Çamur at izi kalsın
Günümüz öyle kötü bir noktaya doğru gidiyor ki bunun durdurulması konusunda kimse bir şey yapmıyor / yapamıyor. Zira eğitim ve öğretim denilen kavramın içi boşaltıldı. Okullar kutsal mekanlardı, okula gitmek, gitmemeye göre değerliydi. Okul içinde bulunan insanların (öğrenci ve öğretmen) değeri vardı. Bu durum eğitimde reform adı altında bozuldu. Sistem 12 yıl (4+4+4) öğrenciyi burada kayıtlı olarak tutmaya kaldı. Fiiliyatta öğrenci gelmese de öğretmenin ve yönetimde bulunanların yapabilecekleri sınırlı. Hal böyle olunca dün bu sistem ile başlayan öğrenci bugün bu sistem ile mezun olarak hayatın içine dahil oldu. Böylece okuduğunu anlamayan, yaptığının sorumluluğunu almayan, sorumsuz ve ahlaksız bir nesil ortaya çıktı. Elbette bunun dışında olan bir yığın gençleri tenzih ederim ancak genel durum böyle bir hal aldı. Bir de bunun üzerine iş hayatının sorumsuzluğu, ne olursa olsun üret/sat anlayışı, dini kurallar çerçevesinde haram gibi kavramlar yok edilince, toplumsal kontrolü sağlayan kurallar dikkate alınmaz oldu. Eskiden derlerdi yüzüne tükürsen yağmur yağıyor sanan insanlar oldu/oluştu. Bu durumun üzerine bir de Suriye’den gelen binlerce 20’li yaşlardaki kaçaklar eklenince ne yaparsam, ne aparırsam kardır anlayışı yerleşti. Aslına bakılırsa hemen herkesin ya da aklı başında olan akil insanların endişeleri giderek arttı. İngiltere’de bir kıza parkta sözlü tacizde bulunan delikanlıya hâkim ceza olarak 12 yıl hapis cezası veriyor. Davanın açıklamasında ise parkta bir kıza laf atmanın ya da sözlü olarak taciz etmenin cezası yoktur. Ancak bir İngiliz genç kızının parkta kendi başına, özgürce gezebilmesinin engellenmesi ya da korku verilmesinin cezası olarak bu hapis verilmiştir, deniliyor. Yani toplumun korkutulması, özgürlüğünün elinden alınması, iftira edilmesi, aşağılanması, afişe edilmesi gibi kişinin hak ve hürriyetinin kısıtlanması da cezai bir müeyyide gerektiriyor. Bugün birçok kimsenin sessiz kalması, olaylara eleştirel bakmaması gibi davranışların cezai bir müeyyide gerektirmemesine karşılık ahlaki cezadan olan korkuların kaynağı sosyal medyada afişe olma şeklinde olmuştur. Mahalle dedikoduları gibi laf atan, laf taşıyan ya da laf üreten birçok kimse, doğru olsun ya da olmasın sosyal medya platformlarında kişileri, kurumları sorumsuzca karalaya bilmektedir. Bunun kontrol edilmesi, kısıtlanması, özgürlüklerin engellenmesi anlamına gelmektedir. Ancak sorumsuzluğun da bir yaptırımı olmalıdır. Hemen herkes kendisine olmadığı müddetçe sorumluluk almaya girmemekte, kendisi olduğunda da kıyameti koparmaktadır. Oysa herkes çok iyi biliyor ki bir tane doğru vardır. Önemli olan senin, benim değil doğrunun olaylara hâkim olmasıdır. Bir mesajın 1-2 saat içinde binlerce beğeniye ya da okunma olarak adlandırılan işaretlemeye ulaşması mümkün değildir. Bu ancak organize ve asla okunmayan bir mesaj zinciri ile böyle olabilir. Aksi durumda böylesine bir etkileşimin olması imkansızdır. Diğer bir alternatif de bu kadar eliboş kişi var demektir. TRT Belgesel kanalında Büyük Mücadele adında bir program var. Bu programın herhangi bir bölümü izlendiğinde insanların nasıl bir mücadele ile hayata tutundukları anlatılıyor. Bir de adına sosyal medya denilen ortamın ortaya çıkardığı binlerce beğeninin olduğu ortam var. İkisi birden değerlendirildiğinde ne kadar boş insanın olduğu görülür. Hayatın kendisi inişli çıkışlı ve zordur. Ancak bu iki tezat kavramın özellikle boş beleş insanlar tarafından sorumsuzca linç boyutunda ifşa edilmesinin ne olduğu ortaya çıkmaktadır. Hayatında bir defa bile kitap okumamış birisinin bir kitap hakkında yapılan değerlendirmeye sorumsuzca onay/ret bağlamında etkileşimde bulunması akıl tutulması ile açıklanabilir. Birisine dediğim gibi sen okudun mu? okumadım, öyleyse nasıl biliyorsun öyle olduğunu dedim. Biliyorum işte dedi… Ne yazık ki sorumsuzluk böyle tuhaf kişiliksiz bir neslin türemesine neden oldu. Herhangi bir araştırma yapmadan, düşünmeden, okumadan dahası akıl süzgecinden geçirmeden yapılan linç kavramları, çamur at izi kalsın bağlamında bir yapıya dönüştü… Nedeni basit, eğitimsizlik…