Türkiye ekonomide sıkıntılı günler yaşıyor. Henüz pandemi başlamadan önce ertelenen yapısal reformlar, yanlış kararlar ve üretimden uzaklaşma doğal olarak Türk ekonomisini olumsuz yönde gelişmesine neden oldu. Arkasından Pandemi olayı, tüm dünya ekonomisini etkilediği gibi Türk ekonomisini de geniş çapta etkiledi. Fiyatların çok yükselmesi, vatandaşın alım gücünün çok düşmesi, maaşların henüz eve gitmeden erimesi, hele bazı iktidar milletvekillerinin ekranlarda vatandaşın perişanlığıyla alay edercesine konuşmaları oldukça kırıcı ve incitici olmaktadır. 

Türkiye’de bazı üst düzey ekonomistler, “Yüksek faiz, düşük kur modelinin başarılı olmadığı gerekçesiyle, model ve yöntemi değiştirdi.” İfadesini kullanmaktadırlar. Pekiyi vatandaşın doğrudan hayatını yakından etkileyecek olan bu model ve yöntem nedir. Uygulanan model ve yöntemle ekonomi ne zaman düze çıkacak ve istikrara kavuşacak.

Yeni ekonomik modelde esas alınan husus “düşük faiz, yüksek kur” modelidir. Bu model ile  Faizler düşecek,  Kur yükselecek,  İhracat artacak ve İthalat düşecektir. Bu yolla cari açığın kapatılması öngörülmektedir. Ekonomistler böylece yerli üretimin artacağını ve ihracata dayalı bir büyümenin gerçekleşeceğini savunmaktadırlar. Bu düşünce yapısını öngören bazı ekonomistler aşağıda verilen hususlara dikkat çekmektedirler.

- Türkiye’nin dışarıdaki görüntüsü çok olumsuz değil.

- Doğrudan yatırımlar tüm ülkelerde azalırken, 2021 yılı içinde şu ana kadar Türkiye’nin aldığı doğrudan yatırım 10 milyar dolar.

- Türkiye’nin dinamikleri güçlü. Makroekonomik verileri kötü değil.

- Merkez Bankası da bankacılık sektörü de güçlü bir yapıya sahip.

- Serbest piyasa kuralları sürdürülecek. İhracata dayalı büyümede kur-faiz dengesi de 4-5 ay içinde oturacak.

- Merkez Bankası enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını önceleyecek”

Bazı ekonomistler ve üst düzey ekonomi yönetiminin görüşleri böyle. Sayın Cumhurbaşkanı’nın ifadesine göre de yeni modelin uygulanmasından asla taviz verilmeyecektir.

Finans kesimi temsilcileri döviz kurunun serbest yükselişi ekonomide yeni ve ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini ve dış borçların iç yükünü artıracağını ifade etmektedirler. Reel kesim temsilcileri ise kurdaki yükselişten destek alarak yerli üretimi ithalat yerine ikame etmenin uzun bir zaman gerektirdiğini söylemektedirler. Diğer bir ifadeyle yerli üretimin kısa sürede mümkün olmayacağını bu nedenle, ithal girdi fiyatlarının artmasının maliyetleri ve enflasyonu yükselteceğini kuvvetle savunmaktadırlar. 

Bu programda öngörülen beklentilerin Nisan ve Mayıs’a kadar gerçekleşmesini ümit ediyorum. .Ancak benim beklentim 2022 sonu.  Vatandaş ciddi anlamda geçim sıkıntısı çekiyor sabredecek tahammülü kalmadı. Ekonomik sıkıntıyı yaşayan vatandaş, yüreğine su serpilmesi yerine, cebine insan gibi yaşayabileceği para girmesini istiyor.