Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

CHP’de liderlik, Aydın Çavuş ve Konyaspor

CHP’de liderlik, Aydın Çavuş ve Konyaspor

CHP’DE LİDERLİK ANLAYIŞI

Bir partide liderlik kurumu gelişmezse çok başlılık ortaya çıkar. Bazıları bunu demokrasi gibi algılar ama bunun demokrasiyle alakası falan yoktur.

Şimdilerde malum seçim gündemi konuşulmakta. Her partide olduğu gibi adaylar açıklanıyor. CHP’liler tarafından, açıklanan adayın, Özgür Özel’e mi, Kemal Kılıçdaroğlu’na mı yoksa Ekrem İmamoğlu’na mı yakın olduğu konuşuluyor. Hatta daha ileriye gidildiğini de kamuoyundan duyuyoruz. Yani aday belirleme konusunda İmamoğlu ile Özel’in tartıştığı bile gündeme düşüyor.

Zaman zaman CHP’de genel başkan olmayacak olup da bir geçiş döneminde genel başkanlık yapan isimler olmuştur. Mesela SHP kapatılıp ve CHP’ye dahil olduğu sırada CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal ve SHP’nin Genel Başkanı olan Murat Karayalçın yapılacak ilk kurultaya kadar farklı biri genel başkan olsun diye karar alınca 1995’in şubat ayından eylül ayına kadar genel başkanlık Hikmet Çetin’e emanet edilmiştir.

Buna benzer bir durum da 1999’da baraj altında kalan CHP’de Genel Başkan Deniz Baykal’ın istifa etmesiyle yaşanmıştır. Parti içerisindeki Baykalcı ekibin desteğiyle Mayıs 1999’dan Eylül 2000’e kadar partinin genel başkanlığına 15 aylığına Altan Öymen getirilmiştir. 30 Eylül 2000’de yapılan kurultayla Deniz Baykal yeniden genel başkanlığa seçilmiştir.

Şimdiki durum da bunlardan çok farklı değildir. Parti içerisinde iyi bir ivme ve taban yakalayan Ekrem İmamoğlu’nun maddi ve manevi desteğiyle birlikte Özgür Özel CHP genel başkanlığına seçilmiştir. Ancak bunun geçici bir genel başkanlık olacağı bilhassa İstanbul kulislerinde konuşulmaktadır. Yani eğer İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kaybederse en kısa zamanda CHP genel başkanlığına yönelecektir. Eğer İmamoğlu belediye başkanlığı seçimini kazanırsa da 2 yıl kadar görevi devam edecek ardından CHP genel başkanlığına aday olacaktır.

Özgür Özel’in, Hikmet Çetin ve Altan Öymen’den farkı, bir yerel seçime girecek olmasıdır. Diğer iki genel başkan seçim atmosferini genel başkanlıkta yaşamamıştır.

Burada şunu da söylemek gerekir. Genel başkan olmakla lider olmak aynı şeyler değildir. Mesela Özgür Özel genel başkandır ama partinin lideri midir? Eğer lider olsa parti tabanında ve kamuoyunda belirlenen adayların İmamoğlu’nun mu, Kılıçdaroğlu’nun mu yoksa Özel’in mi adayı olduğu hiç tartışılmaz.

Ve CHP için hiç de iç açıcı tartışmalar değildir bunlar. Rahmetli Baykal’ın çok güzel bir tabiri vardı: “Kavgalı eve kız, kavgalı partiye de oy vermezler” derdi. Özgür Özel bunun önlemini alabilir mi bilmem ama almalıdır.

AYDIN ÇAVUŞ YENİDEN HİZMETTE

Neyse biz Konya’ya dönelim. Konya deyince de zaten aklımıza hemen güzel şeyler geliyor bundan bahsedeyim. Geçtiğimiz hafta sonu Meram Belediye Başkanımız Mustafa Kavuş sayesinde biraz eskileri yâd ettik.

Başkan Kavuş, Meram’da tertemiz ve modern bir çalışma yaptı. Aynı zamanda Aydın Çavuş tepesi denilen yerde epeydir hizmet vermeyen Aydın Çavuş restoranı da çok daha modern, çok daha kullanışlı ve turistik bir yer haline getirdi. Ve de basın mensuplarını orada ağırladı.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Aydın Çavuş isminin nereden geldiği başlı başına GKonya’nın belediyedeki sosyolojik bir örneğidir. Aydın Çavuş, 1923’te bahçıvan yardımcısı olarak girdiği Konya Belediyesinde 46 yıl bahçıvanlık ve başbahçıvanlık yapan Aydın Aydınöz’den geliyor. Konya Belediyesinde başbahçıvan olan Aydın Aydınöz, 1969’da vefat edince hizmetlerinden ötürü kendisinin de yeşillendirilmesinde çok büyük katkıları olduğu bu tepeye ismi veriliyor.

Yani düşünebiliyor musunuz, bunun başka bir örneği var mıdır acaba? Bir belediye, hizmetlerinden ötürü bir çalışan işçisinin ismini bir tepeye veriyor. Bu da Konya’nın sanırım diğer illerden farkını bir kez daha gözler önüne seriyordur.

Bu Aydın Çavuş tepesinde eskiden bir tek “Kafeterya” denilen yer vardı. O kafeterya şimdiki Kafem’in olduğu taraftaydı. Daha sonradan Aydın Çavuş Restoran açıldı. Yeni evlenenlerin muhakkak düğünden önce gittikleri bir yerdi burası. Bir “Meram çocuğu” olarak Meram Belediyesinin başında bulunan Mustafa Kavuş zaten bu anlattıklarımı bildiğinden kendisi de bu hatıraların tekrar yaşanması adına kapalı olan o restoranın yerini bir güzel düzenlemiş, modern ve temiz bir görünüm kazandırmış. Belediye’nin kendi şirketi de işletmeye başlamış. Güvenle, aileyle birlikte gidilebilecek, nezih bir yer haline gelmiş. Başta Mustafa Kavuş olmak üzere tüm emeği geçenlere bir Konyalı olarak teşekkür ediyorum.

KONYASPOR’DA RUH SORUNU VAR

Tabii ki Konya denilince akla ilk önce gelen konulardan birisi de Konyaspor. Bilindiği üzere dün Başakşehir’le oynayan Konyaspor 2-0 öndeyken, maçı 3-2 kaybetti. Aslında hiç kimse kusura bakmasın benim şaşırdığım bu takım 2-0 galipken nasıl 3-2 yenildiği değil. Bu takım nasıl 2-0 öne geçti ben buna şaşırmıştım.

Bir basın toplantısında önceki başkana da aynı şeyi söylemiştim yine söyleyeyim; bu takım mahalle takımı. Ve bu takım yönetilemez. Yönetim açıklama yapıyor ve sabır istiyor. Ama yine hiç kimse kusura bakmasın, bu yönetimin sabır isteme şansı yok. Bu yönetim önceki yönetimin devamı olan bir yönetimdir ve sadece başkan değişmiştir. Dolayısıyla ortada yeni ve farklı idealleri olan bir yönetim yoktur. Yani sabır işi bitmiştir ve icraata geçilmesi gerekir. Bu takım bu ligde kalamaz.

Oyuncular ilginç ve kompleks bir davranış geliştirmişler, neredeyse her pozisyondan sonra hakeme itiraz eder olmuşlar. Oyuncunun işi görevini yapmaktır. Hakemle dalaşmak değildir.

Konyaspor Kulübü şapkasını öne koyup sil baştan bazı katı kararlar alması gerekmektedir. Bu takımdaki hangi oyuncu giderse gitsin Konyaspor için bir kayıp değildir. Bu düşünceyle bir nizam oluşturulmalıdır.

Hakemlere gelince, evet hakemlerin hataları çoktur. Daha önce de çok kez söylemiştim, bu hakemlerle bu lig geçmez. Bizim hakemlerimizde bir sıkıntı var. Mesela; Konyaspor-Başakşehir maçı çok sakin bir biçimde giderken, sahanın en soğukkanlı ve belki de en centilmen isimlerinden Nzonzi rakibinde topu almaya çalışırken Hakem Alper Akarsu düdüğü öttürdü ve faul verdi. Bana göre de faul değildi ki hadi faul olsun. Tabii ki oyunun stresinden Nzonzi elini kaldırarak itiraz etti diye bu sefer sarı kart gösterdi. Dakika 55’ti. Ve durduk yerde oyun gerildi. Ardından Moreno’ya ceza sahası içerisinde yatarak müdahale eden Başakşehirli futbolcunun topu kornere attığı veya aut olduğu konusundaki itirazlarda da bu sefer Soner Dikmen’e sarı kart geldi. Yani 5 dakika içinde hakemin davranış biçimi yüzünden oyun gerildi. Bundan 3-4 dakika sonra da “var”dan gelen uyarıyla penaltı verildi. Gayet sakin giden maç birden gerginleşti. İşte bu gerginliğin sebebi hakemlerimiz maalesef. Hakemlere iletişim ve psikoloji eğitiminin şart olması gerekiyor. Yani haftalardır galibiyet alamayan takımın oyuncusundaki stresi, ağırlığı, gerginliği bir hakem hesaba katmalıdır. Ufacık bir itirazı sarı kartla cezalandırırsan hem maçı gerersin hem oyuncuları gerersin hem taraftarı gerersin, hiç istenmeyecek olayların şehre yayılmasını bile sağlarsın.

Tabii ki hakemlere eleştirimle dünkü Konyaspor maçını birbiriyle özdeşleştirmiyorum. Yani Konyaspor maçı hakem yüzünden falan kaybetmemiştir. Konyaspor takımı çok çok kötü bir takım olduğu için kaybetmiştir. Bunu da ayırmak lazım.

Umarım bu sene düşmeden bir şekilde kurtarırız da sonraki seneye Allah kerim.

Dostlukla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erhan Dargeçit Arşivi