Emperyalizme direniş 15 Temmuz
15 Temmuz emperyalizme karşı verilen savaşın maddi boyutudur. Bunu öncelikle böyle algılamalıdır.
Nasıl Sevr’le birlikte ülkemize saldıran 7 düvel, kendisine Yunan demişse ve bu Yunan’a karşı bir direniş göstermişsek aynı şekilde yine Sevr’i hortlatmaya çalışanlar, FETÖ adı altında, PKK adı altında Terör adı altında birleşerek 15 Temmuz’da zuhur etmişti. Ve Türk Milleti’nin direniş gücüyle bir kez daha karşılaştılar. Bu durum 100 kere olsa 100 kere daha bu direniş gücü ortaya konacaktır.
Bazı şeyleri açık ve seçik buradan belirtmek gerekir. 1970’li yıllardan bu tarafa sözü edilen Büyük İsrail Projesi’nin gelişimi adım adım düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler yapılırken ekonomik sömürgelerin ortaya çıkartılmasına da çalışılmaktadır. İşte “Arap Baharı” denilen emperyalist sömürgecilik oyununa karşı bazı Arap Devletleri’nin bile alet olduğu gözüktü. Ortadoğu’da Irak’ı parçalamakla başlayan zulüm de Suriye ile devam etmekte ve daha sonrasının neresi olacağı tahmin edilse de bilinmemektedir.
İşte tüm bu gelişmeleri düşündükçe 15 Temmuz’u nasıl okumak gerektiği de ortaya çıkıyor. 15 Temmuz bu oyunların Türkiye ayağını ortaya koymuştur. Ancak burada halkı tarafından desteklenen bir lider ve halkın, ülkesine karşı girişilen savaşa gözü kapalı gidiyor olması özelliği tüm planları alt üst etmiş ve de başlatılmaya çalışılan bu savaşın karşına bir tarihsel direniş olarak çakmasını sağlamıştır.
15 Temmuz alınan önlemlerle kıl payı durumlarla başarısızlığa ulaşmıştır. Mesela bir Ömer Halisdemir örneği bu saldırının bertaraf edilmesinde çok önemlidir. Ve bunun gibi kıl payı durumlar yaşanmıştır. Aslında bu da olayın ne denli koordinasyon ve profesyonel bir elden çıktığını göstermektedir.
Burada FETÖ, emperyalizmin bu tür işlerde kullanmayı her zaman adet haline getirdiği bir maşadır. Burada bunlara sorulacak en önemli soru “Ülkenizi nasıl sattınız” olmalıdır.
Burada görülmesi gereken bir diğer konuda bundan sonra yaşananlardır. Son bir seneye baktığımızda ABD, İngiltere, AB ve tüm emperyalistlerin ülkemiz hakkında ortak bir düşünceleri vardır. O da: “Recep Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye’dir. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de emperyalizmin kararlarına karşı çıkmış, Türk Ordusu’nu güneye indirmiş, emperyalizmin uşakları PKK ve FETÖ ile mücadelede en yoğun araçları kullanmış. Bunu yaparken de Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarını sadece baz almış bir lider durumundadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan aldığı halk desteğiyle de emperyalistler tarafından yıkılması kolay olmayan bir lider konumuna gelmiştir. Ve şimdi tüm bu emperyalistlerin planlarını bozan lider tabi ki bu çevreler tarafından istenmeyen adam ilan edilmiştir.
İşte 15 Temmuz halkın güvendiği böyle bir liderle direniş öyküsü haline gelmiştir.
İşte 15 Temmuz halkın, sağcısıyla, solcusuyla, laikiyle, antilaikiyle, sunisiyle, Alevisiyle, Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle bir birlik ve beraberlik öyküsüdür.
İşte 15 Temmuz, İzmir’den dökülen emperyalizmin, tekrar kaybetmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nden bir kez daha şamar yemesinin öyküsüdür.
İşte 15 Temmuz halkına güvenmenin, lider olmanın, halkla birlikte olmanın öyküsüdür.
Allah bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.