Halime Bilgin

Halime Bilgin

Roma’ya Gitmek İstiyorum

Roma’ya Gitmek İstiyorum

Medyada çok konuşulduğu için merak güdümü yenemeyip baktığım bir dizi serisinde, bu hafta dikkatimi çeken bir konu oldu.

Bulunduğu tarikattan kovulup İmam Hatip Lisesi'ni bitiren ve İslam’da Kadın Haklarının savunucusu olan modern Müslüman bir kadının dilinden verilen mesaj aynen şuydu ;

Ben düğün istemiyorum düğüne yapacağımız masrafı kendimiz için harcayalım. Kendimiz için bir şeyler yapalım hem düğün için insanları toplayıp eğlendirip, sonrasında da dedikodumuzu yaptıracağımıza kendimize katkıda bulunmuş oluruz. Roma'ya gitmek istiyorum.

Baktığımızda çok güzel bir düşünce ama görünmeyen şey herkes böyle düşünür düğüne yapacağım masrafla Roma'ya Paris'e veya Amerika'ya seyahat edelim derse o zaman da kültür diye bir şey kalmaz.

Bir ülkeyi ayakta tutan, dil, din, ırk birliğidir. Dolayısıyla kültürde bu üçünün karışımından oluşmuştur. Bunları yavaş yavaş bitirmek o ülkenin yok olmasına zemin hazırlamaktır.

İki insan hayatlarını birleştirmek için yola çıkarken hem dini hem milli kültürlerinin güzel yanlarını yanlarına alarak çıkmaları yeni nesle bunu taşımaları gerekirken, her şeyi gereksiz görerek onun yerine başka kültürleri görelim çabası topluma verilmeye çalışılıyor.

Madem böyle bir talep var. Ve gereksiz düğün harcamaları söz konusu ki buna bende çok karşıyım ve bu konuda öz'ün dışına çok çıkıldığını hep söylerim. Fakat daha güzel bir üslup belirlenerek toplumu özünden kimliğinden koparmadan minimal çerçevede bu konu verilebilirdi. Anladığım kadarı ile çok izlenmesine yol açan bir senaryosu da var. Bunu kullanarak toplumun kendi değerlerini bu şekilde aktarması biraz dikkat çekici geldi. Aslında çok şey var konuşulacak din ve seküler konularda fakat toplumu kültür tarafı daha çok ilgilendirdiği için bunu konuşmak istedim.

Çünkü toplumlarının algılarını yönettiğiniz zaman daha çabuk istediğinizi kabul ettirme olanağınız doğar. Bunu iyi bilen eller tarih boyunca hep kullanmışlar. Eskiden toplumun dördüncü kuvveti medya denirdi. İsmi şimdilerde sosyal medya oldu belki ama gücü hala elinde tutuyor. Üstelik şu an kamuoyu oluşturma etkisi daha kolay ve bireyselleşmiş durumda.

Uzatmadan asıl söylemek istediğim şey, bu millet bu ülke kolay oluşmadı. Yılların getirdikleri ile şu anki mevkisinde. Bunu olsun korumak, bundan sonraki nesle aktarmak şu anki aktif olan neslin görevi. Yavaş yavaş fark ettirmeden yapılan bu tür algılarla o kadar çok şey şu an normalleşti ki yeni nesiller önceden de böyleydi zannediyorlar. Evet teknoloji çağındayız ve medeniyet olarak ilerledik bu güzel bir gelişme. Fakat bu gelişmenin öz değerlerimizi yok etmesi yerine katkı sağlamasına olanak sağlamalıyız.

Çözüm ne derseniz. Mesela bu dikkatimi çeken konuda evet başka ülkeler görme hakkını gençler kullansın başka kültürler görsün ki bu ufkunu görüşünü algısını değiştirir. İmkanlar oluştursun ama bunu yaparken bir değerini yok sayarak yapmak yerine, yozlaşmış insana katkısı olmayan zor durumlara sürükleyen adetleri bir kenara koyarak, minimal bir çerçevede olsun öz değerlerinden taviz vermeden değerlendirsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halime Bilgin Arşivi