Enflasyon Nedir Ve Nedenleri
Bundan önceki yazımda ekonomideki uygulanan yeni modelin başarılı olup olmayacağı ile ilgili olarak konuya ilişkin ekonomistlerin görüşlerini verdim. Hangi haber kanalını veya hangi gazeteyi açsanız yanlı veya yansız tüm haberler ekonomi ile ilgili. Yıl sonu nedeniyle memur, emekli ve işçileri doğrudan ilgilendiren ücret artışı beklentisi, gündemin en sıcak başlığı olarak yer almaktadır.
Ben bir ekonomist değilim, ancak birikimli bir akademisyen olarak yaşamın realitesini, günlük hayatta karşılaştığımız gerçekleri basit, fakat içerikli bir ifadeyle vermek istiyorum. Ekonomiye ilişkin her gün onlarca makale, yorum ve internet yazıları tarıyorum. Enflasyonla ilgili olarak ekonomistlerin görüşlerini okudum ve enflasyon nedir ve başlıca sebepleri nelerdir sorusunu, daha basit cümlelerle açıklamaya çalıştım.
Enflasyon kavramı iktisat biliminin temel konularında biri olup, özellikle merkez bankacılığı anlayışında ve para politikası önerilerinde seçici ve önemli bir kriter olarak öngörülmektedir. Ekonomilerin genel sağlık düzeyleri, düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranına bağlıdır. Enflasyon tanımına ilişkin çok farklı yaklaşımlar bulunmakla birlikte, daha basit ve anlaşılır olması nedeniyle enflasyon içeriğini; “Piyasada dolanımda bulunan para miktarıyla, malların ve satın alınabilir hizmetlerin toplamı arasındaki açığın büyümesi nedeniyle ortaya çıkan ve fiyatların toptan yükselişi, para değerinin düşmesi biçiminde kendini gösteren ekonomik ve parasal süreçtir” şeklinde vermeyi uygun buldum.
Bir ekonomide enflasyon oluşmasının temel olarak 4 nedeni bulunmaktadır. Mal ve hizmet arzının, toplam talebi karşılayamaması durumunda talep artar. Basit bir ifadeyle piyasada talep hızı fazla, ancak karşılığında arz edilecek mal ve hizmet yeterli değilse fiyat artışları olacaktır. Bu, “Talep Enflasyonu” veya “Talep Artış Enflasyonu” olarak bilinir. Bu gibi durumlar, genellikle ekonominin toparlanma sürecine girdiği ve işsizlik oranlarının azaldığı dönemlere karşı gelir.
Deprem, sel gibi doğal afatların meydana gelmesi, petrol, gaz ve diğer girdi maddelerinin fiyatlarının artması; buna bağlı olarak gıda ve emtia fiyatlarının ani yükselmesi, üretim maliyetlerini artıracaktır. Üretim maliyetlerinin artması nedeniyle, toplam arz düşer ve talep karşılanamaz hale gelir. Bu nedenle, fiyatların genel seviyesinde yüksek artışlar oluşur. Literatürde bu durum “Maliyet Enflasyonu” olarak adlandırılır.
Bir diğer enflasyon türü ise piyasada para arzının artması sonucu yatırım ve tüketim harcamalarının artmasıdır. Yatırım ve tüketim harcamalarının artması, fiyatların yukarı doğru yükselmesine neden olur. Ekonomide bu, “Para Arzı Enflasyonu” olarak bilinir.
Son olarak fiyat istikrarının sağlanamaması, siyasete güvenin sarsılması, tüketici ve üreticilerin gelecekte fiyatların yükselmeye devam edeceği yönünde beklentilerini artırır. Fiyatların yükselmesi yönündeki beklentiler, ücret taleplerini ve buna bağlı olarak mal, emtia ve hizmet fiyatlarının artmasına neden olur. Ekonomide bu, “Enflasyon Beklentileri” olarak bilinir.
Bilindiği gibi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonu, Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) ve Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE)’ye göre hesaplamaktadır. Ancak, Vatandaşları ve perakendecileri ilgilendiren tüketici satış sırasında derlenen fiyatlar üzerinden hesaplanan endeks esas alınması nedeniyle, TÜFE dikkate alınmaktadır.
ANADOLUDA BUGÜN ’ün değerli okurları, inşallah bir sonraki yazıda yukarıda verdiğim enflasyonun nedenleri doğrultusunda, Türkiye’deki konjonktürün nasıl geliştiğini analiz edeceğim ve bu konudaki sıkıcı yazılarıma son vereceğim. Zira sizlerle paylaşacağım çok daha güzel şeyler olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.