Vatandaşla yöneticilerin gündemleri çok farklı
Bütçe konuşmaları halen devam ediyor ve ben de boş kaldıkça TRT 3’ten TBMM TV’yi izliyorum. Oradaki konuşmaları dinledikçe ve oradaki tartışmaları gördükçe hem şaşırıyor hem de endişeleniyorum. “Biz milletin vekiliyiz, halkın temsilcisiyiz, milletin seçtiği vekilleriz” gibi sözlerin karşılığında, yapılanlar, milletten kopuk bir imaj oluşturarak, işi hamasete döküyor.
Mesela TBMM’de, kinayeyle bile olsa, Atatürk’ün tartışılması kadar anlamsız bir konu yoktur. Ülkenin kurucusu, ülkede gelişmenin öncüsü, dünyanın kabul ettiği bir askeri deha, Devlet yönetiminde usta bir lider. Ve tüm bu özellikleri, tüm dünyaya kabul ettirmişken, “kerameti kendinden menkul” birisinin çıkıp da Atatürk hakkında bir şeyler söylemesi salakça bir durum olmadan öteye gitmiyor.
Bir “fesli delinin” ya da kendini tarihçi sanan Mustafa Armağan diye bir adamın ya da ne özelliği olduğunu bilmediğimiz Fatih bilmem ne diye bir adamın Atatürk’le ilgili söylediklerini baz almak bile Atatürk’e saygısızlık olur.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her şeylerini borçlu olduğu, büyük bir siyasi, askeri ve sosyal bir dehadır. “Atatürk’ü sevsem mi-sevmesem mi” tartışmaları bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için “kolayca aldatılabilme, alıklık” özelliğini getirir. Bunun ölçüsü basittir, eğer o dönemlerde dedesi, nenesi İngilizlerle, emperyalizmle bağlantılı ise, onlara uşaklık ediyorsa; Atatürk’ü sevmez. Eğer ülkesini, milletini seviyorsa, emperyalizme uşaklık etmiyorsa, Atatürk’ü sever. Ölçü bu kadar basittir. Sonuçta Atatürk, bu ülke için bir tartışma konusu değildir.
Bu ülkede din de bir tartışma konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti laikliği benimsemiş ve Devlet işlerini dine dayandırmayacağını ilan etmiştir. Yüzde kimine göre 90’ı, kimine göre 99’u İslam’a inanan bir sosyal toplumdur. Yüzde kaç olursa olsun bunun hiç önemi yoktur. İslam’a ve vatandaşlarının inandığı tüm dinlere sonuna kadar saygı göstermek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının görevidir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Müslüman, Hristiyan, Yahudi, deist, şaman veya ateist olduğu gibi, diğer dinlerden birine de inanıyor olabilir. Bunun da tartışılacak bir şeyi yoktur ve sadece saygı gösterme zorunluluğu vardır. Dolayısıyla tartışma konusu değildir.
Bu konuları TBMM’de tartışmak sadece ve sadece abesle iştigaldir. TBMM’de tartışılacak çok daha farklı konular vardır. Mesela, vatandaşların geçim sıkıntısı içerisinde olması, geçinememesi tartışılması gereken bir konudur. Gençlerin iş bulamaması, işsizlik konusu tartışılması gerekli bir konudur. Eğitimde muasır medeniyetler seviyesinde olmamamız tartışma konusudur. Ve üniversiteli gençlerimizin “beyin göçü” tartışma konusudur. Türkiye’de israf tartışma konusudur. Ve tüm bunlar dururken tartışılması gerekmeyen konuları konuşmak kesinlikle doğru değildir.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.