Bizdense suçsuzdur
Ak Parti’nin eski gücünün olmamasının en büyük göstergelerinden birisi bu acı Kartalkaya yangını oldu. Eskiden olsa, bir müddet beklenir, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan bir açıklama yapar ve ardından da ceza alacak cezasını alır ve bu tartışmalar biterdi. Şimdi artık bitmiyor.
Çünkü eskiden Cumhurbaşkanı Erdoğan ne derse onu doğru kabul eden vatandaş artık sorgulamaya başladı. Bunun nedeni de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vatandaşın hala bir güveni olsa da Ak Parti örgütlerine güven çok çok azaldı.
Gün geçmiyor ki ülkede bir yolsuzluk, sahtekarlık, dolandırıcılık haberi olmasın. Ama bu haberlerin şekli kimin yolsuzluk yaptığına göre değişiyor. Mesela Ak Partili bir siyasetçi bu yolsuzluğun içerisindeyse CHP yandaşı basın verip veriştiriyor. Sanki hiç yolsuzluk görmemiş de hayatlarında ilk kez yolsuzlukla karşı karşıya kalınmış gibi bahsediyorlar. Diğer taraftan eğer yolsuzlukta CHP’li birilerinin haberi geçiyorsa bu sefer Ak Partili basın verip veriştiriyor. Dünyada yolsuzluk diye bir şey hiç olmamış, ilk kez böyle bir yolsuzluk olayıyla karşı karşıya kalınmış gibi bir hava estiriliyor.
İşte bu durum vatandaşı iki tarafa karşı da soğutuyor. Olay kayıkçı kavgasına dönüşüyor. Adaletten uzaklaşıyor. Hukuka güven sarsılıyor. Yani çok büyük sonuçlar doğuruyor aslında.
Halbuki suça odaklanmak lazım. Ortada bir suç var mı yok mu? Eğer varsa o zaman suçluya gereken muamele yapılmalıdır. Suçlunun kim olduğu önemli olmamalıdır. Bizde durum bunun tam tersi; biz suça bakmayız bile direk ilgimizi çeken kimin işin içinde olduğudur. Suça dahili olan Ak Partili midir yoksa CHP’li midir? Önemli olan budur.
Eğer suça dahili olan CHP’li ise Ak Parti cenahı tarafından kesinlikle karar bellidir. Kişi suçludur. Ama suça dahil olan kişi şayet Ak Partili ise de kesinlikle suçsuzdur. Bu durumun tersi CHP cenahı için de geçerlidir. Yani eğer suçu gerçekleştirdiği düşünülen kişi Ak Partili ise karşı cenah için kesinlikle suçludur.
Sözün özü anlayacağınız bizde kimse suça bakmaz. Suçun niteliğine bakmaz. Suçun doğuracağı şartlara bakmaz. Tek baktığı şey suçu işleyenin hangi cenahtan olduğudur. Sonuçta da eğer suçu işleyen kendi cenahındansa kesinlikle suçsuz; karşı cenahtansa kesinlikle suçludur.
Ve vatandaş da artık suça ve suçluya bakmamaktadır. Çünkü nasıl olsa adaletli bir sonuç çıkmayacak ve de vatandaşın vicdanını rahat ettirmeyecektir. Ve buna bağlı olarak da vatandaş da vicdanında kendi kararını verip o karar üzerine hareket edecektir.
Hal böyle olunca vatandaşın siyasete olan güveni iyiden iyiye yok olmuştur. Ak Parti örgütlerine güvenmemektedir. Muhalefete zaten hiç güvenememektedir. Diğer kurum ve kuruluşlarla ilgili de vatandaşta güven kalmamıştır. Eskiden orduya güvenirdi vatandaş. Şimdi bu güvenin azaldığını görüyoruz. Eskiden basına güvenirdi vatandaş şimdilerde bu güvenin kalmadığını görüyoruz. Vatandaş sadece kendisi gibi düşünen basın güveniyor gözükmektedir.
Sanırım güven mekanizmasına göre bir anket yapılsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven yine en başlarda çıkacaktır. O da öyle yüzde 100’lerde yüzde 50’lerde falan değil olsa olsa yüzde 30’larda olacaktır.
Yani vatandaş ülkede güven sorunu yaşamaktadır. Ve bu sorununun nasıl aşılacağı en büyük tartışma konusudur. Sanırım sistem değişmeden, vatandaş kendisini yönetim makamlarında bulmadan, güveneceği kurum ve kuruluşların başında gelen adalet ve hukuk kavramlarının içi dolmadan ve de en önemlisi ekonomik manada cebi rahatlamadan bu sistem ülkeyi oldukça yıpratacaktır.
Uluslararası ilişkiler ve dış işlerinde elde edilen başarılara bağlı olarak iç işlerinde de sosyal manada en azından adalet ve hukuk alanında bir adım atılabilir ve vatandaş biraz da olsa tatmin edilebilirse sanırım daha refah bir ülke olabilmek için bir başlangıç olur.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.