Demokrasi, laiklik ve hukuk
Genelde halkın arasında kafayı karıştıran şöyle bir soru var: “Bu FETÖ nasıl bu kadar büyüdü. 30-35 yıldır Türkiye’ye saldıran PKK bile bu kadar büyüyememişti” diyorlar. Aslında burada cevap basit; PKK ateist bir örgütken, FETÖ dindar bir kimlik çizdi. Yani malumunuz bizim insanımız, dış görünüşe göre, insanın camiye gidip gelmesine göre insanları yaftaladığı için, FETÖ mensuplarını da dindar sandılar.
Bundan yaklaşık 10-15 yıl önce o zaman başka bir gazetede köşe yazısı yazarken yazmıştım: Fethullah Gülen’in dine bakış açısının şeklinin sadece “Amerikan İslamı” diye ucube bir şey olduğunu, bu bakış açısının da İslam’ın temel değerlerini yansıtmadığını.
Ve gelinen aşamada ortada görünenin her ne kadar İslam dini gibi olsa da, İslam diniyle alakası olmadığı aşikar duruma geldi. Ama buna rağmen vatandaşların kandırılmasının en temel olgusunun “din” olduğu da ayan beyan ortada.
Tabii ki bu durumdan bir ders de çıkarmak lazım, çünkü ülkemizde yer alan cemaatlerin sadece Fethullahçılardan oluşmadığını hepimiz biliyoruz. Ve de diğer cemaatlerin de şimdi Fethullahçılardan boşalan yerlere talip olduklarını da anlayabiliyoruz. İşte Devlet’in burada gereğini yapması ve tüm cemaatlere temkinle ve laik Devlet’e uygun şekliyle tavır takınması şarttır. Hatta mümkün mertebe resmi din teşkilatının Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu ve bundan gayrisinin din temsilcisi olarak gezmesinin doğru olmayacağını da vurgulamak gerekir.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çalışma şartlarında da bir değişiklik ve revizyon şarttır ama o sonraki konudur. Bu konuda sadece şunu söylemekte yarar var: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın birincil görevi vatandaşların dini bilgilerini arttırmak ve din konusunda bilinçlendirmek olmalıdır. Diğer taraftan Hac Turizmi turizm şirketlerinin işidir. Kuran Kursları ve eğitim yerleri Milli Eğitim Bakanlığı’nın işidir.
Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanacak bir Diyanet İşleri vatandaşın bilinçlenmesi için yapılacak eğitim faaliyetlerine en iyi katkıyı sağlayacaktır.
Sözün özü şu: Türk Milleti için din konusu azami özen gösterilen bir konudur. Dolayısıyla da din kisvesi adı altında Milleti kandırmak çok kolaydır. Devletin, vatandaşların din adı altında kandırılmasını önlemek için ne gerekiyorsa yapması lazımdır.
Bunu yaparken de Devleti yeniden yapılandırırken kendine hoca, şıh, şeyh dedirten sözde hocaları referans almadan demokrasiye ve laikliğe inançla bu yapılandırmayı sağlamalıdır.
Aksi halde bugünü kurtarsak bile yarını veya sonrasını kurtarmamız çok kolay olmayacak ve filizlenip yeşeren her oluşum “devleti ben yönetmeliyim” diye kafa tutacaktır.
Bunu engellemenin yolu demokrasi, laiklik ve hukuk olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.