi unutur. Oysa ülkedeki mallar herkese yetecek düzeydedir. Sadece bazılarında daha fazla para vardır ve bu para ile güçlü olurlar. Bu nedenle enflasyon ekonomik olarak çok fazla tahribat yapmaz, nihayetinde birisinde olan para diğerine geçer. Dünün zengini bugünün fakiri ya da tersi olarak dünün fakiri bugünün zengini olabilir. Bir nevi paranın el değiştirmesinden kaynaklanan zenginliğin sahibi değişir. Bu durum enflasyon dönemleri sonrasında yeni türedi zenginlerin ortaya çıkmasına sebep olur. Böylece görgüsüzler anlamında geçmişini, kendisini sorgulamayan, bilmeyen “ne oldum delisi” türünden kişilerin çoğalması bundandır. Bu bakımdan enflasyonun ekonomik sonuçlarından daha çok sosyolojik sonuç ve tahribatına dikkat etmek gerekir. Aksi durumda herşeyin görünür olduğu günümüzde çıkarcı anlayış bir virüs gibi toplumu kemirir, eritir, bitirir. Bu bakımdan enflasyonun ahlaki boyutunu titizlikle izlemek, buna karşı da önlemler geliştirmek ve en önemlisi psikolojik etkilerini yok etmek gerekir. Para bir yerde kaybedilir, bir yerde yeniden kazanılır ancak kaybedilen güven ve istikrar o kadar kolay kazanılmaz.