Öncelikle şu itirafı yapmalıyım ki Türk Anadolu Vakfı konusunda bir bilgim yoktu. İlk kez bir basın toplantılarına dahil oldum. Yapılan toplantıda Türk Anadolu Vakfı’nın hizmetlerini görünce de inanın çok şaşırdım ve mutlu oldum.

Türk Anadolu Vakfı 1950’li yıllarda Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu tarafından “İmam Hatip Okulu, Yüksek İslam Enstitüsü, Talebe Yurtları, Tesis ve Yaşatma Derneği” olarak kurulmuş. 1972 yılından itibaren de Mehmet Karacığan’ın başkanlığında Türk Anadolu Vakfı olarak kuruluşu sağlanmış.

Türk Anadolu Vakfı’nın hizmetleri arasında erkek ve kız öğrenci yurtları, aşevleri, Kur’an kursları, ortaokullar, liseler, camiler olduğu gibi, öğrencilere burslar, kısacası ihtiyaca binaen her şey var.

Basın toplantısında sağ olsunlar Başkan Mustafa Yayla, yönetim kurulu üyeleri Mithat Büyükalim, Mithat Koçak, İsmail Doğru, Erol Küçükbakırcı, değerli Müftümüz Prof. Dr. Ali Öge, Prof. Dr. Mehmet Dadacı, Av. Orhan Dür bizleri çok kibar biçimde ağırladılar.

Toplantıda Türk Anadolu Vakfı’nın çalışmaları anlatıldı ama laf arasında bir konu geçti ki bence çok önemli ve özellikle Konya’da dikkate alınması gereken bir konu.

Türk Anadolu Vakfı, Konya’da Meram Tıp Fakültesi bünyesinde halihazırda çok büyük bir ihtiyaç olan Onkoloji Hastanesine ek olarak bir bina yapılmasına karar veriyor. Bu konuda vakfın destekçileri de olumlu buluyorlar ve çok büyük destek veriyorlar. Ve neredeyse sona kadar getirilen binanın son durumunda tabii ki Necmettin Erbakan Üniversitesi’ne hem parasının hem de binanın devri yapılıyor. Ancak o dönemde rektör olan Prof. Dr. Muzaffer Şeker Hoca alınan bir kararla binayı diş hekimliği hastanesine çeviriyor. Tabii ki vakıf yönetimi ve vakıf destekçileri onkoloji hastanesi beklerken karşılarına diş hastanesi çıkıyor.

Bu konunun düzeltilmesi için vakıf yönetimi oldukça mücadele veriyor. Ancak maalesef bir sonuç alınmıyor. Muzaffer Şeker Hoca’dan görevi devralan Rektör Cem Zorlu göreve geldiği dönemde konu vakıf yönetimi tarafından aktarılıyor. “Bu konuyu detaylı görüşelim” yanıtı alınıyor. Ancak halihazırda bir görüşme sağlanamıyor. Konya milletvekillerinin de bazılarına akseden olaya bir çözüm bulunamazken konu için Cumhurbaşkanlığı Külliyesinden de yardım isteniyor. Ancak maalesef bu zamana kadar bir çözüm yok.

Tabii ki burada bahsedilen çözüm hukuki çözüm olmamalıdır. Yani NEÜ belki hukuken haklı olduğunu düşünebilir ama vicdanen haklı olduğu hiçbir yer gözükmemektedir.

İnsanlar mallarını, paralarını, hizmetlerini kısacası her şeylerini vakfederler. Bu vakıf mirasçıları da vakfedenin isteği doğrultusunda vakfedilen şeyi yönetirler. Bu durumda bir şeylerini vakfeden yardımseverler Türk Anadolu Vakfı’ndan beklenti içerisindeler. Türk Anadolu Vakfı yöneticileri de bin bir emekle yaptıkları hizmetin karşılığını NEÜ yönetiminden beklemekteler.

Türk Milleti olarak vakıf konusunda hassas bir milletiz. Ev alacaksak, dükkan alacaksak bile ilk baktığımız şey o yerin vakıf olup olmadığıdır. O nedenle vakfedenlerin mutlu olmadığı, vakıf yönetiminin mutlu olmadığı bir yerde üniversite de çok mutlu olamaz diye düşünüyorum. Umarım en kısa zamanda NEÜ Yönetimi bu konuda bir çözüm üretecektir.

Dostlukla kalın.