Halime Bilgin

Halime Bilgin

Bu Döngüyü Sen Kır, Muhtarlığını Harekete Geçir

Bu Döngüyü Sen Kır, Muhtarlığını Harekete Geçir

Bu gün önüme düşen bir haber şöyleydi. Kırıkkale’de 20 yıllık gelenek asılan pankartla son buldu. Gelinde düşünmeyin şimdi. Şahsen eleştirdiğim ve içten içe kızdığım bir konuyu bir pankartla çözmüşler.20 yıllık bir gelenek diyor. Bunu konuşalım ama önce haberin detayına bir göz atalım.

Kırıkkale merkez ilçeye bağlı Ahılı köyünde ikamet eden vatandaşlar, cenazelerde taziye yemeklerinin kaldırılması konusunda ortak karar aldı. Muhtarlık tarafından köy meydanına asılan pankartla taziye yemeği uygulamasının kaldırıldığı duyuruldu. Köyün birkaç bölgesine asılan duyuru pankartında ise, "Cenaze evine yemek götürülür. Bundan dolayı cenazelerimizde taziye yemeği kaldırılmıştır" ifadesi kullanıldı.

Haberde bahsedilen gelenek 20 yıllık...

Demek ki bunun bir de öncesi var. Bildiğiniz gibi toplumların geneli tarafından kullanılan, kuşaktan kuşağa aktarılan ve yazılı olmayan kurallar ve davranışlar gelenekleri oluşturuyor. O zaman burada bir sorun var. Bizim kültürümüzün geçmişi 20 yıllık değil. O zaman aktarımda bir hata oluşmuş. Server bir yerlerde takışmış. Biz bunu biraz geriye alalım ve bir bakalım öncesi nasıldı.

Cenaze törenleri, Türk kültürünün her döneminde önemli bir parçası olmuş. İslam öncesinde özel ağıtlar yakılmış mezar anıtları yapılmış ve şu an detayına giremeyeceğimiz bir çok ritüel cenaze merasiminin bir parçası olmuş. O dönem için önemli olan bir de, ölen kişi için düzenlenen Yoğ töreni varmış. Kurbanlar kesilir yemekler verilirmiş. Bu yemekler yaşayan ve törende bulunan insanlardan ziyade ölüye ikram edilirmiş. Çünkü Eski Türk toplulukları, ölünün ruhundan korkar ve ruhunu teskin etmek ve yas tutmak için ölü aşı da denilen bu töreni düzenliyorlarmış.

İslam ile birlikte ise Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) Mute Savaşı’nda şehit olan Cafer-i Tayyar’ın ölüm haberi gelince yanında bulunanlara “Cafer’in ailesi için yemek pişirin. Çünkü başlarına kendilerini meşgul edecek bir iş geldi” buyurmuş ve bu hadise ve örnek üzerinden yıllardır

Müslüman Türkler cenaze evine yemek götürmek, taziyede bulunmak gibi sünnet olan bu toplumsal davranışı bir gelenek olarak devam ettirmişlerdir. Eş dost akraba komşu kim varsa yemek yaparak cenaze evine götürme sorumluluğunu almışlar ve cenaze sahipleri o andaki ıztırap, hüzün, yorgunluk ve kederlerini rahatça yaşayabilmişlerdir. Şimdi gelinen son noktada ; Gelen misafirlerine ikram etme ağırlama telaşına düşerek cenaze sahipleri kederlerini tam yaşayabiliyorlar mı ?

Burası sosyal ve psikolojik bir değerlendirmeye ihtiyaç duyuyor elbette.

Fakat biz anlamak istersek empati yeteneğini kullanarak kendimizi cenaze sahibinin yerine koyabiliriz. Sevdiklerini kaybetmenin hüznü ve efkarı ile yoğunlaşmış kişiler sadece acısını dindirecek bir derman ararken, taziyeye gelenlere ikram edecek yemek telaşına düşüyor. Bunun psikolojik boyutu şöyle dursun, hak hukuk boyutu var.Ayrıca birde verilen yemekleri beğenmeyen eleştiren taziye için gelenlerin utanmazlıkları var.

İnsanı alakadan yarattığını ilk mesajı ile anlatan bir dinin mensupları nasıl oldu da bu güzel ilgi ve sevgi üzerine kurulu sünneti ve geleneği değiştirerek sekülerleştirdiler bu da ayrı bir konu.

Bugün altını çizmek istediğimiz konu İslam dininin cenaze merasiminde gelinen son noktaya ne diyor ona bakmak ve doğrusu nedir bu işin zihinlerde açılımını yapmak olduğu için işin bu tarafını başka bir zaman dilimine bırakıyoruz.

Ve Din İşleri Yüksek Kurulu'na göre ;

"Bir yakınını kaybetmenin üzüntü ve sıkıntısı içinde olan cenaze sahiplerinin, taziye için gelen misafirlere yemek hazırlayıp sunması ilave bir telaş ve sıkıntıya sebep olacağından mekruh görülmüştür. Bunun yerine komşular veya yakınlarının, cenaze sahiplerine ve uzaktan gelenlere ikramda bulunmaları sünnettir. Cenaze sahiplerinin mezarlıkta veya evde helva, ekmek gibi şeyler dağıtmalarının ise dinî bir dayanağı yoktur. Dolayısıyla bu ikramlar dinî bir zorunluluk olarak yapılırsa, bidat ve hurafe sayılır."

Ayrıca hak, hukuk açısından yapılan dini yorumlarda cenaze yemeği vermek caiz değildir. Nedeni ise cenazede dağıtılan bu yemek helal olmayabilir. Çünkü, ölen kişinin mirasçıları fakir iseler veya aralarında ergenlik çağına erişmemiş çocuk var ise, geriye bıraktığı maldan yemek yapılarak cenazeye gelenlere verilmesi helal değildir. Şimdi yukarıdaki Kırıkkale'nin Ahılı köyünde açılan pankartlar tüm köylerde açılmalıdır. Bu değişimin kökenine indiğimizde bu yeni adete köyler öncülük etmiştir. Çünkü köyden kente göç olgusu aile bireylerinin ve yakınlarının uzaklardan gelmesine sebep olmuş ve cenaze sahibini ikram vermeye zorunlu kılmıştır.

Oysa öze dönerek İslam geleneğini tekrar canlandırarak cenaze sahibi yerine taziyeye gelen eş, dost, akraba uzak bile olsa cenaze sahiplerine yemek getirmelidir.

Bu döngüyü sen kır.

Muhtarlığını harekete geçir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halime Bilgin Arşivi