Ramazan ayının özelliği o ayda oruç tutulmasıdır. Yani bu ay diğer aylardan farklı olarak inananlar, ibadet olarak bir de oruç tutarlar. Aslında orucun dışındaki her türlü, adına ibadet deyin, adına inanç deyin, adına örf deyin, adet, deyin, gelenek-görenek deyin, ne derseniz deyin “iyi insan” olmanın özellikleri devam etmeli…

Yani bir Müslüman, 11 ay boyunca da “iyi insan” “ahlaklı insan” olmalı ve tabii ki ramazan ayında da bu iyi ve ahlaklı olmasını sürdürmeli.

Peki, bu böyle mi oluyor?

Ramazan ayında dikkat edilen insani özelliklere maalesef ramazan ayı sonrasında pek fazla kulak asmıyoruz. Sanki ramazan ayında ahlaksızlık yapmak günah da bu ayın dışında günah değil gibi bir anlam verilmeye çalışılıyor.

Bir bakıyoruz ramazan ayında ibadet eden sayısı normal zamana göre 3’e, 4’e katlanıyor. Ama ramazan geçtikten sonra bu sayı yine düşüyor.

İşte burada ortaya çıkan sonuç, İslam’ı geleneksel anlamda anladığımızı gösteriyor. Yani babadan oğla geçen bir Müslümanlıktan bahsediyorum.

Aslında işte Diyanet İşleri Başkanlığı devreye burada girmelidir. Yani “Müslüman’ım” diyen insanın İslam’la ilgili öğrenmek istediği her konuda doğru bilgi verecek bir kaynak durumunda olmalıdır.

Malumunuz camilerimizden Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı İl Müftülükleri sorumludur. Ramazan ayında camilere gösterilen özenin, ramazan ayından sonra da devam ettirilmesi ve kontrol altında olması önemli bir adım olacaktır.

Camilerde imam olarak görevlendirilen ve buralardan maaş alan insanlar bir kere camilerin açık tutulmasını sağlamalı ve insanların dinle ilgili öğrenmek istedikleri konuları rahatlıkla izah edebilecek bilgi ve birikime sahip olmaları gerekmektedir.

Camilerin devamlı açık olması durumunu geçtik ramazan dışında birçok camide imamın gelmediği ve de mahalleden bir kişinin imam cüppesini giyip namaz kıldırdığı vakıadır.

Bu işi profesyonel olarak yapan imamlar işlerine sahip çıkacak, müftülükler bu işin takipçisi olacak, Diyanet İşleri Başkanlığı bu işleri organize edecek ve de vatandaş da bu konuda ilgilerini belirtebilecektir. Bu düzeni sağlayabilirsek devlet, o zaman İslam’ın anlatılmasına daha çok ağırlık verebilecek ve insanların dinini yanlış öğrenmesine ya da dini çıkarları için kullananların esaretinde kalmamalarını sağlayacaktır.

Aksi halde bu iş bir düzene sokulmazsa, Müslümanlığın sadece ramazan ayında yaşanacağını düşünen insanlar topluluğu oluşacaktır. O zaman da cinayetleri, hırsızlıkları, ahlaksızlıkları vb suçları önlemek konusunda insani özellikleri ortaya çıkaramayacağızdır.