Etliekmek sadece etliekmek değildir
Kelebek etkisi diye bir şey vardır. Bunu genelde herkes bilir, hani bir kelebek kanat çırpar da bu bir yerlerde fırtınaya dönüşür falan derler. Aslında hayat tam da budur. Yaptığınız herhangi bir şeyin doğuracağı sonuç beklediğinizin çok çok üstünde olabilir.
Hani bir hikaye vardır: “İngiliz bir yargıç, gece yarısı parktan geçen kadını korkutan bir erkeğe 7 yıl, 7 gün hapis cezası vermiş. Bu cezaya şaşıran gazetecilerin “Adam kıza elini bile süremedi. Kaçan kızın çığlıklarına yetişenler de adamı yakaladı. Bu ceza çok değil mi?” sorusuna yargıç “Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.” yanıtını vermiş.
Tabiri caizse “bir şey sadece bir şey değildir” demek sanırım meramımı anlatır.
Mesela birisine borç verirsiniz. Adam borcunu ödemez, paranızı alabilmek için çırpınır durursunuz. Ve en sonunda bir daha borç vermeyeceğim diye yemin edersiniz. O borcu alan kendi işinin istediği gibi yürütmüştür ama ondan sonrakilere de engel olmuştur.
Bunu nereye bağlayacağımı düşündünüz değil mi? Hemen söyleyeyim. Konya’daki bu etliekmek tartışmalarına bir de başka açıdan bakmak istiyorum. Şimdi birileri 60 liraya etliekmek satıyor. Birileri 200 liraya etliekmek satıyor. Ve de ikisi de satıyor. Maliyet hesabı falan çıkarmayacağım. Bunu yapanlar yaptı zamanında zaten. Ticaret yapan adam 60 liraya sattığında kar etmiyorsa, “aptal” değilse satmaz. Demek ki kar ediyor ki satıyor. 200 liraya satana da itirazım yok işin doğrusu.
İtirazım şu: bugün 200 liradan 1 buçuk etliekmek yerseniz, 300 lira tutar, yanında bir de içeceğinizi hesaplarsanız 350 lira demektir bu. Peki fırın kebabı ne kadar o da 350 lira. İyi de 350 liraya etliekmek mi yemek istersiniz, fırın kebabı mı?
Bu konuya, Konya ve Konyalı olarak turizm açısından, kültür açısından da bakmak zorundayız. Konya’ya gelen bir turistin yemek isteyeceği ilk şey etliekmek ve ardından da fırın kebabı gelir. Bu iki yemek türü Konya’nın simgesi olmuşlardır. Etliekmek fiyatlarını 200 ve üzeri paraya çekerseniz o zaman etliekmeğe ilgiyi azaltırsınız. Ve zaman içerisinde etliekmek kültürünü unutturursunuz. Etliekmek yemek sadece bir nostalji haline gelir.
Ama Konya’da etliekmek sadece bir yemek değil, bir yaşam biçimidir. Konyalı protein ihtiyacını etliekmeğin etinden karşılar. Karbonhidrat ihtiyacını etliekmeğin hamurundan karşılar. Vitamin-mineral ihtiyacını etliekmeğin içerisindeki domates, soğan, biberden karşılar. Etliekmeğin yanında gelen turpun bile anlamı vardır. Dolayısıyla etliekmekten vatandaşı mahrum bırakmamak gerekir. Ulaşımını kolaylaştırmak gerekir. Akşam beklenmedik bir misafir geldiğinde hemen yarım kilo kıyma birer domates, soğan ve biberle fırına koşup etliekmeği hazırlatmamız gerekir.
Aynı zamanda Konya sofrasının baştacı Fırın kebabının da hakkını vermek lazımdır. Fırın kebabı ile etliekmek aynı pahada olmaz. Fırın kebabının bir ağırlığı vardır. Öyle her zaman elde edilerek “ayağa düşürülmez”. Ama fiyatını çok daha yükseltip de ulaşılmaz yapmak da yanlıştır. Fırın kebabına ulaşılacak ama el altında olmayacaktır.
Şimdi kelebek etkisiyle ne alakası var diye düşünenlere de açıklayayım. Eğer etliekmek fiyatını çok yüksek tutarsanız, etliekmeğe ulaşımı zorlaştırırsınız. Zorlaştırırsanız, unutturursunuz. Unutturursanız bir bakarsınız bir gün biri etliekmeğe sahip çıkar ve Konya’nın değil bizimdir deyiverir. Sadece etliekmek fiyatını arttırmak deyip geçersiniz ama sonuçta bir kültür yozlaşmasına ortak olabilirsiniz.
Konya’nın marka yemeği etliekmek ve fırın kebabıdır. Fırın kebabına da etliekmeğe de gereken saygı, izzet ve ikramı göstermek gerekir. Aksi halde Konya’da ne yemeliyiz haberlerinde en başta “yağ somunu” diye yemek bile olmayan bir şeyi şişirirsiniz. Konya’nın kendi kültürünü ikinci plana atarsınız.
Etliekmek fiyatlarını bir de bu açıdan düşünmenizi tavsiye ederim.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.