Halime Bilgin

Halime Bilgin

Gezelim ki öğrenelim

Gezelim ki öğrenelim

Bu gün dünyaya kendini çok enteresan bir şekilde pazarlayan ve tanıtan, çikolataları ile ünlü, politik istikrarı, tarafsız duruşu ve etkileyici demokrasisi ile bilinen ve federalist yapısı ile dikkat çeken bir ülkeden bahsetmek istiyorum.

Çevresi Alp'ler ve Jura Dağları ile çevrili olan ülke doğal güzellikleri ile ünlü ve dünyada ticaret ve finans merkezi olarak tanınır.

Dört farklı bölgesi olan ve dört dil konuşulan bu ülkede, birçok farklı kültür bir arada yaşar. Turistlerin gözdesi olan zirveler, göller ve yeşil vadiler ile kaplı bu ülke tahmin ettiğiniz gibi İsviçre...

Pandemiden önce bir kaç şehrine gittiğimiz ülkenin para birimi İsviçre frangı ve alım gücü bir hayli pahalı. Özellikle Lozan Antlaşması’nın yapıldığı şehri Lozan'ı görmek, o şehri tanımak için gittiğimizde Cenevre ve civarını Jura Dağları’nı dolaşmıştık. Ayrıca, Fransa tarafında kaldık ki, daha ucuza konaklayabilelim ve gezip görme eylemimiz çok pahalıya gelmesin.

Tekrar ikinci bir gidişimiz de biraz daha içlere İnterlaken bölgesine yeşil vadilere, şelalere doğru yolculuk yaptık. Gerçekten her gittiğimizde, farklı şeyler öğrendik ve farklı yerlerin enerjisi ile bakış açımıza yenilikler girdi.

Söylediğim gibi burası biraz tuzu kuru bir ülke. Bu nedenden nasıl hesaplı kitaplı gitmek lazım en azından biz öyle yapıyoruz bilmek gerekli.

Mesela, biz dışarda restoranda yemek yeme yerine, dağlardaki temiz havayı ciğerlerimize çekmek ve zirvelerdeki karla karışık yeşilliği görmeye tercih ediyoruz.

Bu ülke tamamen tercihlere bağlı demokrasinin pik yaptığı bir dünya ülkesi. Öyle tırnak içinde başka ülkelerdeki gibi burada insanların dış görünüşüne göre muamele görmezsiniz. Saygı her yerde eşit dağıtılmıştır. Sizde nasibiniz kadar olanı alır depolarsınız.

Dağlardaki temiz hava kadar önemlidir bu nimette çünkü her gelişmiş ülkeyiz biz diyende yoktur.

Herkesin kendine göre bir görme, gezme anlayışı vardır elbette ve buna göre bir çerçeve çizer ve planını ona göre yapar.

Bizim tarzımız biraz keşfetme üzerine kurulu. Yeni yerler görmeyi seviyoruz. Fotoğrafçılık hobimiz var. Çekimler yapıyoruz. Doğayı ayrı seviyoruz. Bu nedenle Avrupa'nın nefes alanı olarak geçen Alp'lerin zirvelerini görmeyi tercih ettik.

Alp'leri hangi ülke daha çok değerlendirdi ise oraya doğal olarak rağbet oluyor ama coğrafya da kader oluyor bazı durumlarda. İsviçreliler gerçekten bu konuda şanslı. Hava durumu orda biraz karışık. Sabah başka akşam başka bir hava atmosferinde bulabilirsiniz kendinizi.

Birde haklarını yememek lazım gerçekten çalışmışlar. Dağlara tren yolları yapmışlar ve yolculuğunuz sırasında dik bir şekilde tırmanır gibi hissetseniz de tren konforunda yolculuk yapıyorsunuz.

Kışın kayak merkezi olarak yazın saklı göller ve cennet yeşilliği için turist akınına uğruyor ülke ve her şehrinde yapılacak bir çok aktivite var. Gemi rotaları, farklı tren rotaları, teleferik rotaları bunlardan bazıları. Sevdiğin şeye göre bir çok alternatif var.

Şehirler, müzeler ve tarihi yerler hepsi farklı bir pencere sunuyor insanın ilgi alanına göre. Bu nedenle gezmek görmek eylemi kişilerin, maddi olanaklarına, hayata bakış açısına, yaşam tarzına ve bunun gibi bir çok şeye göre değişir. Yeter ki gezerek öğrenmeye bir niyet olsun, o niyet illaki eyleme geçer.

Bizim bu eylemimizin sonucunda öğrendiklerimize gelince, coğrafyanın bir kader olduğunu daha net gördük. Çünkü aynı dağlardan bizim ülkemizde de var. Saklı göller, vadiler. Hatta Trabzon'u düşündük hak ettiği değeri neden göremiyor ve dünyaya neden pazarlanamıyor diye. Ayrıca, İsviçre'de bazı bölgeler dünya mirası koruması altına alındığı için oralarda halka ateş yakma cezası uygulanıyor. Kişinin evi olsa bile akrabalarına, misafirlerine barbekü mangal partisi yapamıyor.

Bu iş sadece coğrafya veya çalışmakla ilgili değil galiba biraz da eğitimle de alakalı gibi duruyor.

Umarım bir gün bizde bu konuda ülke olarak hak ettiğimiz yerde oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halime Bilgin Arşivi
SON YAZILAR