Hafta sonu yoğunluğu (devamı)
Dün kaldığım yerden devam edeyim yazıma. Bilenler biliyordur dün Hak İş Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan Konya’da Hizmet İş Sendikasının binasında üyelerle bir araya geldi.
SENDİKAL TAVIR NASIL OLMALI
“Üyelerle bir araya geldi” sözünü bilinçli olarak yazdım. Aslında bizi basın toplantısı diye çağırdılar. Ama sanırım üyelere hitabetmiş konu. Çünkü basına “sorusu olan var mı” diye soran bile olmadı. Mahmut Arslan konuşmasını yaptı ondan sonra toplantı sanırım bitti.
Her neyse Genel Başkan Arslan neler söyledi diye şöyle birkaç not aldım. Başkan Arslan öncelikle işçi kesiminin milli gelirden yararlanamamasından rahatsız; vergi adaletsizliğinden rahatsız; asgari ücret belirleme şeklinden rahatsız; emeklilik sisteminden rahatsız, yani anlayacağınız birçok konudan rahatsız. Bu rahatsız olduğu konuları da uzun uzun detaylandırarak anlattı. Ve iddia ediyorum ki bu anlattıklarının hiçbirine itiraz edecek bir tane işçi ve emekli bulamazsınız. Hatta muhalefet partilerine bu konuşmayı dinletseniz bu konuşmayı sonuna kadar desteklerler.
Peki, “sonuç ne” derseniz onu bilen yok işte. Mesela en basit şekliyle asgari ücret bu kadar düşük, bunun tekrar görüşülüp yeniden bir belirleme yapılması konusunda sendikanın bir hareket tarzı var mı derseniz, anladığımız kadarıyla hayır yok?
Neyse ki Cumhurbaşkanı Erdoğan insaflı ve vicdanlı da geçtiğimiz gün bu duruma "Enflasyonda çok ciddi sapma olması durumunda asgari ücreti değerlendiririz" diye bir açıklama yapmıştı. En azından sendikalardan daha fazla eylemsel bir tavır.
Teşbihte hata olmazmış, hani bir laf vardır ya “davacının ahmağı derdini müşavire anlatırmış” diye, işte burada da Sendika, bu sorunları Hükümetteki muhatabına anlatacak ve ardından da Hükümet gereken cevabı vermiyorsa da işçi ve emekçiden gelen emek gücünü kullanacaktır. Hak İş Konfederasyon Başkanı şikayetlerini ve sorunlarını değil, çözüm önerilerini ve eylemlerini tabanına anlatmalıdır.
Tabii ki Türkiye’de sendikal mücadeleden bahsetmenin imkanı yoktur. Zaten belki de işçi ve emekçinin bu kadar sıkıntı içerisinde olmasının, gelir dağılımındaki adaletsizliğin bu kadar yoğun yaşanmasının, hatta siyasi bir çıkmaz içerisinde olmanın temel müsebbibi sendikal anlayışlardaki çarpıklıklardandır.
Şöyle bir özet geçeyim. Mesela Konya Belediyesi Ak Partilidir. Belediye İşçilerinin sendikası da Hak İş’tir. Konya Belediyesi hasbelkader CHP’li olsa buradaki yetkili sendika bu sefer DİSK olacaktır. Burada sendikal bir mücadele gören var mı? Tamamen siyasal bir mücadeledir. Bu da sendikacılığı zayıf düşürmekte, işçiyi de ezmektedir.
Neyse bu konuyu bilahare Türkiye’deki sendikacılık, sendikalar olmasa ne olur bağlamında bir gün detaylı bir biçimde yazayım. Nitekim işçi “kaderdaşlarıma” söyleyeyim, çok umutlu olmayın, ne varsa kendinizde var. Sendikadan falan çözüm beklemeyin…
NURDOĞAN OKUR’LA SİYASET GÜZEL
Zaman zaman bazı isimlerden hep bahsederim. Ve bu isimlerin Konya’da siyasetten ayrılmaması gerektiğini ve dinamik bir yapıya sahip olduklarını hep söylerim. Bunlardan birisi Nurdoğan Okur’dur.
Nurdoğan Okur daha önceleri MHP’de siyaset yapmış. MHP’de siyaset yaparken aynı zamanda eski bakan Koray Aydın’ın yakın ekibinde bulunmuş. Ondan sonraki süreçte de hep Koray Aydın’la beraber hareket etmiş bir isim. Daha sonra MHP’den ayrılarak İyi Parti’nin kuruluşunda bulunmuş ama şimdilerde İyi Parti siyaseti ile de yolları kesişmiyor.
Benim Ereğlili olduğumu beni tanıyanlar genelde hep bilirler. Ben Karapınarlıları da Ereğlili gibi görürüm ve “hemşerim” ya da “toprağım” derim genelde. İşte Nurdoğan Okur da benim “toprağım” olanlardan.
Ve şunu belirteyim ki, ülkede siyasetçi, yönetici ve Devlet adamı yetiştiremiyoruz. Dolayısıyla siyasetle uğraşan, yöneticilik yapan ve de Devleti tanıyan kişilere hangi partiden olursa olsun sahip çıkmamız gerekiyor. Aksi halde ortalık birçok işbilmez, siyasetten anlamaz, Devleti tanımaz insanlara kalıyor. Bundan da toplum olarak her birimiz zarar görüyoruz.
O nedenle en azından siyaset altyapısı olan, Devletini, milletini seven, devlet adabı bilen, yöneticiliğini işinde de kanıtlamış kişilerin siyasette bir şekilde olmaları gerekmektedir. Bu nedenle de Nurdoğan Okur’la zaman zaman beraber siyaset konuşmak, ülke sorunları ve çözümleri hakkında fikir alışverişinde bulunmak çok değer kazanıyor.
Bu tür sohbetlerin ve bu tür siyaset sevdalılarının çoğalması dileğiyle.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.